EVLAT EDİNME

Uzm. Dr. Gökçe KÜÇÜKYAZICI

Evlat edinilme ihtiyacı olan bir çocuk için çok faydalı ve çok olumlu bir durumdur. 2/3 oranında akrabalar arasındadır. Çocuklar ne kadar geç yaşta evlat edinilirse, sorunlar da o kadar erken başlar.Yaş büyüdükçe zorlukların da arttığı tespit edilmiştir. Her yer değiştirme çocukta ayrı bir travma yaratır. Bu gibi çocuklarda davranış bozuklukları dikkat dağınıklığı, yalan söyleme gibi sorunların daha fazla görüldüğü bilinmektedir.

Eğer çocuk çok erken yaşta evlat edinilmişse sıklıkla bunun çocuğa ne zaman ve ne şekilde söyleneceği konusunda zorluklar yaşanır.

Okul öncesi dönemdeki çocuklarda soyut düşünce henüz gelişmemiştir, bu nedenle ağırlıklı olarak  somut ve büyüsel düşünmektedirler. Sonuç olarak biyolojik ve yetiştiren ebeveynlerinin farklı olduğunu  anlamakta güçlük çekerler.

Okul çağı çocukları artık biyolojik anne babalarının farklı olduğunu anlayabilecek olgunluğa erişmişlerdir. Bu dönemde evlat edinilmiş olduğunun söylenmesi her çocukta farklı tepkilere neden olabilir.

Olayı bir stres faktörü olarak kabul ettiğimizde, yeni durumun kabullenilmesi bir uyum sürecini beraberinde getirecektir. Bu dönemde çocuklar zaten geçmişte bir kez terkedilmiş olduklarını düşünerek, tekrar terk edilme korkusuna kapılabilirler. Durum kendisine anlatıldığında uyku ve iştah bozuklukları, alt ıslatma, sinirlilik, davranış bozuklukları, tırnak yeme, dikkat eksikliği ve okul başarısında düşme gibi sorunlarla karşılaşılabilir.  Bu durum geçici olabileceği gibi uzun sürmesi çocuğun uyum sağlayamadığı anlamına gelir.

Bu yaştaki çocuklar öz anne babalarının nasıl insanlar olduklarıyla ilişkili fikirler üretmeye başlarlar. Hem biyolojik hem yetiştiren anne-babalarıyla ilgili karışık duygulara sahip olurlar. Çocuk biyolojik anne babaya olan öfkesini evlat edinen anne babaya gösterebilir. Kendisini gerçekten sevip sevmediklerini, onu bırakıp bırakmayacaklarını test etmek için ebeveynlerinin sabrını zorlayabilirler. Kayıp konusunda hassas oldukları için ebeveynin hastalığı, ölümü ve boşanması gibi olaylarda zorluklar yaşarlar. Doğum günlerinde öz ebeveynleri tarafından hatırlanma beklentisi içine girebilirler. Evlat edinilmiş olmasıyla ilgili yetersizlik duyguları ortaya çıkabilir.

Bazı çocuklarsa tam tersine  evlat olarak alınmış olmayı bir şans olarak görüp olumlu karşılayabilirler. Durumu kabullenip arkadaşlarıyla paylaşabilirler veya aile arasında sır olarak kalması tercih edilebilir. Çocuğun gösterdiği tepki yetiştiği ailenin çocuğa durumu anlatma şekli ve tutumuyla da çok ilişkilidir.

Ergenlik dönemi farklı sorunları beraberinde getirir ve gence gerçeğin açıklanması açısından riskli bir dönemdir. Genç gerçek ebeveynlerinin nasıl insanlar olduklarını merak eder. Bir kaza sonucu mu dünyaya geldikleri, ebeveynlerinin sorumsuz kişiler mi, yoksa bakım veremeyecek durumda mı olduklarına ilişkin sorular gündeme gelir.

Biyolojik anne babasının kim oldukları, şu anda ne yapıyor oldukları, kime benzediklerini düşünürler.

Bazı ergenlerde biyolojik ebeveyni bulma fantazileri ortaya çıkabilir. Tekrar terk edilme kaygıları gündeme gelebilir.

Ergenlik zaten fırtınalı bir dönem ve çocuk ve ebeveyn çatışmasının daha belirgin olduğu bir dönem olması sebebiyle yaşanan tartışmalar sonucunda genç anne babasını evi terk etmekle tehdit edebilir.

Genç yetişkinlikte de benzer soru işaretleri kişinin kafasını kurcalamaya devam eder. Bazıları hiçbir zaman biyolojik ebeveyni arayıp sorma arzusu duymazken, bazıları bazı soruların cevabını bulmak amacıyla bir arayış içerisine girebilirler. Kardeşleri olup olmadığını merak edip onlarla görüşmek isteyebilirler.Gerçek akrabası ile bilmeden evlenme korkusu gündeme gelebilir. Eğer biyolojik ebeveynin kim olduğu biliniyorsa ki akrabalar arası evlatlık verilme durumunda zaten bilinmektedir, kişi kardeşleriyle ve öz anne-babasıyla görüşebilir ama gerçek ailesi olarak yetiştiren anne- babasını görür.

Evlat edinilen çocuk kadar evlat edinmiş olan ebeveyn için de birtakım zorluklar ortaya çıkmaktadır.

Çocuğun öz anne babasının bilinmediği veya kısmi bilgi sahibi olunduğu durumlarda çocuğun genetik geçişli bir hastalığa sahip olup olmadığı, eğer varsa olumsuz kişilik özelliklerinin ilerde çocukta ortaya çıkıp çıkmayacağı gibi korkular duyulabilir.  Akrabalar arası evlat alma durumlarında gerçek anne baba bilindiğinden bu konuda daha az zorluk yaşanır.

Bazı aileler çocuğun öğrenmemesi için bulundukları yerden taşınırlar. Çocuğun yaşı ilerledikçe aile söyleyip söylememek konusunda kararsızlığa kapılabilir. Çocuğun öğrendiğinde artık kendilerini eskisi gibi sevmeyeceğinden endişe edebilirler. Ama çocuğun böyle bir gerçeği başkasından duyması doğru değildir.

Çocuğa durumun ne zaman söylenmesi gerektiği ile ilgili kesin bir zaman olmamakla birlikte en doğru yaklaşım çok geciktirmeden, hem çocuğun hem ebeveynin hazır olduğu bir dönemde  ve çocuğa en doğru dille anlatılarak durumun açıklanmasıdır. Gerekirse uzman desteği alınmalıdır.

Evlat edinen ebeveyn çocuğu hem sevmeli, hem de iyi bir rehber olup, doğru bir şekilde yetiştirmelidir. Çocuğa aşırı sevgi gösterilerinde bulunarak, disiplin konusunda hata yapılmamalıdır. Ebeveyn kendi yüksek beklentilerini çocuğa yansıtmamalıdır. Gerçek anne babalarıyla ilişkili olumsuz tasarımlar oluşturmalarına izin verilmemelidir. Çocuğun olumsuz davranışlarında biyolojik ebeveyn suçlanmamalıdır.

Uzm. Dr. Gökçe KÜÇÜKYAZICI

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

www.cocukvegenc.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.