Doğum korkusu nedir?

Psikolog Merve Kırna, bazı kişilerin çocuk sahibi olmaktan yoğun endişe duyduklarını söyledi.

Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, "Bebek sahibi olmak, birçok anne adayı için tarifsiz duygulara neden olurken, bazı kişiler çocuk sahibi olmaktan yoğun endişe duymakta, çocuk istese bile hamilelik sürecine, doğuma ve doğum sonrasına dair endişe taşımaktadır. Yaşanan doğum korkusu; doğum anında komplikasyonlarda artışa, anne-bebek bağlanmasına etki etmektedir, ayrıca bu durum kişide depresyon ve kaygı bozukluklarına neden olabilmektedir.

Doğum korkusu iki gruba ayrılmaktadır. İlk grupta hiç anne olmamış ama doğuma dair yoğun endişesi olanlar, ikinci grupta ise yaşadığı olumsuz doğum deneyimlerinden etkilenenler bulunmaktadır. Genellikle korku nedenlerine baktığımızda; "Bebeğim sağlıklı doğacak mı?", "bebeğim ya sakat doğarsa?" gibi bebeğin sağlığına dair endişelerin yaşanabileceği gibi, doğum anında yaşanacak ağrının dayanılmaz olacağına dair inancın da doğum korkusunu etkilediği görülmektedir. "Bu ağrı ile baş edemezsem" kaygısı kişileri planlı sezaryene götüren etkenler arasındadır. Bunun yanı sıra, yapılan çalışmalar göstermiştir ki; doğum korkusu fazla olan kişilerin daha fazla doğumda ağrı yaşadığı ve doğum ağrısı fazla olanların ise daha fazla korku yaşadığı bulunmuştur. Yaşanan bu sürecinde doğum memnuniyetini azalttığı görülmüştür" dedi.

Kişinin doğum hikayesinin kendisine nasıl aktarıldığının çok önemli olduğunu ifade eden Kırna, "Kötü/travmatik bir biçimde aktarılan, zor doğum hikayelerinin mevcut olduğu bir öykü kişinin kendi hamilelik sürecini de etkilemekte ve kendi doğumunun çözümlenmemiş hikayesi, hamileliğinin de aynı şekilde sonuçlanacağına dair kaygıya neden olabilmektedir. Çocukluk döneminden itibaren dinlenen acı dolu doğum hikayelerinin kendi hiç yaşamadığı doğum hikayesine etiketlemesi, filmlerde, dizilerde çığlık çığlığa doğum sahnelerine maruz kalma hiç anne olmamış bir kadının doğum ile ilgili algısını olumsuz olarak etkileyebilmektedir.



Aile öyküsünde hastalık, travmatik ölüm, düşük, kürtaj, ölü doğum vb. bulunan kişilerde doğum ile ilgili kaygılar geliştirebilmektedir. Plansız bir gebelik sonucu hamile kalma; anne adayının psikolojik olarak hazır olmadan kendini bu sürecin içinde bulması, bebeğin bakımı, annelik imgesi, işe dönüş ile ilgili kaygılar, bebekli hayata adapte olma gibi süreçler, kişinin doğum korkusu geliştirmesine neden olabilmektedir. Eş desteği ve sosyal desteğin düşük olması da doğum korkusuna etki eden psikososyal faktörler arasındadır. Kişinin kişilik yapısı, kaygı düzeyi, geçirilen depresyon öyküsü, mizacı, olayları algılayış biçimi ve olaylara yüklediği anlamlarda doğum korkusu oluşumuna etken olabilmektedir" diye konuştu.

Geçmiş travmatik deneyimlerin de doğum korkusu oluşumunda önemli etkiye sahip olduğunu kaydeden Kırna, "İlk doğumunu yapan ve ikinciye hamile olan annelerde ise; ikinci doğum annenin zihninde ilk doğumun hikayesiyle orantılı bir biçimde oluşmaktadır. Kötü bir doğum deneyimi geçiren anne ikinci doğumunun da aynı şekilde olacağına inanmakta ve doğum korkusu yaşayabilmektedir. Bazen bilinmezliğin verdiği korku, kişilerin hareket etmesini engelleyebilmektedir. Bilgi korkunun en büyük panzehiridir. Eğer korkunuz doğru kaynaklardan bilgiyi aldığınızda geçiyorsa bilinmemezliğin verdiği korkudur, fakat korkunuz doğru kaynaklardan doğru bilgiyi almanıza rağmen geçmiyorsa süreç daha psikolojik boyuttadır.

Korkularınızın listesini çıkartın ve bunu paylaşın. "Yanlış düşünürler mi", "korkularımı saçma bulurlar mı?" endişesinden kurtulun ve kaygı, korkularınızı doktorunuz ile paylaşın. Doğuma hazırlık eğitimlerine katılın. Eğitimlerde sadece doğumun fizyolojisini değil; doğumun felsefesini, korkunun doğuma etkisini de öğrenmiş eksik ya da yanlış bilgilerinizi doğru bilgilerle düzenlemiş olacaksınız. Doğum ekibinizi oluşturun. Doğum anında fiziksel ve psikolojik destek çok önemlidir. Ebe, doğum psikoloğu, doula gibi doğum anında kesintisiz, bire bir destek sağlayan ekibinizi doğum anında yanınızda bulundurmanız süreci daha rahat atlatmanıza fayda sağlayacaktır. Kaygı ve korkularınız bunları yapmanıza rağmen geçmiyorsa uzman bir psikologtan yardım almaktan çekinmeyin" açıklamalarında bulundu.

Kaynak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri