ENGELLENMEYLE NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİM

Engellenme duygusunun kaynağı ya çevredir ya da bireyin kendisidir.

Engellenme, amacına ulaşmamış, önlenmiş güdülerin ortaya çıkardığı heyecan halidir. Değişik şiddet derecelerinde her gün engellenme duygusunu yaşarız.

Engellenme konusunda başa çıkma yollarını iki temel grupta toplayabiliriz.

1-Bilinçli ve planlanmış başa çıkma yolları,
2-Bilinçsiz ve planlanmamış başa çıkma yolları.

İlk gruptaki davranışlar düşünülerek belirli bir program  çerçevesinde hazırlanmıştır ve birey hangi davranışı ne amaçla yaptığının farkındadır. İkinci gruptaki davranışlar ise planlanmamıştır ve kendiliğinden ortaya çıkan tepkilerden oluşur. Birey bu davranışıyla engellenme duygusu arasındaki ilişkinin çoğu kez bilincinde değildir. 

Günlük  yaşamda birey, her iki türden başaçıkma davranışını da  aynı anda gösterebilir.

 

Bilinçli Başa Çıkma Yolları

Engellenme duygusu bireyin içinde bulunduğu sosyal yada  fiziksel çevreden kaynaklanıyorsa, onunla başa çıkmak için atılacak adımlar, bireyin kendi özelliklerinden kaynaklanan engellenme duygusuyla başa çıkmak için atılacak adımlardan farklı olur .Belirli bir engellenme duygusu aynı zamanda hem ortamın koşullarından, hem de bireyin kişisel özelliklerinden kaynaklanabilir. Aşağıda her iki tür kaynaktan gelen engellenme duygusuyla başa çıkmada  kullanılan güvenli girişkenlik yaklaşımını gözden geçireceğiz.

1-Hangi güdünün engellendiğini anlayın,
2-İstediğimizi gerçekleştirmemize neyin engel olduğunu anlayın,
3-Uygulamaya dönük durum değerlendirmesi yapın,
4-Uygulamaya dönük bir plan yaparak adım adım planınızı gerçekleştirin.

Engellenme duygusuyla nasıl başa çıkabileceğimiz  konusuyla ilgili olarak yukarıdaki adımları böylece gözden geçirdikten sonra, şimdi bazı genellemeler yapalım.

1-Engellenme duygusuyla başa çıkmak için sizin faal olmanız gerekir. Engellenme duygusunun etkisi altında son derece kızgın ve bozuk bir ruh hali içinde hiçbir şey yapmamak, size bir çözüm getirmez. Engellenme duygusuyla pasif olarak ilgilenirsek,(engellenme duygumuzla mücadele etmezsek): karamsar bir dünya görüşünü dile getiren şarkılar, türküler dinleyerek, yaşamın adil olmadığını düşünerek, kendimizi olumsuz alışkanlıklara daha çok kaptırarak kendimize daha çok zarar veririz.

2-Engellenme duygusuyla başaçıkmada , çevreden  kaynaklanan engelleri olduğu kadar kişinin kendisinden kaynaklanan engelleri de göz önüne almak zorundayız. Kişinin çevresindeki kişi ve olaylar, o kişinin belirli tür düşünce ve tutumlardan dolayı engel durumuna girebilir. Bu nedenle, kişinin kendisindeki özelliğin farkında olması, onun çevresindeki engellerle başa çıkmasında  yararlı olur.

3-Kendisinin ve çevresinin bilincinde olan kişi başa çıkamayacağı türden engellenme duygusunun ortaya çıkmasını büyük ölçüde önleyebilir. Kendini ve çevresini tanıyan kişi, arzu ve isteklerini gerçekçi bir anlamda değerlendirebilir, ortama ve kendine uygun olmayan veya gücünün yetmeyeceği durumlara kendini sokmaz. Böylece engellenme ortaya çıkmadan önlenmiş olur.

Güvenli Girişkenlik Eğitimi (Atılganlık Eğitimi)

Engellenmenin iki tür kaynağı olduğunu, bunlardan birinin çevre, diğerinin de birey olduğunu yukarıda belirttik. Bireyden kaynaklanan en belli başlı engellenme nedeni, kişinin kendine güveni olmaması ve istediğini açık seçik söylememesidir. Ne istediğini söylemeyen kişi, istediğini elde edemez ve sonuçta hırçın, kırgın, mutsuz bir kişi olma yolunda adım adım ilerler.

Atılganlık eğitimi bireyin duygu ve düşüncelerini en etkin ve yapıcı bir biçimde karşısındakine iletmesini öğretmeyi amaçlar. Atılgan davranışın sistematik olarak gözlenmesi, bir çok davranışın bilimci de, atılganlık eğitimini oluşturan öğelerin var olduğu  sonucunu doğurmuştur.

Bu öğeler şöyle özetlenebilir:

Gözle iletişim:Kişiyle konuşurken, onunla etkili iletişim kurabilmek içten olduğunu anlayabilmek için, o kişiye doğrudan doğruya bakmak gereklidir.

Vücudun Duruşu:Kişiyle konuşurken doğrudan doğruya onun yüzüne bakılır, dik oturulur, onunla ilgilenildiği ortaya konur yollanan mesajlar daha anlamlı olur.

Jestler:Uygun jestlerin anlatımlara eşlik etmesi mesajı daha anlamlı kılar

Yüz ifadesi:Öfkesini anlatmak isteyen birini bunu gülerek ifade ettiğini hiç gördünüz mü? Bu olmaz. Davranışın atılgan olabilmesi için yüz ifadesinin de yollanan mesaja uyum göstermesi gerekmektedir.

Ses tonu:fısıltı şeklinde monoton bir ses istenileni anlatmaya nasıl yetmezse, bağırmakta diğer kişiyi savunmaya ittiği için atılgan olmak istendiğinde birey ses tonunu iyi ayarlamalıdır. Konuşurken kendine güvendiğini ileten, ancak üstünlük kurmayan bir ses tonu ile konuşmak gerekir.

Zamanlama:Duraksama atılganlığın etkisini azalttığından, genellikle kendiliğinden anlatım amaç olmalıdır.  Uygun  bir zamanı seçmeye de dikkat etmek gereklidir. Örneğin, patrondan bir şey isterken diğerlerinin yanında onunla konuşmak, onu savunmaya itebilir.

İçerik:Ne söylendiği önemliyse de, nasıl söylendiği çok daha önemlidir. Bu  nedenle mesajı yollarken karşıdaki kişiyi savunmaya iten, bireyin kendini ifade etmesi gerekmektedir. Diğerlerini küçültmek, rencide etmek gerekmez.

Atılgan iletişim bireyin mutluluğunun  temel taşlarından biridir. İstek ve düşüncelerini açık seçik bir biçimde ifade edemeyen aciz kişinin, mutlu ve başarılı olması olanaksızdır.
Öğrendiğiniz yeni bilgiler çerçevesinde, günlük durumlardaki iletişim davranışlarınızı gözden geçirip, her gün daha güvenli girişken iletişimde bulunmaya çabalayın. Birdenbire başarıya ulaşmayı beklemeyin.

Çözümü Olmayan sorunlarla Başaçıkma:

Bizde engellenme duygusu yaratan bazı durumları değiştirecek gücümüz yoktur. Yeteneğimiz olmayan bir konuda başarıya ulaşmaya çalışmak buna örnek olabilir.
Gerekli boy uzunluğu ve diğer atletik yetenekleri bulunmayan bir kimse, basketbol oyununda başarılı olmayı istese de, başarılı olamaz. Başka bir örnekte “gönlünü kaptırma” alanından verebiliriz. Siz bir kimseyi sevebilirsiniz, ancak karşınızdaki kimse size karşı böyle bir duygu beslemeyebilir. Ne yaparsanız yapın, kişinin duygularını değiştiremezsiniz. Bu örnekler göstermektedir ki, engellenme duygusu normal yaşamın bir parçasıdır.

Engellenme duygusunu yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul edebilmek, sağlıklı yönde ilk adımı oluşturur. Böyle bir kabullenme, daha gerçekçi ve daha olgun bir yaklaşım biçimine işaret eder. Yukarıda sözünü ettiğimiz olgun bir yaklaşım biçiminin yanı sıra, engellenme duygusuyla başaçıkmada bize yardımcı olacak iki önemli adım vardır. Her  iki adım da içinde bulunduğunuz çevrede değil, bizim kendimizde bazı değişiklikler yapmamızı gerektirir. Bu adımlardan biri engellenme duygusuyla  ilgili hoşgörü düzeyimizi artırmayı, diğeri de bizim beklenti düzeyimizi alçaltmayı içerir.

Engellenme Duygusuyla İlgili Hoşgörü Düzeyinizi Artırmak:Bireylerin engellenme duygusuyla ilgili hoşgörü düzeyleri eğitimle değiştirilebilir. Belirli bir eğitim sonucu, kişinin engellenme duygusu yaratan çevreyle uyum içine girmesiyle sağlanır.

Bu tekniği şöyle bir örnekli açıklayabiliriz. Babasının ölümünden sonra ailenin en büyüğü durumunda kalan Kadir kendisine bir çok sorumluluklar yüklendiğinin farkındadır. Kadir, bir yandan babasının kaybına üzülür, bir yandan da yeni sorumlulukların altından nasıl kalkacağını düşünür. Cenaze işlemleri, cenazeden sonra yapılması gerekli resmi işler, daha sonra verasetle ilgili işlemler, küçük kardeşlerin eğitimiyle ilgili sorunlar, annenin bakımı, kardeşlerin birbirleriyle ilişkilerinde ortaya çıkabilecek gerginlikler ve mal mülk kavgası Kadir’ i geceleri uykusuz bırakır.

Bu aşamada Kadir durumun tümünü algılar ve durumun tümü onun başa çıkabileceğinden daha büyük gözükür. Kadir durumu oluşturan öğeleri teker teker görebilir ve her öğeyi teker teker çözmeyi planlarsa, sorun daha küçülür ve gücünün yetebileceği bir durum ortaya çıkar. Bu yaklaşım içinde olduğu zaman Kadir, önce cenaze işlemlerini ele alır ve geri kalan diğer konulara şimdilik kafasını yormaz. Cenaze işlemleri bittikten sonra, ikinci adımda doldurulacak resmi evrakları ve formları düşünmeye başlar. Bu aşamayı hallettikten sonra üçüncü aşamaya geçer. Böylece her aşamanın çözümüyle kendini biraz başarılı hisseder ve ondan aldığı kuvvetle ikinci aşamaya geçerek küçük adımlarla günlük yaşamını devam ettirmeyi amaçlar. Durumu oluşturan öğeleri ağılayıp, her öğeyi teker teker ele almak, Kadir için,  durumun tümünü alğılayıp tepkide bulunmaktan daha kolay olur. Bu yaklaşımla kadir başarılı olur ve engellenme duygusunun altında o kadar ezilmez.

Beklenti Düzeyini Alçaltmak:

Bireyin beklentileri onun mutlu veya mutsuz olmasını etkileyen temel faktörlerden biridir. Basit bir örnek alalım: Ulaşmış olduğu bir köy evinde kendisine yiyecek ve içecek verileceğini beklemeyen bir kimse, sunulan bir bardak ayranı şükranla karşılar ve köylülerin davranışından memnun kalır. Ziyafet bekleyen bir kimse,  kendisine sunulan bir bardak ayranı küçümser ve köylülerin kendisine kaba davrandığını düşünür. Beklentilerimiz, bizim engellenme duygumuzun temelinde yatan önemli etkenlerin başında gelir.
 

www.psikolojikdanisma.net

Psikoloji Haberleri

1. Dalga Terapiler nelerdir?
ABD Kollektif Travmayla Boğuşuyor
Alışveriş Hastalıkları Hangileridir?