“Konu cinsellik olunca kadın da erkek de endişe eder, kuruntuya kapılır. Kadınlar, cinsellikle ilgili rahatça konuşur ve kaygılarını dile getirir.” diyen Keçe sözlerine şöyle devam etti:
“Göğüslerim çok mu büyük, kötü kokuyor muyum, vajinam çirkin mi, yine orgazm olamayacak mıyım, yatakta eski kız arkadaşı kadar iyi miyim? gibi sorular kadınların cinsellikle ilgili en yaygın kaygılarıdır. Erkekler ise bu konudaki korkularını sır gibi saklar, çünkü 'erkek adamın cinsel sorunları veya korkuları olmaz, olsa bile bunları paylaşmaz' gibi yersiz bir inanç vardır."
Keçe, erkeklerin cinsel hayatlarında hissettikleri en büyük 10 korkuyu şöyle sıraladı...
Penis boyu takıntısının en yaygın takıntılar arasında yer aldığını söyleyen Keçe; "Kalınlığı ve işlevi daha önemli olsa da erkekler, penislerinin boyunu düşünmeden edemiyor. 'Penisin ne kadar büyükse o kadar güçlü bir erkeksin' sözünün yanlış olduğunun bilinmesi gerekiyor. Bazı erkekler penislerini diğer erkeklerinki ile kıyaslıyor. Hatta porno yayınlardaki erkeklerin ortalamayı yansıtmayan penislerini görüp kendini yetersiz hissediyor. Sertleşmiş penis uzunluğu ortalama 14 cm’dir ve 10 ila 18 cm uzunluk normal kabul edilmektedir" dedi.
Sertleşememenin her erkeğin hayatının bir döneminde yaşayabileceği doğal bir durum olduğunu söyleyenKeçe; "İktidarsızlık ise ergenlikten orta yaşa kadar her erkeğin en büyük korkusudur. İktidarsızlığın temel nedeni iktidarsızlık korkusudur. İktidarsızlığın tedavisi cinsel terapi ve çiftin beraber yapabileceği bazı uygulamalarla mümkün" dedi.
Genç erkeklerin istemsiz olarak erken boşalmalarının normal olduğunu söyleyen Keçe; "Düzenli cinsel hayatı olan bir erkek 6 ayda partnerine uyum gösterebiliyor ve boşalma denetimini öğrenebiliyor. Erken boşalmaktan korkan erkekler, korkuya odaklanıp gerçekten de erken boşalabiliyor. Ancak kişisel cinsel gelişim kitapları okuyarak ya da cinsel terapiste başvurarak erken boşalmanın üstesinden gelinebiliyor" dedi..
Erkeklerde homoseksüel olma korkusunun yaygınlığına dikkat çeken Keçe; "Çocukluğunda ve gençliğinde homoseksüel cinsel oyunlar oynayan, cinsel performansından ve penisinin boyundan memnun olmayan birçok erkek bir sabah homoseksüel olarak uyanacağından çok korkar. Anlık bir fanteziye, arzuya kapılan; gençliğinde bir kez homoseksüel ilişki yaşayan erkekler homoseksüel olacaklarını sanır ve büyük bir takıntı geliştirebilir. Homoseksüel bir eğilim hissetmekle veya homoseksüel cinsel fantezilere sahip olmakla homoseksüel bir yaşamı ‘seçmek’ farklıdır. Araştırmalara göre, her insan belli ölçülerde çifte cinsiyetlilik duygularına sahiptir; yani her erkeğin içinde bir kadınlık, her kadının içinde bir erkeklik rolü vardır ve bu, homoseksüel olunacağı anlamına gelmez” dedi.
Erkeklerin yaşlanmaktan korkmalarının temel nedeninin, cinsel işlevlerini eskisi gibi yerine getiremeyecek olmaları olduğunu savunan Keçe; "Erkeklerin ortalama 20 yaşında cinsel anlamda doruk noktasına vardıkları doğrudur, fakat 60 yaşında bir erkek de haftada bir kere cinsel ilişkiye girebilir. Son bilimsel çalışmalar, sağlıklı bir erkeğin ömrü boyunca cinsel yönden aktif olabileceğini gösteriyor. Cinsellik; yaşlandıkça bitmiyor, şekil değiştiriyor. Penisle performans gösterme yerine sevişme, dokunma, erotik masaj, öpüşme gibi eylemler ön plana çıkıyor" dedi.
Kadınlar kadar erkeklerin de beğenilmekten hoşlandığını söyleyen Keçe; "Artık erkekler de mükemmel bir vücuda sahip olmak istiyor. Vücutlarındaki bir kusur soyununca ortaya çıkacağı için, bazı erkekler bu sorunu çözene kadar yataktan uzak duruyor" dedi.
“Ya pis kokuyorsam” diye endişelen erkeklerin, cinsel ilişkiden kaçabildiğini söyleyen Keçe; "Erkekler kendi kokularını, kadınlardan farklı algıladıkları için kötü koktuklarını düşünebiliyor. Oysa bazı araştırmalar; erkeklerin spor sonrası kokularının, kadınları cinsel anlamda etkilediğini ortaya koyuyor" dedi.
Erkeklerin iyi olmayı çok önemsediklerine dikkat çeken Keçe; "Erkeklerin çoğu dünyanın en çekici erkeği olduğunu ve bütün kadınların kendisi için çıldırdığını düşünüyor. Ancak bu aşırı özgüvenin yıkıcı sonuçları olabiliyor. Bütün kadınlar için yaratıldığını düşünen bir erkek yataktaki en ufak bir yetersizliği nedeniyle depresyona girebiliyor" dedi.
Erkeklik gücüyle meninin devamı arasında bağlantı kurulmasının yaygın bir takıntı olduğunu ifade eden Keçe; "Bazı erkekler spermlerinin kısıtlı miktarda olduğunu ve tükenebileceğini düşünüyor. Oysa sperm üretimi yaş ilerledikçe azalsa da hiçbir zaman tamamen durmuyor" dedi ve gerçekte hiç kimsenin korkusuz olmadığını vurguladı ve şunları dile getirdi: “Erkekler, kusursuz bir seks makinesi olmadıklarını anlamalılar. Erkek nelerden korktuğunu bilirse bu korkuları hafifletmenin, hatta yok etmenin yolu bulunabilir.”