Çeviren: Özlem BUGUR* / Aktüel Psikoloji
By Karen Dineen Wagner, MD, PhD | 27 Haziran 2011 Pazartesi
Dr Wagner, Marie B. Gale Centennial Profesor; Texas Üniversitesi, Galveston tıp şubesi psikiyatri ve davranış bilimleri bölümünde başkan yardımcısı, aynı zamanda çocuk ve ergen psikiyatrisi yöneticisi.
Doğum öncesi ve doğum sonrası dönem de annelik depresyonunun olumsuz etkileri oldukça fazla ilgi çekmektedir.
Annelik depresyonu, rahme düşen bebeğin yaşayabileceği birçok problemle ilişkilendirilebilir; çocuklukta yaşanabilecek ve belki de ergenliğe kadar uzanabilecek bu problemler sosyal, duygusal, mizaci ve bilişsel işlevselliği etkileyici nitelikte olabilir. Yapılan son çalışmalar da, annelik depresyonu hususunda odaklanılan kritik dönemlerin yanısıra babalarda da doğum öncesi ve doğum sonrası depresyon konusunda incelemeler yapılmıştır.
Annelik Depresyonunun Zamanlaması
Bu çalışma, depresif bozukluk için yaşam boyu koşulunu sağlayan 175 anne ile gerçekleştirilmiştir. Birçok kadının, gebelik öncesi ve doğum sonrası ilk yılda en az 1 majör depresif dönem geçirdiği gözlemlenmiştir. Çalışmaya katılmış olan anneler ilk çocukları için, çocuklarının hayatlarının ilk 12 yılı süresince belirli zamanlarda katılmalarını gerektiren; içselleştirmeyi ve çocukta ki davranış problemlerini değerlendirmek amacıyla hazırlanmış olan Çocuk Davranış Kontrol Listesi'ni (CBCL) doldurmuşlardır.
Çocuğun yaşamının ilk yılında yaşanan, doğum sonrası anne depresyonuna, içselleştirme davranışı bozukluklarının sebep olabileceği öngörülmüştür. Eğer anne depresyonu, gebelik öncesi veya doğum öncesi dönem de vuku bulduysa; aynı ilişkinin varlığından söz edemeyiz. Çocuğun cinsiyeti, akıbeti etkileyici nitelikte değildir. Araştırmacılar ellerinde ki verilere dayanarak, çocuğun hayatının ilk yılında meydana gelen annede -doğum sonrası- depresyonun; çocuğun yaşayabileceği olumsuz sonuçları arttırıcı hassas bir durum olduğu sonucuna varmışlardır.
Babalık Bunalımı
Literatür ekseriyetle annede ki, doğum öncesi ve doğum sonrası depresyona odaklanmıştır ve babada ki doğum öncesi ve doğum sonrası depresyonun görülme sıklığı için oldukça az ihtimam gösterilmiştir. Davé ve arkadaşları birinci basamak sağlık hizmeti uygulamalarında annelik depresyonu ve babalık depresyonunun insidansını gözden geçirmişlerdir. Araştırmacılar bu çalışma için, anne baba ve çocuk üçlüsünün oluşturduğu 86.957 kişilik bir veritabanı kullanmışlardır. Araştırma gösteriyor ki, doğumdan sonra ki ilk yılda görülen depresyon oranı hem anneler hem de babalar için oldukça yüksek. Depresyon insidansının (100 kişi yılı başına) babalar için 3.6 ve anneler için 13.9 olduğu belirtilmiştir. Genç ebeveynlerin (15-24 yaş arası), depresyon öyküsü bulunan anne babaların ve mahrumiyet bölgelerinden olan çiftlerin, depresyon pastasında ki en büyük dilimlere sahip oldukları görülmüştür.
Bu çalışmanın sonucunda, hem annelerde hemde babalarda depresyonun, çocuklarının doğumuna müteakip yaşanan periyodda gerçekleştiği belirtilmiştir. Araştırmacılar, annelerin yanı sıra babalarında depresyon konusunda taramaya tabi tutulmaları gerektiğini önermektedir.
Babalarda ki doğum öncesi ve doğum sonrası depresyon oranları Paulson and Bazemore tarafından da değerlendirildi. Araştırmacılar, doğum sonrası ilk üç ay ve ilk bir yıl arasında, babalarda görülen depresyon oranlarını tespit etmek için, 43 çalışmadan oluşan bir meta-analiz yönetmişlerdir. Doğum sonrası ilk üç ay ve ilk bir yılda görülen baba depresyonu genel oranının 10.4% olduğu saptanmıştır. En yüksek depresyon oranının (25.6%) doğumdan sonra ki ilk 3-6 ay arasında vuku bulduğunun belirtilmesi oldukça önemli bir bilgidir. Anne ve baba depresyonu arasında orta dereceli, pozitif bir korelasyon bulunmuştur (r = 0.308). Elde edilen bulgularda, baba depresyonunun doğum öncesi dönemde ve çocuğun doğumunu takip eden 1 yıllık dönemde ki yüksek insidansı ile dikkat çekmektedir.
Buna ilaveten, doğum sonrası dönemde duygu-durum bozuklukları nedeniyle babalar arasında intihar riskinin arttığı gözlemlenmiştir . Quevedo ve arkadaşları, doğum öncesi ve doğum sonrası 30-60 günlük bir süreçte, intihar riskini araştırmak üzere 650 erkeği değerlendirdikleri bir çalışma yürütmüşlerdir. Babaların, doğum sonrası periyotta ki intihar riski prevalansının % 4.8 olduğu açıklanmıştır. Duygu-durum bozukluğu olmayan babalarla kıyaslandığında, doğum sonrası depresyonlu ve karmaşık evrelere sahip babalar göreceli olarak intihara eğilimde 20 ve 46 kat daha risk altındalar. Araştırmacılar doğum sonrası dönemde karışık vakalara sahip olan erkeklerin özellikle intihar riski için değerlendirilmeleri gerektiğini öneriyor.
Davis ve arkadaşları, çocuk kliniklerinde 1 yaşında çocuğu olan 1746 baba ile kendi anne-babalık davranışları konusunda görüşmeler yaptılar: bu babaların %7'si önceki yıl majör depresyon atağı geçirdiğini söyledi. Depresif babalar, depresif olmayan babalarla karşılaştırıldıklarında; depresif olanların çocuklarına dayak atma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. ( Oranlar sırasıyla% 41 - % 13'tür.) Araştırmacılar, babalarda ki doğum sonrası bunalımın, olumsuz ebeveyn davranışlarına yol açabileceğini belirtmişlerdir.
Klinik Yansımalar
Bu son çalışmalar, anne-babalar için doğum öncesi ve doğum sonrası dönemde depresyon tespitinin önemini vurgulamaktadır. Klinisyenler açısından, çocuğun doğumunda sonra anne ve babanın depresyon değerlendirmelerinin kontrol altında tutulması oldukça önemlidir. Erken ebeveyn depresyonun tanımlanması ve tedavisi, çocuklar açısından yaşanabilecek olumsuz sonuçları önleyebilir.
*Doğuş Üniversitesi Psikoloji öğrencisi
Not: Bu makaleyi kaynak göstermeden yayımlamak telif yasasına aykırıdır. Aktif bağlantı vermek suretiyle içeriğin bir kısmı yada tümü kullanılabilir.