Psikolojik gerçeklik sadece ruhsal değildir. Ruhun ifade ettiği rakamlar vardır. Ruhsal ve psikolojik gerçekliğin başarıdaki rolü tam anlamıyla matematiksel olmasa da çıkardığı sonuç çoğu kere rakamsaldır.Rakamlar tıpkı kelimeler gibi büyük anlamlarla yüklüdür.
Rakamlar sadece çoğunluğu, sayıyı, miktarı göstermezler.Sayıyı, miktarı veya çoğunluğu ortaya koyan değişik faktörler vardır. Rakamsal değerler kimi zaman önemli olmasa da psikolojik faktörlerin güdümünde iken daha fazla ve güçlü bir misyonu ifade ederler.
Denizin köpüklerini veya kumsaldaki kum tanelerini sayamazsınız. Fakat sayamadığınız köpük ve kum taneleri her zaman bir ritüel gibi hayatınızın içinde var olmaya devam ederler.Hayatlarımıza gerçek manada anlam kazandıramadığımız sürece çevremizde olanların arka boyutunu görmekten hep aciz oluruz.
Okuduğumuz günlük gazete sayısını, bir öğünde yediğimiz yemek miktarını biliriz. Çocuklarımızın sayısını, aldığımız başarı plaketlerini de unutmayız belki…Fakat unuttuğumuz ve ıskaladığımız o kadar ciddi gerçekler vardır ki onlar gazete sütunlarında ve zihnimizin ıslak koridorlarında küflenmeye devam ederler.
Sayılar başarının temel kıstasıdır bugün. Öğrenciler sınıflarını geçerken sayılar esas alınır.Yüksek puan alanlar teşekkür ve takdir belgelerini almaya hak kazanırlar. Diğer yandan ufak sayılar başarının büyük sayılar ise başarısızlığın sembolü olurlar. Birinciyle onuncu arasında fark vardır…
Savaşları kınayan mitingler iyidir güzeldir de maalesef sonuç ve etki itibarıyla içleri boştur. Büyük kalabalıklardan yükselen ses gökyüzünde bulutların arasında kaybolur. O kalabalıkların verdiği mesajdan çok esir değişimin verdiği mesaj daha anlamlıdır. Zira bu değişimde net olarak ortaya çıkan bir gerçek vardır.
Nedir bu gerçek? Rakamlar üzerinden yapılan psikolojik savaşı Müslümanların kaybettiğini gösteren bir mesaj ve gerçektir bu…1000 kişiye karşılık 1 kişi….Yani sizin bin canınız bizim bir canımıza eşittir mesajı…Sevindirirken yaralayan bir mesaj…Ödüllendirirken aşağılayan bir sonuç…Adeta santrançta şahın mat edilmesi…
Ne kadar acı, köklü ve insanı adeta ürküten bir gerçeklik…Bu acıyı ve amansız gerçekliği keşke her insan anlayabilse…Yazarlar, şairler, milli hisleri güçlü olanlar, okumuş ve kendini geliştirmiş olanlar anlar da acaba halkımız anlar mı? Orta doğunun sokaklarında minarelerden yükselen ezan sesi gibi bu haberin anlamı yankılanır mı?
“Yazarlar, bir çok insanın derinlerinde yankılanan duygulara yönelik sismik bir duyarlılığa sahiptir.” (1) Milletlerin derinlerinde yankılanan duygular insanların duygularından çok daha güçlüdür oysa…Peki bu sismik duyarlılığa sahip olmayanlar var mıdır? Bu kadar ciddi bir olayın hala farkına varmayacak kadar kalın kafalı ve uyuşuk zihinli ruhsuz insanlar olabilir mi? Hayır, hayır… Olacağını sanmıyorum…
Bunları niçin mi yazdım? İşte cevabı. Bunları bana yazdıran sadece bir gazete haberi… Keşke böyle bir haber olmasa ve bunları yazmak zorunda kalmasaydım…
“Er Şalit’e karşılık Mervan Barguti
Hamas, Türkiye’nin de devrede olduğu müzakereler sonucunda, bin Filistinli’nin iadesine karşılık İsrailli er Şalit’i serbest bırakma kararı aldı.
Londra’da Arapça yayınlanan El Hayat gazetesinin haberine göre Hamas’ın elindeki er Gilad Şalit’in serbest bırakılması amacıyla İsrail, cezaevinde tuttuğu El Fetih’in Tanzim grubu liderlerinden Mervan Barguti’nin iadesini de öngören bir anlaşmayı kabul etti.
Anlaşmaya göre, Barguti, İsrail’in Gilad’ın karşılığında serbest bırakacağı bin Filistinli tutuklu arasında bulunuyor. Haberde, Başbakan Erdoğan’ın temsilcilerin, Hamas’ın Şam’daki siyasi büro yetkilileriyle görüştüğü ve Şalit’in durumu da dahil olmak üzere, ilgili konuların ele alındığı kaydedildi.
İsrail’de 10 Şubat’ta yapılacak genel seçimlerden önce, Gazze Şeridi’ndeki fiili Hamas yönetimi ile 18 aylık kalıcı bir ateşkes sağlanması konusunda görüşmelerin de son aşamaya vardığı bildirildi.” (2)
(1) Douwe Draaisma, Açık Görüş, Star Gazetesinin Fikir ve Tartışma Eki Sayı 72 Sayfa 5 Röportaj: Soner Can
(2) 9 Şubat 2009 Pazartesi Star Gazetesi
Dr.Recai Yahyaoğlu