Zamanında geçerli olan bütün ilimlerde engin bilgisi bulunan Fuzûlî, bu bilgisini şiirlerine ustaca yansıtan bir şairdir. Özellikle Tevhid şiiri, şairin dinî ve fennî ilimlerde büyük bir vukuf sahibi olduğunu göstermektedir.
Şair, beyitlerini bu ilimlerden gelen telmih, ima, remiz, terim ve iktibaslarla süsleyerek okuyucunun takdirine sunmuştur. Tevhid şiiri ilk bakışta zor görünen bir özelliğe sahiptir. Okunması ve anlaşılması ciddi bir çaba, azim ve sabır ister. Klasik Türk Edebiyatı üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Mahmut Kaplan, şiirimize yön veren şahsiyetlerin eserlerinin anlaşılması için şerh geleneğini sürdürmektedir. Yazarın, Fuzûlî'nin Türkçe Divan'ın başında yazmış olduğu 92 beyitten oluşan Tevhid şiirini şerh ettiği Tevhid isimli eseri Etkileşim Yayınları'ndan çıktı.
Kitapta, susen, şakayık çiçeklerinin fotoğrafarı da var
Yazar "Bu kitapçıkta, şairin ünlü eserini günümüz okuyucusunun istifadesine sunmak istedik" diyerek Tevhid isimli eseri şerh etme amacını belirtir. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış edebî metinleri okurken bu tür şerhlerin, okuyucunun bu metinleri anlamasını sağladığı ve edebî metinlere nasıl bir yaklaşımla yaklaşılacağı konusunda yön gösterdiği bilinmekte ve bu sebeple Eski Türk Edebiyatı metinlerinin pek çok şerhinin yapıldığı görülmektedir.
Yazar, Osmanlı Türkçesi öğrenenlere bir kolaylık olması için metinleri eski harflerle verip daha sonra metinlerin Latin harfleriyle okunuşunu yazmıştır. Akabinde kelimelerin anlamları verilmiş, daha sonra da metinler, günümüz Türkçesi ile nesre çevirdikten sonra kısaca şerh edilmiştir.
Yazar, metni şerh ederken genel olarak, beyitlerdeki edebî sanatların teferruatlı olarak açıklamalarını yapmamıştır. Sanırım bu durumun sebebi, yazarın girişte belirttiği, "Şerh ederken metinden uzaklaşmamak için ayrıntıya girmemeyi tercih ettik" cümlesinde vurgulamış olduğu metnin anlamından uzaklaşmamak olmalıdır... Yazarın diğer şerhlerden farklı olarak "susen", "şakayık" gibi çiçekleri tanıtırken bunlara ait fotoğrafları metne yerleştirmesi, metni soyuttan somuta bir adım daha yaklaştırmıştır. Divanların olmazsa olmazlarından olan Tevhid bölümlerinde şairler, Allah'ın birliğini ve yüceliğini genellikle manzum olarak kaleme alır. Sinan Paşa'nın Tazarru-nâme'si gibi Tevhid bölümlerinin mensur olarak yazıldığı da görülmektedir.
Bilgisiz şiir, temelsiz duvar gibidir
Fuzûlî ise genele uyarak Divan'ında 92 beyitten oluşan Tevhid bölümünü manzum olarak yazmıştır. Divan'ının mukaddimesinde "İlimsiz şiir, temelsiz duvar gibi olur ve temelsiz duvar ise gayet itibarsızdır" diyerek şiir anlayışını ortaya koymuştur. Divan'ın Tevhid bölümünde şairin astronomi, geometri, tıp gibi ilimleri beyitlerin anlam kurgusu içerisinde işlediği de görülmektedir.
Fuzûlî, yeryüzünde yaratılmış olan varlıklardan esma-i hüsna tecellilerini seyrettirerek, Allah'ın cömertliğinden bahsederek, rahmetinden ümit kesmeden dua etmek gerektiğini söyleyerek Tevhid'i anlatmaktadır.
Kaplan bu şerh çalışmasını sade bir dil ve akıcı bir üslupla ele almış; ancak bunu yaparken ilmîlikten de vazgeçmemiştir. Eserinde dipnotlarına yer vermesi ve kaynakça kısmının bulunması bu durumu doğrulamaktadır.
Mahmut Kaplan'ın bu şerh çalışması, okuyucunun anlamakta zorlandığı için ilk bakışta soğuk gelen Eski Türk Edebiyatı metinlerinin, nasıl zevkli bir şekilde okunabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.
Eğer yüzyıllara dayanan Divan şiiri geleneğimizin güzelliklerini bugün de anlamak istiyor ve bunun için Divan şiirinin en mükemmel altı şairinden biri olarak anılan Fuzûlî'yi merak ediyorsanız Tevhid, kesinlikle görmeniz gereken bir eser...
Yenişafak