ZAMAN - Fakat romantizm devri bittikten sonra yavaş yavaş taşlar yerinden oynar. Muhabbet gülleri solmaya, aşk masalı bitmeye yüz tutar. "Bize neler oluyor? Acaba evlilik sevgi büyüsünü bozuyor mu?" sızlanmaları başlar.
Halbuki sevginin büyüsünü bozan evlilik değildir. Sevdiklerini elde edenler, evlendikten sonra birbirlerine yeterli ilgiyi göstermiyorlar. Daha önce sevdiği için uykusuz kalan gözler, onu görmüyor. Sahip olmak için plan yapanlar, sevdiğinin yanında olduğunun farkına bile varmıyor.
Narin sevgi çiçeğinin ilgisizlikten sararıp solacağı unutuluyor. "Ben zaten onu seviyorum" düşüncesiyle ilgisiz davranmanın sevgi büyüsünü bozacağı dikkate alınmıyor. Erkek, işten gelir gelmez, "Off! Çok yoruldum." diyerek hemen TV'nin düğmesine dokunuyor. Oysa önce eşinin günün nasıl geçtiğini, ayaküstü de olsa sormalıdır. Bu davranış kadında "eşimin ilk ilgi alanı ben olduğuma göre demek ki, beni çok seviyor" duygusu uyandırır.
Eşi tarafından ilgi görmeyip ihmal edilen kadın kendisini ev işine verir. Gözü sadece işini görür. Bazı erkek de kadının maddi ihtiyacını karşılamakla onunla ilgilendiğini sanır. Elbette her dakika aşk destanı yazılmaz. Ama sevgi dolu bir bakış, bazen hoş bir gülüş, bir çiçeği sunuş, ya da şefkatle yaklaşıp sıkıntısını paylaşmak, gün ortasında sadece "seni seviyorum" mesajını atmak...
Veya tek kelimeyle "sesini duymak istedim" sözcüğü iletmek ilgiyi canlı tutan küçük davranışlardır. İlgi, evliliğin bakımını yapan, onu onaran ve eşleri birbirine bağlayan gönül bağıdır.
Kadının da eşini kapıda karşılaması eşine "seni çok seviyor ve özlüyorum" mesajını verir. Şayet eşler, çalışıyor ve eve birlikte dönüyorlarsa erkek, "ben erkeğim" düşüncesiyle TV'nin karşısına geçip ayaklarını uzatmamalıdır. İş yapmasa bile mutfağa seğirten eşinin yanına uğraması kadının tüm yorgunluğunu giderir.
Çünkü sevgi ışık gibidir. Sevgi ışığının sürekli yanması için ilgi düğmesini açmak gerek. İcabında eskiyen ampullerle ilgilenerek ışığın artması sağlanmalıdır. Yoksa ilgisizlik o sevgi ışığını zamanla sördürebilir.