Psikoterapist Ayla Ketre, herkesin ekonomik sıkıntı yaşayabileceğini, yaşam standardı düşen insanların bu durumu 'utanç verici bir şey' olarak değerlendirmesinin de yanlış olacağını vurguladı. Ketre, insanların 'Bana ne oluyor, bu olanlar normal mi' diyerek bir iç sorgulama yapmalarını önerdi.
Elinde yaşam koşullarını sürdürmesine imkan tanıyacak nakit girdisi olmayan bireylerin, söz konusu girdiyi kısa vadeli çözüm olarak kredi ve kredi kartlarında aradığına dikkat çeken Ayla Ketre, bankaların kendilerine sunmuş olduğu kredi imkanlarını o anki psikolojiyle daha sonra ödeyecek gücü varmış gibi düşünerek kabul eden insanların, bir süre sonra kredi kartlarıyla yaptıkları harcamaları karşılayamadığını ve bu durumun da önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıktığını savundu.
Ketre, özellikle son dönemlerde basında, "Girdiği ekonomik bunalım sonucu..." diye başlayan ifadelerin çok sık kullanılmaya başlandığına işaret ederek, insan davranışlarının nedenlerini araştıran psikoloji biliminin de işte tam da bu noktada, "Peki insanlar neden ödeme sıkıntısı çekeceklerini bildikleri halde yine de kredi kartları ya da kredi kartlarını kullanır?" sorusunu gündeme getirerek yanıt aradığını belirtti. Ayzep Psikolojik Danışma Merkezi'ne bu konuda başvuruda bulunanlara 4 temel başlık altında sorular yönelttikleri bilgisini de veren Ketre, aldıkları yanıtların da çarpıcı olduğunu vurguladı.
Stres altındayken beyin kapaklarının dışsal uyaranlara karşı kendini kapattığını ve bu nedenle de bireyin gerçeği değerlendirme yetisini büyük ölçüde kaybettiğini ifade eden Ketre, "Bu noktada bireyler; 'Bana bir şey olmaz' inancına giriyorlar. Bu bir anlamda kimliğin kendini koruma biçimidir de. 'Bana bir şey olmaz' diye düşünen birey, o anda acil olsun ya da olmasın gözüne herhangi bir korku gelmeksizin harcamalarını yapıyor. Gün gelip de bunu ödemek zorunda olacağı gerçeğini değerlendiremeyen bu bireyler, gerçeklerle karşı karşıya kaldıklarındaysa yoğun bir anksiyete ile ya yeniden borçlanmaya girip önceki borcunu kapatmakta ya da yoğun bir depresyona girip hayattan tamamen çekilmektedir. Yine son dönemde merkezimize alkol alma alışkanlığında artışlar nedeniyle başvuranların sayısı azımsanmayacak çok olması da dikkat çekicidir" dedi.
"DUYGUSAL BOŞLUĞA DÜŞENLER KENDİSİNİ ALIŞVERİŞLE DEŞARJ EDİYOR"
Stres altındaki bireylerle birlikte duygusal boşluğa düşenlerin, alışverişi bir deşarj yöntemi olarak kullandığını savunan Ayla Ketre, duygusal boşluğunu alışverişle doldurmak isteyen bir insanın daha sonra bu borcu ödeyemeyip geldiği uçurum noktası bedeli son derece ağır ağır olduğunu dile getirdi. Ketre, insanların yaşamlarını sürdürülebilmeleri için gerekli olan yeme, içme, barınma, ısınma ve ulaşım gibi ihtiyaçları karşısında kendilerine bir maddi kaynak oluşturma çabalarından dolayı kredi veya kredi kartı kullanma ihtiyacı duyduğunu söyledi. Geçmişte daha rahat bir yaşam standardına sahip olan insanların, son dönemlerde etkisini gösteren global krize bağlı olarak yaşanan ekonomik daralmaya rağmen, bulundukları sosyal çevrenin değerlendirmelerini 'olması gerekenden çok' önemsediğini belirten Ketre, eski yaşam tarzına yeniden sahip olunmak istenmesi nedeniyle bu insanların, ellerinde nakit olmadan kullandıkları kredi ve kredi kartlarının kendilerini bir açmaza doğru sürüklediğini kaydetti.
Ketre, bu duruma şu örneği verdi: "Adı sayılır bir aile, çocuklarının düğününü yapmak için ellerinde nakit olmamasına rağmen sanki eski ihtişamlı günlerindeymiş gibi davranıp göz kamaştıran bir düğün yapıyor ancak elde olmayan nakitle yapılan bu düğünün ağır faturası kısa bir süre içinde aile içi şiddet ya da cinnet olarak kendini gösteriyor."
Tüm bu durumların da insanların özellikle ekonomik koşullarıyla psikolojik sağlıkları arasında önemli bir ilişki olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyduğunu anlatan Ketre, fizyolojik ihtiyaçların giderilmemesi halinde insanların psikolojik dengelerinin korunmasının mümkün olamayacağını ifade etti.
"İÇİNE GİRİLEN ÇIKMAZ, TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN SORUNLARA YOL AÇABİLİR"
Bu durumda insanların kendini yeterince güvende hissedemeyip sevgi, aitlik hissi, saygınlık kazanma veya kendini gerçekleştirebilme basamaklarına ulaşamadığını dile getiren Ketre, söz konusu süreçte özellikle insanların ters giden duygu, düşünce ve davranışlar konusunda daha farkında yaşamalarını önerdiklerini belirtti. Ketre, özellikle stresin neden olduğu ya da neden olacağı bozucu etkileri kişinin kendisinden uzak tutma adına mutlaka koruyucu önlemler alması gerektiğini savundu. Her şeyin düşünceyle başladığını hatırlatan Ketre, düşüncenin de duyguyu, duygununsa davranışı tetikleyeceğine dikkat çekerek, hiçbir sorunun kalıcı olmadığını ve mutlaka bir çözümünün olduğunun düşülmesi tavsiyesinde bulundu. Ayla Ketre, "Herkesin ekonomik sıkıntı yaşayabileceğini unutulmamalı. İnsanlar, ekonomik sıkıntının olduğu dönemi atlatabilmek için o güne kadar yaşam standartlarında daralmaya gitmelerinin utanç verici bir uygulama olmadığını bilmeli. Sonuçta alınacak bu gibi önlemlerle aşılacak ekonomik krizin ardından eski günlerine dönecekler. Genellikle insanlar psikolojik danışmanlık merkezlerine; dibe vurduktan ya da olaylar çıkmaz noktalara ulaştıktan sonra başvuruyorken aslında önerilen farkındalığı yüksek tutup 'Bana ne oluyor, bu olanlar normal mi' diyerek bir iç sorgulama yapmalarıdır. Bunu yapamayacak durumda olanlar ve bu sorgulamayı yaparken, yanlış bir karar vermek istemeyenlerin profesyonel yardım almalarında yarar görüyorum. Çünkü içine girilen çıkmaz, telafisi mümkün olmayan sorunlara neden olabilir."
İHA & MYNET