Evliliğin en büyük kabusu olan 'aldatma' korkusundan nasıl kurtulunur? Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, yetişkinlerin sorumluluk duygusu başta olmak üzere gelecek, evlilik ve aldatılma gibi konularda korku yaşadıklarını söyledi.
Her korkunun bir sebebinin bulunduğuna dikkat çeken Burkovik, korkulardan kurtulmanın mümkün olduğunu belirtti. Burkovik, "Korkularınızın hayatınızı zehir etmesine izin vermeyin" dedi.Yetişkinlerin üzerindeki sorumluluğun çok fazla olduğuna değinen Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, "Yetişkinler, özellikle gelecek, cinsellik, evlilik gibi konularda korkuya kapılıyorlar" dedi. Korkuların kimi zaman geçmişten gelen bir nedenle, kimi zaman da kişinin sorumluluk almaya başlamasıyla ortaya çıktığını aktaran Burkovik, korkuların temeline muhakkak inilmesi gerektiğini kaydetti. Her korkunun temelinde yatan sebebin farklı olduğunu dile getiren Burkovik, korkuları şu şekilde sınıflandırdı:
GELECEK KORKUSU
Genelde ailedeki dengeyi sağlayan kişinin ciddi bir rahatsızlığı veya vefatıyla kendini gösterir. 'Gelecek korkusunun' temelinde kayıplardan korkmak ve başarısız olmak endişesi yatar. Bu duruma 'sorumluluktan korkma' da diyebiliriz. Bunu bazen aile besler; bazen yaşanan olaylar, bazen de kişinin kendisinin geliştirdiği korkular ve kaygılar. Planlı çalışmayı alışkanlığa dönüştürmek ve beklentileri makul düzeyde tutmak, geleceğe dönük korkuların daha az kaygı uyandıracak boyuta çekilmesini sağlar. Kişide çok yoğun yaşanan gelecek korkusu varsa, mutlak surette bunun nedenleri araştırılmalıdır. Psikoterapi etkili bir yöntem olarak kullanılabilir.
SORUMLULUK KORKUSU
Bu korkunun şekillenmesinde, çocukların kişilik özellikleri ve ebeveynlerin tutumları etkilidir. Evin en büyük çocuğu olmak, genellikle evde yaşayanların sorumluluğunun kendiliğinden ilk çocuğa aktarılmasına sebep olur. Sanki doğal bir vazife imiş gibi, küçükken kardeşlerin sorumluluğu, yetişkin olduğunda tüm evin sorumluluğu en büyük çocuğa yüklenir. Kimi çocuk kendiliğinden bu sorumluluğu alır, kimi ise zorla.
Kendiliğinden alan kişide bu türden bir korku gelişmeyebilir. Ancak onda da aldığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirememe durumunda başarısızlık kaygısı veya suçluluk duygusu ortaya çıkabilir. Zorla verilen sorumluluklar, gönüllü olarak yerine getirilmedikleri için daima gerginlik vericidir. Bu durum hayatın ilerleyen yıllarını da etkileyebilir.
KAYGI OLUŞTURABİLİR
Yaşanan korku, yetişkinlikte daha belirgin olarak görülür. 'Sorumluluk' kavramına yüklenen anlam her birey ve dönem için farklıdır. Öğrencilikte sınıf başkanı olmak, bir spor faaliyetinde ekibin lideri konumunda bulunmak ya da benzeri faaliyetlere veya münazaralara katılmak, ilerleyen yıllarda işle ilgili önemli yetkiler taşımak hissedilen kaygı düzeyini artırabilir.
Kişi aldığı sorumluluğu yerine getirir ve başarılı olursa problem yaşanmaz. Ancak sorumluluğunu yerine getiremeyip ekibin düzenini bozarsa kaygısı daha da artar. Dolayısıyla sorumluluğu yüklendiği halde sorumluluktan kaçınma davranışına kadar gidebilir. Bir de kişinin başkaları tarafından eleştirilmesi veya eksiğinin söylenmesi söz konusu olursa kaçınma davranışı daha da artabilir. Sorumluluk korkusu taşıyan insanın iç dinamikleri ve düşünce sistemi yeniden düzenlenirse, kişi eleştirilerden ya da eksiklikleriyle yüzleşmekten kaçınmamaya başladı. Bunlardan olumlu anlamda etkilenmeyi başarabilir.
EVLiLiK VE ALDATILMA KORKUSU
Kuşku; korkudan kaynaklanır, endişeyle harmanlanır, insanı sürekli düşünceye ve tekrarlı kâbuslara yöneltir. Bazı insanlar sırf bu nedenle derin ilişkiler kurmaktan o kadar çok korkarlar ki kendilerini kendi elleriyle yalnızlığa mahkûm ederler. Bu bir anlamda sevilmemekten, önce sevilip sonra o sevgiyi kaybetmekten duyulan korkudur. Var olan sevginin kaybedilmesi daha acı gelir insana.
Kimi insanlar sırf bu nedenle hiç sevilmemiş olmayı tercih ederler. Bu tarz korkular genellikle, kişinin kendi anne babasının evliliğinde aldatma vakasının yaşanması sonucunda ortaya çıkabilir. Babanın anneyi ya da annenin babayı aldatması sonucunda çocuk/ergen büyük bir şaşkınlığa uğrar. Asla kendi ailesinde görmeyeceğini düşündüğü bir durumdur bu. Ve der ki: "Bu, benim ailemde dahi yaşandıysa herkes aynı şeyi yapabilir. Bu şartlarda ben kime güveneceğim?"
BEKLENTi KAYGISI
İşte bu güvensizlik duygusu, karşı cinsle ilişki kuran kişinin sürekli şüphe ve kıskançlık duymasına sebebiyet verir. Kişi, bu konuda öylesine hassastır ki ufak tefek her olayı büyütür, inanılmaz çıkarımlar yapar. Duyduğu tüm kötü giden ilişkilerde yaşananları, kendi evliliği için de potansiyel tehlike olarak algılar. Dolayısıyla beklenti anksiyetesi dediğimiz 'beklenti kaygısına' kapılır. Bazı kişiler söz konusu kaygının şiddetini artırarak kaygıyı takıntıya dönüştürürler. Bu da evliliklerini hem kendileri hem eşleri için boğucu hale getirir. Bu takdirde mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır.