Asya dövüş sanatları batı dünyasında oldukça yaygınlaşmasına rağmen, çoğu bilim çevreleri dövüş sanatlarını ciddi bir araştırma konusu olarak ele almamakta, psikologlar ve spor bilimciler dövüş sanatlarının araştırma konusu olabileceğini gözden kaçırmaktadırlar. Araştırmacılar bazen aerobik ve anaerobik egzersizle ilgili güncel araştırmaların yeterli olduğunu düşünmekte bazen de küçük bir grubu ilgilendiren bu alanı araştırmanın fazla bir yararının olamayacağına veya araştırmanın zorluğuna inanmaktadırlar.
Bu çalışmada, dövüş sanatlarının bazı açılardan aerobik ve anaerobik egzersizden farklı olduğu aynı zamanda psikoloji ve spor bilimi tarafından, hem teorik hem de klinik ciddi uygulamalar yapılmasının gerekliliğini ortaya koyacak bilimsel bilgilerin sunulması amaçlanmıştır. İkincil araştırma yöntemiyle elde edilen sonuçlar, dövüş sanatlarının diğer yaygın egzersizlerden daha farklı faydalara neden olabileceğini ve terapi için kullanılabileceğini işaret etmektedir. Daha çok araştırma yapılması önerilmiştir.
Dövüş sanatlarının katılımcılar üzerindeki psikososyal etkileri göz önüne alındığında, bu etkilerin olumlu veya olumsuzluğu hakkında bir karmaşa yaşanmaktadır. Genel olarak ileri sürülen iki zıt iddiadan söz edilebilir. Öncelikle, dövüş sanatlarıyla ilgilenen insanların olumlu psikososyal değişimler ve ahlaki gelişim gösterdiklerini savunan birçok araştırmacı vardır. Dövüş sanatlarının özde bu amaca odaklandığı bilinmektedir. Bu faydaların araştırmacılar tarafından belirtilmiş olmasına ve dövüş sanatlarının felsefesinin özünde olumlu gelişimler işaret edilmesine rağmen, bu sanatların vahşet ve saldırganlık içerdiğini düşünen insan sayısı da oldukça fazladır. Dövüş sanatlarının popüler filmlerde ve televizyon gösterilerinde ortaya konuluş biçimi, bu sanatlara karşı gelişen olumsuz düşüncenin yaygınlaşmasının temel nedenlerindendir. Diğer taraftan dövüş sanatları yarışmalarının para ödüllü olması ve sınır tanımaması sayesinde ilgi çekmesi, bu sanatlar hakkında tek taraflı ve önyargıya dayanan genel bir kanı oluşmasına ve insanların bu sporlarla ilgili kanuni düzenlemeler yapılması gerekliliğine inanmasına neden olmaktadır. Dövüş sanatlarındaki tarihsel değişim ve gelişime bakıldığında iki görüşü de destekleyen bilgilere ulaşılmaktadır. Savaş zamanları düşünüldüğünde, dövüş sanatlarının amacı rakibin öldürülmesi veya etkisiz hale getirilmesine dayanırken, barış zamanlarında amaç daha yaygın olarak bireysel gelişim ve disiplin kazanma olmuştur.
Eğer dövüş sanatları daha iyi bir insan olma, bireysel ve toplumsal şiddeti azaltmaya yönelik ise, ileri sürülen bu iddialardan hangisinin doğru olduğunu ortaya koymak gerekmektedir. Dövüş sanatlarının olumlu ve olumsuz yönleri hakkında birçok görüş olsa da bilimsel araştırmaların bu iddiaları destekleyip desteklemediğini belirleyebilmek önemlidir. Ülkemizde de dövüş sanatlarıyla ilgili yapılmış bilimsel yayınlara pek rastlanmamaktadır. Bu nedenle araştırma daha önemli hale gelmektedir. Bu araştırmanın amacı, bu alanda yapılmış olan deneysel çalışmaları gözden geçirmektir.
Makalenin Devamı İçin Tıklayınız