ENGEL YARATAN DUYGULAR!

Psk. Dan. Perihan DEMİRBAŞ

 

Engel yaratan duygular hangileri olabilir?  Temel nokta düşünce olsa da duyguları tanımak ve dillendirmek konusunda bastırılmış bir kültürden geldiğimiz için duygular üzerinde durmak istiyorum…

Mesleki gözlemlerimden, ister kaynaklardan, ister de kendimiz ve çevreye ilişkin gözlemlerimizden yola çıktığımızda en çok hangi duygular engel yaratır, bu duygular nasıl engel yaratır konusunda bir paylaşım yapma gereği duydum. Bu koca yükleri taşımak sadece seçim.

Korku sağlıksızdır çünkü geleceği ve dünyayı düşünerek evrende kendimizi güvende hissedemiyoruz demektir. Suçluluk duygusu, öfke sağlıksızdır çünkü geçmişteki bir olayı düşünerek, bugünü yaşayamadan enerjinizi tüketirsiniz. Bu duyguların ne geçmişi ne de geleceği değiştirme gücü yoktur yalnızca sizden enerji çalarak engel yaratırlar.

Ne için engel yaratır? İşinizde ya da özel hayatınız da ilerlemek için, hareket etmek için, başarmak için, birlikte olmak için, farkına varmak için, değiştirmek için, planlamak için, affetmek için…

Bu duyguları çoğu zaman farkında olmadan yaşıyoruz. Bir ilişkiyi sürdüremiyorsak korku nasıl engel oluyor görebilmek, kendi içimizde bir yolculuğa çıkmamızla mümkün olabiliyor. Ya çoğu zaman suçluluk duygusu ile çocuklarımıza yaptığımız fedakârlıklara ne demeli? Çocuklar da üstünde bu yükler, bağımlılıklar ve tabi ki bunların doğal sonuçları olan öfke ve suçluluk duygusu ile yoluna devam etmeye çalışıyor. Aslında bu bir kısır döngü…

Louisa Hay çok sevdiğim ve tekrar tekrar okuduğum başucu kitabı “Düşünce Gücüyle Tedavi” de biz kurbanların kurbanıyız diyerek durumu özetler. Yani anne-babalarımız da bu olumsuz duygularla yaşadılar ve bize de bunları öğrettiler. İstemeden gelişen bu sürecin farkına vararak akışı olumluya çevirmek mümkün aslında.

Bu döngünün nasıl kırılabileceği konusunda değişik teknikler var. Geçmiş, gelecek bu günü bir araya getiren psikodrama çalışmaları ile değişiklikler en kısa yoldan yapılabilir. Ya da bireysel seanslarda çeşitli tekniklerle bu olumsuz duygular temizlenebilir, engeller kalkabilir. Bu engellerle hayata devam etmek bir zorunluluktan çok bir seçimdir. Geçmişe yapışıp, değişim yapmama/yapamama seçimi. Geçmiş seçimlerimiz, duygularımız, düşüncelerimiz bildiğimiz yoldur, can sıkıcı olsa da riski yoktur.

Her zaman yazdığım gibi farkına varıldığında çözülmeyecek sorun yoktur. Sorunları çözmeden de hayata her gün söylenerek devam edebiliriz.

Bunlar neden benim başıma geliyor,

Ben ne yaptım ki,

Ne şansızım,

Bir türlü çözemiyorum,

Hayat zor

Hep kaza yapıyorum

Ya da

 

Hep babamın/annemin/müdürün/patronun vs. yüzünden

Karşıma doğru insan çıkmadı

O çok kötü biri

Hep onun yüzünden

Beni kızdırıyorlar, üzüyorlar, eziyorlar, anlamıyorlar, yardım etmiyorlar, sevmiyorlar, dışlıyorlar diye de devam ederek farkına varmayı seçmeden de yaşamak mümkün.

Ancak duygularımızın farkına vardığımızda sorumluluğumuzu fark ederek yaşamımızdaki bazı şeyleri düzeltebiliriz. Yaşam kalitemizi artırmak, engellerimizi fark ettirmek için dışarıdan bizi uyandırmak isteyenleri bile ancak biz hazır olduğumuzda duyarız…

Bazen biri, bazen bir film, bazen bir arkadaş, bazen bir kitap ya da yazı bizi uyandırmaya çalışsa da duymayabiliriz. Bu noktada değiştirilmesi gereken duygudan önce düşünce ve inançtır.

Kurbanların kurbanlarıyız demiştik yazının başında yani bize korku, kaygı, suçluluk ve öfke dolu duygularımız ebeveynlerimizden miras. “Benim babam güçlüdür”, “Annem fedakardır”, “Hep bizim için çalıştılar”, “Onlar olmasa bu günlere gelemezdik” diye hemen savunmaya geçerek, direnç gösterseniz de belki en başta kabul edilmesi gereken duyguların kaynağı olan kişi ya da kişilerin hayatımız üzerindeki rolünü fark ederek bu kısır döngüye dur demektir.

İnsanların çok azı duygularının sorumluluğunu üzerlerine alıp üstlenirken, çok büyük bir bölümü dış kaynakları suçlar. Dış kaynakları suçlayarak sürekli değiştiremeyeceği alanla ilgilendiğinin farkına varmadan enerji kaybeder, oysa hayatının sorumluluğunu üstlenerek değişim gücünü ve değişimi kendinde yaratmaya çalışanlar, hayatlarının akışını istedikleri yöne çevirerek kişisel doyumlarını da artırırlar.

 Psikolojik Danışman & Psikodrama Terapisti

Perihan Demirbaş