DÜŞÜNCELERİM Mİ BANA AİT, BEN Mİ DÜŞÜNCELERİME

Volkan KUMAŞ

“gördüğümü ve bildiğimi şu an hatırlamıyorsam, ne olduğumu bilmiyorsam,

ey saf bilinç, ben bilmekten vazgeçtim artık, sen bil benim yerime.”

                                  Nazan BEKİROĞLU

Hayatı bütün renkleriyle göremediğimi fark ettiğim gün hasta olup da hastalığından haberi olmayan biçareler gibi hissettim kendimi. Günlük işlerimizin telaşı içerisinde farkında olmadan duyarsızlaşmayı da öğreniyoruz. Farkında mısınız?

Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla katlanabilir diyor Nietzsche. Her nasıla katlanabilir ise insan, günümüz insanının sürekli psikolojik problemlerle uğraşmasının sebebi nedir o halde. Neden bu kadar kolay yıkım içerisine düşüyoruz, kendimizi çaresiz hissediyoruz, hiçbir şeyden zevk almıyoruz, hep daha talepkar bir şekilde yaşıyoruz hayatımızı ve ilişkilerimizi. Her şeyi bu şekilde değerlendirirken de “ötekine” verecek bir şeyimiz kalmıyor. Farkında olmadan bir esarete büründü ruhumuz ve çaresiz kaldık, çaresiz kaldığımızı bilmeden.

Ne hayata küsmek, ne de dünyaya kör bakmak değil istediğimiz. Aksine hayata daha açık dimağlar ile yönelmek ve hayatta aktif olarak kendi bilinç halimizle rol almaktır. Farklı düşünce kalıplarında üretilip, zihin pazarında tezgâha çıkan, sosyal baskı ve grup dinamikleri ile zorla kendine yer bulan hastalıklı bilinç hali değil bizzat kendi zihninizin ve iç hesaplarınızın dökümüdür istediğimiz.

Bugüne kadar hep hayattan ne beklediğiniz üzerine yoğunlaştınız. Her yanınızı bencillik ablukaya aldı. Bugünden sonra yaşamın bizden ne beklediği üzerine yoğunlaşın. Belki de addettiğiniz önem oradadır. İnsanın “ben” diye adlandırdığı “hakiki benlik”, insanın kendisi ile dünyası arasında sıkışıp kalmış ve yeni tanımlamalara, yeni sorgulamalara ihtiyaç duymaktadır demiştim “Ben Aslında Ben Miyim?” isimli yazımızda. Bu sorgulamalarda pergelinizin bir ayağında hep şu soru olsun: “Düşüncelerim mi bana ait, ben mi düşüncelerime”. Umulur ki bu sorgulamalardan kendinize ait olan bir bilinç düzeyine ulaşırsınız. Bu bilinç düzeyi size ve hayatınıza farklı anlamlar yükleyecek ve yaşamınızı daha anlamlı kılacaktır. Psikolojik problemler yaşayan kişilerin, hayatlarını yaşayış şekillerine ilişkin sorgulamalarının temelinde de yaşamış oldukları boşluk ve hiçlik duygusu onlara eşlik etmektedir. Onun içindir ki insan uğrunda çaba göstereceği, buna değer olduğuna inandığı bir hedefe, amaca ihtiyaç duyar. Özgür insan ruhunun istediği böyle bir amaç için koşulsuzca mücadele etmek ihtiyacıdır. Siz kendi içinizde bu duygunun ya da sorgulamanın neresinde durmaktasınız.

Şimdi bazı dostlarımız bu yazıyı okuduktan sonra kendilerince yorumlarda bulunacaklar. Bu da ne yazmış ki diyecekler. Biz bunları zaten biliyoruz ki diyecekler. Farklı ve bilmediğimiz bir şeyler yazsaydın daha iyi olmaz mıydı diyecekler. Ben susacağım yazı konuşacak.

Öğrenciler kendi aralarında hararetle tartışıyorlarken hocaları içeriye girer. Tartışma ortamını görünce

-“Bilen susar, konuşan bilmez” der.

Öğrencilerde bu cümleye bir anlam veremedikleri için

“Ne demek istediniz?” hocam diye sorarlar.

Hoca cevap vermek yerine sınıfa bir soru sorar:

“ İçinizde gülün nasıl koktuğunu bilen var mı?”

Sınıftaki tüm öğrenciler bildiklerini söylerler.

“Öyleyse anlatın” der hocaları. Öğrencilerin hepsi birden susarlar.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.