Diyarbakırlı Pervin Ayli yıllar önce kendi şehrindeki engelliler için bir dernek ve spor kulübü kurdu. Onlara örnek olmak için spora başladı ve atıcılıkta Türkiye şampiyonlukları kazandı. Yedi ay önce hep hayal ettiği iş imkanına da kavuştu. Ayli “Engelim olmasa buradaki herkes gibi evlenir, klasik bir ev hanımı olurdum. Şimdi dünyayı dolaşıyor, insanları tanıyorum. İyi ki engelliyim. Bunun için Allah’a hep şükrediyorum” diyor.
Star Gazetesinden Esra CENGİZ'in Haberi:
Ne siyasetçi ne yerel bir sanatçı ne de bir aşiret reisinin kızı ama bütün Diyarbakır onu tanıyor. “Bunların hiçbiri olmadan bir kadın ‘oralar’da nasıl bu kadar tanınır?” diyorsanız, Pervin Ayli’nin hikayesinden sizin de payınıza düşen hayat dersleri var demektir. Düşünün, kangren olan sorunların merkezindeki bir kentte dünyaya gelmişsiniz ve atacağınız adımlar keskin sınırlarla çok çok önceden çizilmiş. Bir kadının kabul edilebilir ölçülerdeki hareket alanını zaman zaman esnetenler çıkmış ama hiçbiri Pervin Ayli kadar o çemberi kıramamış. Üstelik gelenekler, töre ve yoksulluk gibi ekonomik ve sosyal engellerin yanı sıra bedeni de Ayli’yi kısıtladığı halde...
AİLEM OLMASA BAŞARAMAZDIM
Ayli’nin hikayesini anlatmaya ta bebekliğinden başlamak gerek. Çünkü bilinçsizlik ve imkansızlık yüzünden 3-3,5 yaşındayken geçirdiği çocuk felci onu tekerlekli sandalyeye mahkum etmiş. Bu deyimden mutlu olmayacaktır Ayli, çünkü onun için tekerlekli sandalye ‘mahkum olduğu’ bir araç değil, bedeninin bizden farklı olan bir parçası. Bu öyle, büyüdükçe kabullenilmiş bir felsefenin ürünü de değil. Ayli çocukken de aynı hissiyata sahipmiş. Oyun oynamış, eğlenmiş, arkadaşlarına liderlik yapmış hatta hak edeni yakalayıp ‘pataklamış’...
Ayli’ye göre sahip olduğu en büyük şans herkesi kıskandıracak ölçüde anlayışlı bir aileye sahip olması. Çünkü engelli çocuklarını nüfusa bile kaydettirmeyen, bırakın sokağa çıkarmayı misafir geldiğinde odalara kilitleyen, çocuğundan utanan ailelerin arasında kızını sırtına alarak zorla okula kaydettirmiş. O da ailesini hiç utandırmamış, liseyi bitirene kadar okumayı bırakmamış. Siyaset eğitimi almak istemiş ama ailenin gücü bu kadarına yetmemiş. Siyasetçi olarak derdine koşamadığı insanlara yardım etmenin başka bir yolunu bulmuş yine de... Bundan sonrasını Ayli’den dinleyelim:
“İçimde bir şeyler yapma isteği vardı. Ama ne yapacağımı bilmiyordum.TRT 3’te izlediğim Her şeye Rağmen adlı program, Diyarbakır’daki engelliler için bir şeyler yapabileceğim fikrini yarattı bende. 1998’de birkaç arkadaşımla birlikte Diyarbakır Bedensel Engelliler Derneği’ni kurduk. Engellilerin yaşadığı sorunları derneği kurduktan sonra anladım. O zamana kadar kendimi engelli olarak bile görmüyordum.
ÇOCUKLARINI GİZLİYORLAR
O kadar korkunç hikayelere tanık oldum ki... Engelli iki kardeş vardı. Aileleri onlarla aynı sofraya bile oturmuyordu. Eve misafir geldiğinde onları başka bir odada tutuyorlardı. Bir başka engelli kız, derneğe gelmek istiyordu ama ailesi izin vermiyordu. Babası ‘Kızım sakat, ben ondan utanıyorum. Bir de gelip dernekle mi uğraşacağız?’ diyordu. Bütün çabama rağmen kızı yine de bırakmadılar. Bir gün dernekten çıkıp babasını ikna etmek için evlerine gittim. Bir apartmanın yedinci katındaydı evleri ve asansör yoktu. Tekerlekli sandalyemi bırakıp ellerimin üstünde sürüne sürüne yedi katı çıktım. Gördüm ki aile bütün işlerini o kıza yaptırıyor. Çok üzücüydü ve ne söylediysem o aileyi ikna etmeyi başaramadım.”
Kızlar örnek alsın istedim
PERVİN Ayli dernek kurulduktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Zaman zaman yılgınlığa kapıldığım oldu ama yardım edenler de vardı. Mesela bedensel engellilerin için tekstil ve galoş üretimiyle ilgili bir proje hazırladım. Dünya Bankası projeyi birinci seçti ve destekledi. Spor kulübü kurduk ama 2005’e kadar sporla ilgilenmedim. Kulübe başvuranlar hep erkekti. Kızların da gelmesini istiyordum ve ‘Örnek olursam aileler belki izin verir’ diyerek spora başladım. O sırada atıcılık şampiyonası vardı. Elime ilk kez tüfek aldım ama Türkiye 3.’sü oldum. Meğer bende gizli bir yetenek varmış. Biraz antrenman yaptım ve altı ay sonra Türkiye 1.’si oldum. Kızlar şimdi arkamdan geliyor. Halterde bir Avrupa Şampiyonumuz oldu. Diyarbakır’da birçok engellinin nüfus cüzdanı bile yoktu ama Hükümet evde bakım aylığı uygulamasını çıkarınca aileler para alabilmek için engelli çocuklarını nüfusa kaydettirmeye başladı. Bazen şöyle diyorum: Belki engelsiz olsaydım evlenir, hayatı tanımayan klasik bir ev hanımı olurdum. İyi ki engelli olmuşum. Allah’a şükrediyorum.”
Mutluyum, artık bir işim var
GÖNÜLLÜ olarak yaptıklarının yanı sıra 47 yaşındaki Pervin Ayli’nin bir de 7 ay önce başlayan profesyonel iş yaşamı var. Turkcell’in bölgeye yaptığı çok büyük bir yatırım sayesinde Diyarbakır’daki diğer bin kişi ile birlikte Ayli de iş sahibi oldu. Turkcell Global Bilgi bünyesindeki çağrı merkezinde görev yapan Ayli’nin kendisini zorlamayan bir çalışma düzeni var. Çünkü şirketi onun için evindeki odasına bir sistem kurmuş ve Ayli çağrıları buradan yanıtlayabiliyor. Ama evde olması onun disiplinini hiç etkilemiyor. Annesi Güllü Ayli “Çalışırken kesinlikle odasına girmiyoruz, yüksek sesle konuşmuyoruz ve televizyonun sesini açmıyoruz. Yoksa çok kızıyor.” Turkcell, Ayli’nin sadece işvereni değil, aynı zamanda da sponsoru. Atıcılık oldukça maliyetli bir spor olduğu için antrenman yapacak maddi güce sahip olmayan Ayli, Turkcell sponsor olduktan sonra bu imkana da kavuşmuş.