Eskilerin şeytana pabucunu ters giydiren "Şeytan" lakaplı milli futbolcusu, şimdilerin spor yorumcusu, spor yazarı, spor otoritesi Rıdvan Dilmen, son olarak "telekulak" iddialarıyla gündeme geldi. İki gün önce gözaltına alınan Rıdvan Dilmen'in, telekulak çetesiyle anlaşma yaptığı ve yasadışı yollardan sevgilisini ve sevgilisinin ailesi dahil 10 kişiyi dinlettiği iddia edildi. Rıdvan bir efsane… Yüz kızartıcı bir suçu yok. Herkesin sevgilisi… Türk futbolunun en önemli birkaç değerinden biri. Adam vurmamış, soygun, şike yapmamış, uyuşturucu satmamış. Rıdvan'ın tek davranışı var: Kıskançlık.
İddialar doğruysa Dilmen'in çeteyle bağlantı kurmasına kıskançlığı sebep oldu. Ve kıskançlık sanılanın aksine bir karakter ya da kişilik özelliği değil, tedavi gerektiren psikolojik bir hastalık. Uç noktasının ismi ise hezeyanlı bozukluk yani bilinen adıyla paranoya...
Rıdvan ile tekrar gündeme gelen kıskançlık konusunu Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan'a sorduk. Tan bu hastalığı şöyle tanımlıyor:
"Beyinde salgılanan depamin denilen hormon artarsa kişi var olmayan şeylerin varlığına inanır. Etrafta istenildiği kadar tersini ispatlayan delil olsun asla ikna olmaz. Sürekli savını destekleyecek deliller arar. Ayrıca bu kişiler tek bir takıntıları dışında normal bir hayat sürdükleri için başkalarını da rahatlıkla ikna edebilirler."
Kendini Mesih ya da peygamber ilan edenlerin, suyla çalışan araç icat ettiğini ve bunun petrol şirketleri tarafından imha edildiğini vb... şeyler söyleyenlerin etrafında inandırıcı bir kitle toplayabildiğini hatırlatan Tan, bu ve benzeri durumları da aynı hastalığa ve kişilerin ikna kabiliyetine bağlıyor.
YÜZDE 10'U CİNAYETLE SONUÇLANIYOR
Türkiye'deki kıskançlık vakalarının kadınlarda daha yaygın olduğunu ancak erkeklerin kıskançlıklarının çok daha olumsuz sonuçlar doğurduğunun altını çizen Dr. Oğuz Tan, kıskançlık vakalarının yüzde 10'unun cinayetle sonuçlandığını söylüyor.
Tan'ın yaptığı en önemli tespitse aşırı kıskançlık hastalığına tutulanların cezai ehliyetlerinin olmadığı. Bilinenin aksine paranoyanın oldukça yaygın bir hastalık olduğunu vurgulayan Tan şu örnekleri veriyor: "2000'li yıllarda ünlü bir "Gönen sapığı" vakası vardı. İsviçre'de çalışan bir işçi, karısının kendini aldattığına; aldatılmasına da ağabeyi ve ağabeyinin karısının teşvik ettiğine inandığı için üçünü de öldürmüş ancak hezeyanlı bozukluk tespit edildiği için cezaevi yerine akıl hastanesine gönderilmişti.
Yine futbol camiasından başka bir isim Aziz Yıldırım'ın babası eşini tüfekle öldürmüş, önce hakkında hapis cezası verilmiş sonra cezai ehliyeti olmadığı için tahliye edilmişti."
TEDAVİ ŞART
Paranoyanın tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Tan, hastaların yüzde 70-80'inin ilaç tedavisiyle tamamen iyileştiğini, bazı hastaların da ömür boyu ilaç kullanmaları gerektiğini belirtiyor.
HEZEYANLI BOZUKLUK NEDİR?
Hezeyanın kelime anlamı bir hastalık veya başka bir sebepten dolayı akla-mantığa ters şeyler söylemek, saçma sapan konuşmak demektir. Hezeyan, hakkında yeterli delil bulunmayan bir konuya tersine ihtimal verilmeyecek şekilde duyulan yanlış kabuldür. Hezeyan sahibi bu sabit fikirle aşırı bir uğraşma içindedir. Kişinin yaşadığı toplumun kültürel altyapısına uygun düşünceler, psikiyatrik açıdan hezeyan sayılmaz. Mesela, bir toplumda yaygın olarak paylaşılan batıl inançlar hezeyan tanımı içine girmez.
Hezeyanlar, tuhaf ve tuhaf olmayanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Tuhaf hezeyanlar "uzaylıların beynine yerleştirdikleri bir cihazla hareketlerini yönettikleri" gibi gerçek olması mümkün olmayan şeylerdir. Tuhaf olmayan hezeyanlar ise "gizli servisler tarafından takip edildiği" veya "eşi tarafından aldatıldığı" gibi yaşanması mümkün olan şeylerdir. Özellikle tuhaf olmayan hezeyanların gerçekçi düşüncelerden ayırt edilmesi zor olabilir. En sık görülen hezeyan çeşitleri kötülük görme (sürekli birileri tarafından kendisine kötülük yapılacağını düşünmek), kıskançlık, büyüklük, suçluluk, önemli bir kişinin kendisine âşık olduğu şeklindeki konularla ilgilidir.
Kendisinin mehdi veya bu tür bir kurtarıcı olduğunu iddia ederek etrafına pek çok insanı toplayan kişiler, eğer dolandırıcı değillerse, genellikle hezeyanlı bozukluk (paranoya) hastasıdırlar. Hezeyanlı bozukluk (paranoya) hastalığında, şizofrenidekinden farklı olarak, tek bir hezeyan vardır; bu hezeyan sistemlidir, tuhaf değildir. Hezeyanıyla ilgili çok geniş ve detaylı açıklamaları vardır. Etrafında olup biten hemen her şeyin, o kişiye göre hezeyan sistemi içinde bir yeri vardır. Mesela kendisinin mehdi olduğuna inanan bir hasta, şehirde çıkan orman yangınının kendi mehdiliğini kutlamak için bir işaret olduğunu söyleyebilir.
Erkekler mi kadınlar mı daha kıskanç?
Rıdvan ile tekrar gündeme gelen kıskançlık konusunu Sabah Gazetesinden Zeliha ALAGÖZ TEMİZ, Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan'a sordu. Tan bu hastalığı şöyle tanımlıyor: