Evlilik akdi ile ilişkiyi geleceğe taşıma kararı; başlı başına önemli ve değerli bir adımdır. Bununla beraber, bu iyi niyetli girişim, en şanslı başlangıçlarda bile çiftlerin kendilerini saklamalarına neden olabilir. Olması gerektiği gibi davranmaya çalışmak, eşin olası beklentilerine göre davranışlarını ayarlamak; ilişkiyi koruma ve sağlam adımlarla geleceğe taşıma gayreti içerirken, gündelik hayatlarında bir çıkmaza düşebilirler.
Evlilik akdi ile ilişkiyi geleceğe taşıma kararı; başlı başına önemli ve değerli bir adımdır. Bununla beraber, bu iyi niyetli girişim, en şanslı başlangıçlarda bile çiftlerin kendilerini saklamalarına neden olabilir. Olması gerektiği gibi davranmaya çalışmak, eşin olası beklentilerine göre davranışlarını ayarlamak; ilişkiyi koruma ve sağlam adımlarla geleceğe taşıma gayreti içerirken, gündelik hayatı bir çıkmaza sürükleyebilir.
Evliliği koruma çabası, bazen kaybetme korkusunu da yanına alır. Dürüstlük, olduğu gibi davranma, duygu ve isteklerini yansıtabilme gibi çiftlerin mutluluklarının temeli olan değerler; bastırılabilir. Bunun yerine karşılıklı olarak birbirlerini suçlayan, eşinin eleştirisine uğramamak için kendini saklayan ve onun açıklarına göre tavır almaya kalkışan çiftler ortaya çıkar. Bu durumda, “saklı cennetin” yerine artık güçlerin savaştığı bir arena görürsünüz: “sağ” kalmak adına, rakibinin yumuşak karnını deşmeye hazır gladyatörler gibidirler.
Kendi isteklerini, beklentilerini, düşlerini yansıtmada çekimser davranan pek çok çift vardır. Eleştirilme, değersiz görülme veya yargılanma korkuları ile bunu yapamazlar. Yerine ya bir prototipe uygun davranırlar; ya da eşin davranışlarına göre hareket ederler. Bu, ne yazık çift çatışmalarının, kavgalarının yolunu açan bir girişimdir çünkü çiftlerin birbirlerini ve kendilerini düşünmelerini engeller. Birbirlerini aşkla, huzurla, anlayışla beslemek yerine; anında açığı yakalayanın güç savaşında öne geçtiği kişilik çatışmalarına sığınırlar. Kendilerini “haklı” çıkaran tartışmalar hatta kavgalar; birlikte yaşamanın ana malzemesi olmaya başlar.
Çiftlerin, evli olmanın haz kaynaklarını işler hale getirebilmelerini sağlayan en önemli girdi, ilişkilerinde olan bitenler hakkında düşünmek ve davranmaktır. Birbirlerini tuzağa düşürmek yerine birbirlerini olduğu gibi kabul etmeye gayret göstermeleri gerekmektedir. Bu, tabii ki zordur; çünkü “birini olduğu gibi kabul etme” gayreti, çift tarafından yanlış anlaşılmaya açıktır. Aslında, birini olduğu gibi kabul etme, onu eleştirmeme demek değildir. Olduğu gibi kabul ettiğiniz kişi, “tam istediğiniz” gibi de olamaz. Gel-geç bir ilişki olmadığı için, hayranlığınızın devam etme şansı da yoktur. Olduğu gibi kabul etmenin temelinde, kendini korkusuzca ifade etme yatmaktadır. Eleştirilme ihtimalini dikkate alırsınız ve incinebilirliğinizi “biz” potası içinde eritmeye çalışırsınız. Eşiniz ilettiklerinizden rahatsız olduğunda; bunu kırılmadan karşılar, gücenmeden yorumlayabilirsiniz.
Kendinizi açığa çıkarırsanız reddedileceğinize ya da cezalandırılacağınıza dair korkularınız varsa, kendinizi saklamaktan başka çareniz kalmaz. Bu nedenle çiftler arasında samimiliğin, içtenliğin, dürüstlüğün karşılıklı olmasına ihtiyaç vardır. İçinizde suçlu istekler barındırdığınızı düşünürseniz kendinizden kaçarsınız ve eşe yakalanmamak için onun açıklarının peşine düşmeye kalkışabilirsiniz.
Birini olduğu gibi kabul etme; kendimizi olduğumuz gibi yansıtmakla yakından alakalıdır. Bu “ben”i kaybetmeden, eş ile “biz” olabilmenin zaferidir.