Evlilikte büyük tehlike: Müdahaleci aile

Uzman Psikolog Batuhan Toprak, ailelerin evliliğe karışmasının başlarda işleri kolaylaştırıyormuş gibi görünse de sonradan işleri aslında daha da zorlaştırmakta ve evliliği korkulu bir kabusa çevirdiğini söyledi.

Psikolog Batuhan Toprak, “Evlilik kadın ve erkeğin içinde bulunduğu toplum tarafından onaylanmış birlikteliktir. Sağlıklı bir evlilik için doğru kişiyi ( eşi ) bulmak çok önemlidir. Ama kapınızı kapattığınızda baş başa kaldığınızda daha doğrusu kalamadığınız aile büyüklerinin müdahaleleri o kapıdan içeri girdiği zaman işte bu evlilik kurumunda pürüzler çıkıyor, eşlerinin aileleri, anneleri devreye girdiğinde farkında olmadan çocuklarının mutlulukları gölge düşürüyorlar. En basitinden örnek vermek gerekirse kayınvalidelerin savaşı diyebiliriz. Aslında burada kayınvalidelerin egoları devreye giriyor. ''Hayır'' benim dediğim olsun deniyor. Eğer burada eşlerden biriside annemin dediği olsa ne olacak sanki diyorsa büyük sorun oluyor. Mutlu bir evlilik için ilk altın kurallardan bir tanesi kapınızı kapattığınızda tüm sorunların dışarıda kalmasıdır.

Ayrıca bu tür aileler ile belli bir sınırın koyulması gerekiyor. Tabii ki burada kastettiğim görüşmemek ya da yüzeysel bir ilişki kurmak değil. Ailelerin yaptığı bir yanlış daha var. Anne, baba çocuğunun doğru kararlar vermesini ister ve bundan kendilerini sorumlu tutarlar. Oysaki bir şeyi unutuyorlar, karşısındaki kişi onların çocuğu olsa da artık o birey büyümüş kendi karalarını alabilecektir. Üstelik o artık evlidir yani sizden ayrı bir evi eşiyle birlikte paylaştığı bir hayatı vardır” dedi. 

Değinilmesi gereken bir başka yanlışında günümüzde az görülse de kayınvalide ile aynı evde yaşamak veya aile apartmanında oturmak olduğunu ifade eden Toprak, “Bu gibi durumlardan uzak durmalı ve aileler iç içe kesinlikle yaşanmamalıdır. Çiftin ayrı bir evi olmalı ve ayrı bir binada yaşamalılar. Yine ailelerin yaptığı bir diğer yanlışta şudur; geleneksel ailelerde yetişen kız çocuklarına genelde şu nasihatler verilir “ aman kızım o senin büyüğündür “ , “ sen idare et “ , “ alttan al “ , “ ağzınızın tadı kaçmasın “ bu tarzda yetiştirilen bireyler ezilir. Ancak çok yanlış diğer düşünceler de şunlardır; ''Aman kızım kayınvalideni uzak tut'' , ''her şeye karıştırma'' gibi... Karşısındaki bireyi tanımadan direk önyargıyla yaklaşmak doğru değildir, ilişkiler daha gerilir. Yine “Oğlum ipler senin elinde olsun” , “ baştan bu kadar şımartma eşini “ tarzındaki düşünce kalıpları da çok yanlıştır.



Aileler farkında olmadan çocuklarının mutluluklarını engellemiş oluyorlar ve bu yüzden evlilikte aileler ile bir sınır koyulması gerekiyor. Eğer bu başarılamazsa evlilikler bitme noktasına bile gelebiliyor. Boşanma davalarının her geçen gün arttığı ve boşanma nedenlerinden bir çoğunun aileler olduğu ülkemizin bir gerçeğidir. Evlilikte yaşanan sorunların en büyük nedenlerinin başında köken aile ilişkileri geliyor. Bu nedenle mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir evlilik için ailelerin evliliğe müdahalesine izin verilmemelidir” diye konuştu. 

Ailesine sınır koyamayan çiftlerin asıl nedeninin evlilikteki rolleri benimseyemediklerinden kaynaklandığını kaydeden Toprak, “Artık eşinizle bir hayatı paylaşıyorsunuz ve kendi çekirdek ailenizi kurduğunuzun farkına varın. Çiftler her ne kadar birbirlerini sevseler de ikisi de farklı ortamlarda farklı kültürlerde yetişmiş bireylerdir. Bu yüzden karar alınırken ortak karar alınmalıdır. Örnek vermek gerekirse canım/bir tanem ( nasıl hitap ediyorsanız ) yarın akşam yemeğe annemlere gidelim mi ne dersin? Bu tarzda yaklaşılmalıdır. Hem eşinin hoşuna gidecektir fikrini aldığı için hem de eşi önemsendiğini hissedecektir. Eğer daha önceden yapılmış bir program yoksa verilmiş bir söz yoksa psikolojik olarak bakıldığında bu sorunun cevabı olumlu olacaktır. Önemli olan burada eşlerin birbirlerinin iletişim dillerini öğrenmeleri çok önemlidir aksi halde o evlilik kurumunda çatırdamalar başlar. Şunu da asla unutmayın eşinizi kontrol etmeyi bırakmadığınız takdirde asla mutlu bir evliliğiniz olmaz” ifadelerini kullandı. 

Psikolog Toprak, ailesine bağımlı kişilerle evli kişilere şu önerilerde bulundu: 

“Ailesine bağlı kişiler evlendikten sonrada ilişkilerinin aynı şekilde olmasını ister ve eşlerinden de bunu beklerler ve hatta bazen eşlerini bu konuda zorlarlar. Bu kişiler bir şeyleri bahane ederek ailelerini ile bağlarını kopacağını düşündüğü için bugün akşam yemeğini annemlerde yiyelim, kahvaltıyı annemlerde yapalım gibi bahaneler üretirler. Bu kararları verirken eşe sorulmaz, işin üzücü tarafı aile büyükleri bunu görür fakat ses çıkarmaz. Çoğu oğlum evlendi ama bizi unutmadı diye övünürler ama göremedikleri bir şey var oğullarının evliliğindeki sorunlar için alt yapı oluştuklarıdır. Çiftler eğer sorunlarını çözmede yetersiz kalıyorlarsa ve artık ilişkilerinin çıkmaza girdiğini düşünüyorlarsa zaman kaybetmeden mutlaka bir uzmandan yardım almalıdırlar.” 

Bireyin geçmişte yaşadığı hala çözemediği travmatik olayları varsa evlilik kalitesini önemli oranda etkilediğini belirten Toprak, “Bana evlilik terapisi için gelen danışanlarımda ilk önce geçmişteki sorunu çözmek çünkü temelleri iyi atılmamış bir yapı ayakta durmakta zorlanır ve bir yerden sonra yıkılır, hiç sorunsuz evlilikler yok denecek kadar çok azdır. Elbette her evlilikte bazı sorunlar olur. Ancak önemli olan bu sorunların boyutu ve ne kadar sürdüğüdür. Çiftlerden birisi veya çift bir noktaya geldiklerinde artık tartışmıyoruz, hiç konuşmuyoruz diyorlarsa bu evliliğin sonunu gelmeye yaklaşmış demektir. Hiç vakit kaybetmeden bir uzmana danışılması gerekir” açıklamalarında bulundu. 

Kaynak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri