Gazeteci-Yazar Rahşan GÜLŞAN:
TWİTTER başta çok eğlenceliydi, ama sonra büyük kalabalıkların keşfetmeye başlamasıyla bu siteye hâkim dil bir anda değişti. Ağırlıklı olarak linç kültürü hâkim oldu. Üstelik linç edilmek için illa ünlü olmanız da gerekmiyor. Kendi isimleriyle kayıtlı olmayan insanlar yaşama dair eksikliklerini Twitterda doldurmaya çalışıyor. Ama asıl sıkıntıyı gözlemleyebildiğim kadarıyla fenomen adı verilen ve Twitterda popülerlik yakalamış kullanıcılar yaşıyor bence. Hem günlük yaşamda maddi ve manevi karşılığı olmayan bir şöhretle ne yapacaklarını bilemez haldeler hem de Twitterı şöhret olma yolu olarak gördükleri için sorunuzda saydığınız tüm yan etkileri fazlasıyla yaşıyorlar. Az takipçili kullanıcılar için bu tarz sosyal ağlar nasıl bir rahatlama aracıysa, çok takipçili isimler için günlük hayata yansıyabilen anksiyete kaynağı olabiliyorlar. Ben de zaman zaman hem Twittera hâkim olan cinsiyetçi, ayrımcı, ötekileştirici dilin büyük kalabalıklar tarafından benimsenmiş olmasına şaşırıyorum ve bundan çok bunalıyorum. Twitterdan kendimi kaptırdığım, ülkeyi kurtaracağız ortak ütopyasından uyanıp günlük hayatla yüzleştiğimde ben de aynı sıkıntıları yaşıyorum.
Gazeteci-Yazar Ahmet HAKAN:
BU konuyla ilgili bir araştırma yapmadım, bir gözlemim yok. Kendi adıma şunu söyleyebilirim sosyal medyayı kullandığım için bir sağlık sorunu yaşamadım, yaşamıyorum. Sanılanın aksine Twitterı çok da yoğun bir şekilde kullanmıyorum. Sadece belli zaman dilimlerinde yoğun olarak kullanıyorum. Belki bu durum bütün gününü Twitterda geçiriyor gibi bir izlenim uyandırmış olabilir. Twitterı kullandığım için bir kaygı bozukluğu yaşamıyorum. Yatar yatmaz mışıl mışıl uyuyorum. Bizde bu tür rahatsızlıklara yol açacak yoğun bir kullanım var mı yok mu emin değilim. Hiçbir gözlem yapmadım. Ayrıca bu tür araştırmaların da sağlıklı olduğu kanaatinde değilim. Herkesin mizacı, kişiliği farklı. Çok az kullanan da rahatsızlıklara maruz kalanlar olabileceği gibi çok kullananlarda da hiçbir rahatsızlık olmayabilir. Bence kişiden kişiye göre değişir.
Karikatürist Mehmet ÇAĞÇAĞ:
BEN Twitter kullanmıyorum. Facebooka yetişemiyorum. Çevremdeki küçük çocuklarda gözlemlediğim bir şey var; Facebook ile dünyaya bağlanma ve sosyalleşme sonrası, Facebooktan koptuğu anda dünya ile göbek bağı kopmuş gibi endişe, sıkıntı gözlemledim. Bu nedenle oğlum ile Facebook arasına mesafe koydum. Daha 10 yaşında ve neler olup bittiğini merak ediyor, bunu bir ilişki zannediyor. Sadece çocuklarda değil yetişkinlerde de benzer durumları gözlemledim.
AK Parti Milletvekili Nursuna MEMECAN:
BEN iyi bir sosyal medya kullanıcısı değilim. Sosyal medyada çok fazla olmayı tercih etmiyorum. Ama kullananlarda da öyle bir endişeye rastlamadım. Gerçi bir sürü insanın başına sorumsuzca kullanımlarından dolayı gelenleri gördükçe, başkalarının endişeye kapılabileceklerini düşünüyorum. Bazı insanlar aklına geleni yazıp başlarına büyük felaketler açtıklarından dolayı başka insanlar böyle bir endişeye kapılabilir. Belki de bundan ötürü ben tercih etmiyorum Twitterda yazmayı. Başkaları paylaşmayı daha çok seviyorlar. Ben çocukluğumdan beri paylaşmayı sevmiyorum. Bundan ötürü de olabilir.
Radyocu-DJ Cem CEMİNAY:
BENDE herhangi bir rahatsızlık yok. Ama Twitter kullanıcıları arasında panik atak geçirenler var ve her şeyi yanlış yere çekiyorlar, yanlış anlıyorlar. Bir olumsuz tarafları ortaya çıkıyor. Kibarca uyarıldıklarında farkına varıyorlar ama her zaman kibar davranmıyorlar ve atışmaya başlıyorlar. Sadece sıradan insanlarda değil ünlülerde de oluyor. Gelen yanıtlardaki negatif havayı olumsuz yöne çektiğinde daha da olumsuz hale geliyor. Biraz anlayışlı olmak gerekiyor. Bence doğru bir araştırma, anksiyete belirtileri kendini çok belirgin olarak gösteriyor. Takipçileri olanların çoğu devamlı olay yaratan tipler. Millet bundan hoşlanıyor. Ben şununla şurada kapıştım, döveceğim dediğinde olay oluyor.
Oyuncu Behzat UYGUR:
BENDE uyku bozukluğu var ama bu Twitterdan değil, tiyatro yaptığım için. Sosyal medyanın kaygı bozukluğuna neden olup olmadığı ne kadar kullanıldığına bağlı bence. Hakikaten adı üstünde sosyal olarak kullanıyorsanız, yerinde ve zamanında kullanıyorsanız eğlenceli bulabilirsiniz.
Gazeteci-Yazar Mümtazer TÜRKÖNE:
SOSYAL medyayı ben de yoğun bir şekilde kullanıyorum. Bazen kendi kendime soruyorumgerçek hayatla bağımı koparıyorummu diye. Sosyalmedyada yer alan kişiler toplumu temsil etmiyorlar. Yapay bir dünya oluşturuluyor. Gerçek dünya ile sanalmedya arasında ciddi bozukluk var. İnsanı şu anlamda etkiliyor, gerçek hayatta insanların tepkileri ile acaba sosyalmedyada gördüğümtepkileri aynımı değilmi? Şunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Doğrumu yapıyorumacaba bu sosyalmedyadan gelen etkilere açık olmakla?
Adli Tıp Uzmanı Sevil ATASOY:
SOSYALmedya anksiyeteye neden olurmu sorusu Tavukmu yumurtadan çıkar yoksa yumurtamı tavuktan çıkar? gibi bir soru. Sosyal medya kullanıcılarında anksiyete oluşabileceğini değil de zaten uyku bozukluğu ve kaygılı olanın kendisini sosyalmedyaya adadığını düşünüyorum. Var olan bir altyapı var gibi geliyor. Ve sosyalmedya onu doyuran, ona destek olan birmecra. Ben çok yoğun kullanmıyorum. Bir iletişimaracı olarak kullanıyorum. Dolayısıyla akılcı bir biçimde kullanıldığı takdirde geniş kitlelere ulaştırabildiğiniz bir ortam. O açıdan değerli görüyorum.