Dönemler vardır büyük badireler yaşanır; inişler, çıkışlar vardır. Büyük zaferlerle ayaklarımız yerden kesilirken, ani yenilgilerle zemine çakılabiliriz. Dönemler vardır kavramların içini boşaltır...
Ömrü boyunca yaşadığı köyün civarından fazla uzaklaşmayan yaşlı ninesini büyük şehre getiren arkadaşıma ninesi, yoldaki arabalara uzun uzun baktıktan sonra şu soruyu sormuş: “Yavrum, neden bu arabaların hepsi birbirini takip ediyor?”
Ne kadar garip değil mi? Sabahın erken saatlerinde kalkıp, günümüzü şekillendirmek amacıyla bin bir plan yaparak belli bir istikamette gittiğimizi düşünürken, bize dışarıdan bakan bir gözlemciye göre aslında hepimiz birbirimizi takip ediyoruz! Galiba sorun da burada; belli dönemlerden sonra birbirimize benziyoruz; olayların ardındaki gerçekleri irdelemeden, gözlemlemeden, araştırmadan, anlamadan takip mesafesini korumaya çalışıyoruz her dönem.
Dönemler vardır hayatımızda... İnsanlar belli süreçlerden geçer zamanı geldiğinde. Bir dönem dünyaya aralarız gözlerimizi yardıma muhtaç hâlde. Sonrasında ayacıklarımız çat pat yere basmaya başlar henüz yürümeye başlamadan önce. Ardından koşma dönemi başlar; bize istediğimiz anda bulunduğumuz yerden uzaklaşabilme özgürlüğünü hediye edercesine…
Dönemler bizi birbirimize yakınlaştırır ya da birbirimizden uzaklaştırır. Kucağından inmediğimiz, kokusundan uzaklaşınca ağlamaya başladığımız annemizden yavaş yavaş ayrılmaya başlarız ismimiz bir kere okulun yoklama listesine girdiğinde. Yavrusunun mürüvvetini görmek isteyen annenin, nikâhtan sonra yanaklarında yol yol ağlama izleri olur artık evladının yolunu gözleyeceğini iyice bellediğinde.
İlişkilerin, mevsim dönemlerine benzetildiği bir söyleşi dinlemiştim uzun zaman önce. Mevsimler gibiymiş anne çocuk ilişkisi de. Bazen havanın günlük güneşlik olduğu gibi sıcak ilişkiler yaşanırmış. Ama soğuk rüzgârların estiği, kış aylarında kar yağdığı gibi aile bireyleri de birbirlerinden soğuyabilirlermiş. Böylelikle öğrenirmiş evlat da ebeveyn olduğunda yavrusuna nasıl davranması gerektiğini günün birinde.
Dönemler vardır büyük badireler yaşanır; inişler, çıkışlar vardır. Büyük zaferlerle ayaklarımız yerden kesilirken, ani yenilgilerle zemine çakılabiliriz. Öyle dönemler iz bırakır insanın üstünde, beyninde hatta teninde bir ifade belirir kıvrım kıvrım çizgilerle. Ama her ne olursa olsun geçmişe dönüp bakıldığında ‘O, bir dönemdi geldi geçti’ denir acıların üstesinden gelindiğinde.
Siz de yaşar mısınız bilmem hani bazı dönemler olur ki algılar şahlanır, tüm şarkılar anlamlı gelir. Bazı dönemlerde de şarkılar, türküler hiçbir anlam ifade etmezler çünkü umutlar tükenmiştir; artık ‘nötr’ yaklaşır insan etrafta olan bitene.
Dönemler vardır kavramların içini boşaltır. Para kabının hacmine bürünür tüm değerler; dengeleri bozup, gayeleri tamamıyla terazinin maddi kefesine yönlendirircesine.
Dönemler vardır elektroşok etkisi yapar toplumların üstünde; savaşlar, darbeler, organize işler… Her ne kadar birbirinden farklıymış gibi görünse de dışarıdan bakıldığında birbirini takip eden araçlar gibi görünüyor hepsinin istikameti. Susurluk, Ergenekon… Duraklar arasında sürücüler otomatiğe almış vitesi…