Fırat Doğruloğlu Bir Psikanaliz (Freud) Hayranı

Kadir İnanır’ın 36 yıl önce sinemada canlandırdığı Yaban karakteri, şimdi Fırat Doğruloğlu’nun yeni yorumuyla fenomen oldu. Doğruoğlu, Psikanalizle ilgili Irvin Yalom’un yazdıklarını ve Freud okumayı çok sevidiğini ifade ediyor.

Kadir İnanır’ın 36 yıl önce sinemada canlandırdığı Yaban karakteri, şimdi Fırat Doğruloğlu’nun yeni yorumuyla fenomen oldu. Doğruoğlu, Psikanalizle ilgili Irvin Yalom’un yazdıklarını ve Freud okumayı çok sevidiğini ifade ediyor. Haber Türk Gazetesinde Füsün SAKA'ya verdiği röportajda; "İçinde abartılı olmayan bir serseri ruhun olduğunu söyleyen Doğruoğlu, Bir psikopatı oynayabilecek çok fazla malzemeye sahip olduğunu" söyledi. İşte son dönemin en çok ilgi çeken oyuncusu Fırat Doğruloğlu'nun Füsün SAKA ile yaptığı keyifli röportajın ayrıntıları:

HT CUMARTESİ- Füsun SAKA

Fırat Doğruloğlu, Haneler dizisinde canlandırdığı ‘Yaban’ karakteriyle tüm Türkiye’de tanındı ve çok sevildi. O kadar ki, artık sokakta ona adıyla değil “Yaban” diye sesleniyorlar. Aslında Doğruloğlu’nu 2003’te rol aldığı Yarım Elma dizisinden tanıyoruz. Haneler dizisinde rol alana kadar pek çok reklam filminde ve dizilerde rol aldı. Mütevazı bir hayat süren Doğruloğlu ile hayatı ve beklentileri üzerine konuştuk...


Yaban tiplemesi son dönemde fenomen oldu. Bu rolün üzerinize
yapışacağını düşünüyor musunuz?
Kaçınılmaz bir durum. Televizyona iş yapıyorsanız bu riski baştan kabullenmeniz lazım. İnsanlar kendilerini o kahramanla özdeşleştiriyor. Evet, şu aralar bana daha çok “Yaban” diyorlar. Yaban aşağı, Yaban yukarı. Çünkü Yaban’ı çok seviyorlar.


Neden bu kadar seviliyor Yaban?
Yaban, eski bir film kahramanı olmaktan çıktı, belli karakter özellikleri taşımaya başladı. Atatürkçü ve çevreci. Belli görüşleri, tavrı, duruşu olan bir karakter. Görsel olarak eski jönlerin tarzında. Kadir İnanır tiplemesi olarak başladı ama bambaşka şeyler yüklendi. Yaban’la Kadir İnanır’ın ne gibi bir alakası olabilir? İki rol birbirinden çok farklı. Zaten biz komedi
yapıyoruz.


Rolün riskine geri dönersek...

Bu rolün üzerime yapışma riski var ama ben bundan çok korkmuyorum. Eskiden de insanlar beni Yarım Elma dizisindeki Kuzey olarak tanıyorlardı. Bıraktığı etki açısından Yaban tabii ki çok farklı. Ama bu konuda kaygım yok. Çünkü ben aynı zamanda tiyatro yapıyorum, kendimi yenilemeye çalışıyorum. Umarım bundan sonra da böyle bir tipleme yakalarım. Neden olmasın? Şimdilik Yaban’ın tadını çıkarıyorum. Bu kadar güzel giderken korkusunu yaşamak niye?


İLGİ ÇEKEN BİR GENÇTİM
Komediyle ünlü oldunuz diyebilir miyiz? Böyle bir kariyer hedefiniz var
mıydı?
Böyle bir planım yoktu. Her rolün hakkını vermeye çalışıyorum ve televizyonda bunu yapmanın çok zor olduğunu biliyorum. Farklı karakterlerle kabul görmek kolay değil. Ne kadar kabul ettirebilirim
bilmiyorum ama deneyeceğim. Komediden başka şeyler de yapabileceğimi göstermek istedim; Alacakaranlık’ta komiseri oynadım,
beğenildi. Karakter iyiydi, iş çok iyiydi, bana ayak uydurmak kaldı. Binbir Gece’de oynadım, çok dramatik bir roldü.


Yaban’ı biliyoruz, tanıyoruz da Fırat Doğruloğlu kim?
Hatay İskenderun doğumluyum. Babam SSK hastanesinden işçi emeklisi, annem ev hanımı. Beş çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuyum. Annem ve babam dünyanın en güzel insanları. Ellerindeki tüm imkânları bizim için harcadılar. Babam çocuklarından birinin doktor olmasını çok istedi. Özellikle de benim... Ama kardeşim doktor oldu. Ben, İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü’nü kazandım. Tiyatroya ise lise yıllarında biraz da zorlamayla başlamıştım.


Nasıl başladınız oyunculuğa?
Çok ilgi çeken bir gençtim. Basketbol oynardım, derslerim de fena değildi. O zamanlar oyunculukla ilgili çok büyük planlarım yoktu. Ama İskenderun, oyunculuğu besleyen, çok özel bir yer. Kültürlerin, medeniyetlerin buluştuğu kent. İstanbul’a gelince Esef Özfırıncı ve Ahmet Memiş ile birlikte uzun süre amatör tiyatro yaptım. Bu arada, bana göre olmadığını fark edip fizik bölümünü bıraktım ve Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü burslu olarak kazandım. Okulu bitirmeliyim düşüncesiyle televizyonu askıya alıp, tiyatroya devam ettim. Yarım Elma dizisinden önce 15 reklam filminde oynadım. Okul bitince şansım yaver gitti, sanırım reklam filmlerinin de etkisi oldu; Tomris Giritlioğlu ile tanıştım. Tomris Hanım baktığı zaman anlıyor, kimi nereye koyabileceğini. Kariyerim Yarım Elma ile başladı.


FELSEFE KONUŞUNCA SIKICI OLABİLİYORSUN
Ünlü olunca arkadaşlarınızla ilişkileriniz değişti mi?
Çok meşhur bir ağabeyimiz, “Meşhur olunca sen değil çevrendeki insanlar değişir” demişti. Ben buna inanıyorum biraz. Yaşamlar değişiyor, doğal olarak çevrendeki insanlar da değişiyor.


Hobileriniz var mı?
Bu aralar boş olduğum zamanlarda kitap okumaya çalışıyorum. Ama en çok playstation hastasıyım. “Biraz kafayı dağıtayım” diye düşündüğüm anda playstation’a takılıyorum. Futbolu çok seviyorum ve oynuyorum.


Ne tür kitaplar okuyorsunuz?
Best seller kitapları hemen okuyamıyorum. Hatta çok sonrasında okuyabiliyorum. Psikanalizle ilgili Irvin Yalom’un yazdıklarını ve Freud okumayı çok seviyorum. Felsefe üzerine kitaplar daha çok ilgimi çekiyor, ama onları okuyunca sadece felsefe konuşuyormuşsun gibi geliyor. Sıkıcı olabiliyorsun.

‘Sıcak ve seviyeli’ bir kadın isterim
Tiyatro, sinema, televizyon dizileri; bunların dışında neler yapmayı seviyorsunuz hayatta?
Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, basketbol oynamayı, futbolu çok seviyorum. Fenerbahçe fanatiğiyim. Geceleri arkadaşlarımla geziyorum, Beyoğlu civarına takılıyorum. Kendimi iyi hissettiren her müziği dinliyorum; ama en çok rock. Farklı türlerde filmler izliyorum. Evde vakit geçirmeyi; DVD izlemeyi, kitap okumayı seviyorum. Çok belli
etmem ama duygusalım. Tipik yengeç burcuyum. Yalnızlığı severim ama bunu paylaşabileceğim birinin olmasını da isterim.


Sizi nasıl kadınlar etkiliyor?
Birlikte evde oturabileceğim, konuşabileceğim, sinemaya gidebileceğim ve her şeyi paylaşabileceğim bir kadınla birlikte olmak istiyorum. Herkes esprili ve zeki kadın ister; klişedir bu. Ama güzel ve çekici olması benim için çok önemli. Tabii kafa yapısı da... Umarım bir gün karşılaşırım böyle biriyle.


Sizi bir kadından ne uzaklaştırıyor?
Yapaylık. Doğal ve dürüst olmaması. Bu tip insanlar beni çok bağlamıyor, ilişki kısa sürede yaşanıp bitiyor. Belki böyle birini bulmak zor.


Yani sevgiliniz yok...
Maalesef yok, yalnızım. ‘Sıcak ve seviyeli’ diye bir şey vardır, öyle bir kadın isterim. Bunu Sezen Aksu’dan duymuştum, çok benimsedim. Bazen son sözü başta söylüyorum


İçinizde bir serseri ruh var mı?
Var ama abartılı değil. Her şeyi bir arada yaşıyorum. İskenderun Dumlupınar Mahallesi’nde doğup büyüdüm, belki onun etkisi. Orada yaşam biraz vahşiydi, şiddet vardı ama çok tatlı insanlar da yaşıyordu. E5 karayolu ikiye ayırır İskenderun’u; deniz tarafı daha elitti, üst taraf ise şiddetin olduğu yerdi. Ben iki tarafa da yakındım. İllegal işler yapan çok arkadaşım oldu. Ama doktorların da TIR şoförlerinin de çıktığı bir yerdi o sokak. Bu ortam beni çok besledi. O karmaşa ruhuma işlemiş. Sivri taraflarımı frenleyebilen biri değilim. Bazen bu yanım çok açık ortaya çıkıyor. Çok net biriyim ve insanların da öyle olmalarını bekliyorum. Bazen son sözü başta söylüyorum.


Kendinize nasıl bir gelecek planlıyorsunuz?
Türkiye’de plan yapmak zor ama, bir Yavuz Turgul, Fatih Akın, Cem Yılmaz filminde oynamak, Uğur Yücel’le çalışmak hayatımın en önemli işlerinden olabilir. Aykırı roller istiyorum ama derin bir aşk hikâyesi de olabilir. Ya da psikopatı oynayabilirim, bu konuda elimde çok malzeme var.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri