Dindar Psikolog Ve Psikolojik Yardım Meselesi

Psk. Dan. Yusuf BAYALAN

“Psikoloğun dindarlığı” ve “psikolojik yardım” ilişkisini ele almaya çalışacağım bu yazıda, öncelikle anahtar kavramları tanımlamamızda fayda var diye düşünüyorum. Zira böyle olmadığında, anlatmaya ve anlamaya çalışan(yani siz ve ben) arasında ciddi bir iletişim sorunu doğabilir.

 

Öncelikle “psikolog” kelimesiyle başlayalım. Psikolog kelimesiyle bu yazıdaki kastım, psikoloji, psikolojik danışmanlık, psikiyatri gibi bölümlerden mezun olup profesyonel psikolojik yardım hizmeti sunan kişidir. Psikolog kelimesinin bu yazıya has anlam açılımının sebebi, günlük hayatta, insanların zihinlerindeki genel algıdır. Zira pek çok insanın, psikiyatrist ve psikolojik danışman gibi uzmanları da psikolog diye algıladıklarını ve ifade ettiklerini bilmekteyim. Dolayısıyla bu yazıda siz, psikologkelimesi yerine “psikolojik yardım uzmanı”nı da rahatlıkla koyabilirsiniz.

 

Dindar kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde “din inancı güçlü, din kurallarına bağlı(kimse), mütedeyyin” karşılığını almaktadır. Dindar psikolog ifadesinin bu yazıdaki kullanımı da, dindar kelimesinin sözlük anlamına paralel bir şekilde, “hayatına dini temeller doğrultusunda şekil vermeye çalışan psikolojik yardım uzmanı” şeklinde olacaktır.

 

Psikolojik yardım ise özetle, psikolojik yardım konusunda uzman olan birinin(ya da birilerinin) psikolojik yardım arayan insanlara sunduğu profesyonel bir yardımdır. Psikolojik yardım ile ilgili ayrıntılı okuma için psikolojik yardım (http://yusufbayalan.com/psikolojik-yardim/) linkine tıklayabilirsiniz.

 

Dördüncü kelimemiz olan “mesele / sorun” ise sözlükte, “düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, problem” olarak tanımlanmaktadır. Burada önemli olan biraz da, bizim neyi sorun olarak algılayıp algılamadığımızdır.

 

Benim bu yazı ile sorun haline getirdiğim nokta, psikolojik yardım uzmanlarının dinle ilişkilerinin psikolojik yardım sürecine etkisidir. Ya da soru şeklinde ifade edersek “Psikolojik yardım sürecinde dinin yeri nedir?”

 

Sorunun cevabı açısından, ilk önce iki kutuptan bahsedip sonra bana göre dengeli bir tutum olan üçüncü yolu ele almaya çalışacağım.

 

“Psikolojik yardım sürecinde dinin yeri nedir?” sorusuna bazı psikolojik yardım uzmanlarının cevabı, “Psikolojik yardım sürecinde dinin yeri yoktur?” şeklinde olabilir. Onlara göre, psikolojik yardım, bilimsel ve profesyonel bir etkinlik alanıdır ve din burada dışarda tutulmalıdır. Dolayısıyla psikolojik yardım profan(din dışı, dünyevi) bir uğraştır. Bu bakış açısının getirdiği sorun, insanın en temel yaşantılarından biri olan dinle ilişkisini askıya almasıdır. Psikolojik yardım olgusunu din dışı bir alan olarak değerlendiren uzman, dindar olanlarla, onların din üzerinden yaşadıkları sorunlarla bağlantı kurmakta zorlanacaktır.

 

İkinci kutupta olanlar ise “Din hayatın merkezindedir. Dolayısıyla din ne derse doğrudur.” bakış açısından bir pozisyon aldıklarına inanmaktadırlar. Onlara göre, psikolojik yardım arayışında olanlar, dinin söylediklerini tatbik ederlerse sorun yaşamayacaklardır. O yüzden psikolojik yardım talebinde bulunanlara ilahi mesajlar ulaştırılmalıdır.

 

İkinci kutupta yer alanlar, ilk kutuptakilerin aksine dindar olmayanlarla ve onların sorunlarıyla bağlantı kurmakta zorlanacaklardır. Kendilerinden profesyonel bir yardım almaya gelenler karşısında abilik, ablalık gibi bir pozisyonda kendilerini konumlandıracaklardır. Daha da ilginç olanı, yaptıkları dini davetin ya da nasihatin karşılığında para alacaklardır. Şayet ilişki, alan razı veren razı şeklindeyse sorun hissedilmeyebilir; ancak alan verilenden razı değilse elveda dindar psikolog (http://pinkyfreud.blogspot.com/2011/02/elveda-dindar-psikolog.html) yazısındaki gibi çok ilginç durumlar ortaya çıkabilir.

 

Psikolojik yardım sürecinde dininin yerine üçüncü bakış şekli, kendimi de konumlandırmaya çalıştığım yerdir. Bir Müslüman açısından hayat kategorize edilemez. Yani Müslüman için maddi alem manevi alem diye bir ayrım yoktur. Bir Müslüman, hayatının tüm alanlarında dinin yani Allah’ın söylediklerini merkeze alır. Dolayısıyla Müslüman bir psikolog, mesleğini uygularken de Allah’ın söylediklerini merkeze alacaktır. Bu yaklaşım da ilk etapta ikinci kutupla aynı algılanabilir. Ancak kesinlikle öyle değildir. Biraz daha açmaya çalışayım.

 

Mesela, bir Müslüman psikolog seanslara abdestli girebilir(hatta belki de girmelidir), seanslara besmeleyle başlayabilir, danışanları için Allah’tan yardım dileyebilir. Şayet, karşısındaki kişi de hayata aynı çerçeveden bakıyorsa, Hazreti Peygamberin hayatından örnekler vererek danışanın yaşantılarını “yeniden çerçeveleyip” kişiye daha işlevsel bir bakış açısı geliştirmesinde yardım edebilir. Yeterli altyapısı varsa, Müslüman danışanın dinsel yaklaşımlarını yeniden değerlendirmesinde ona yardımcı olabilir. Bu örnekler artırılabilir tabii ki. Peki bir dindar psikolog ne yapamaz?

 

Dindar psikolog, dindar olmayan danışanlarına dini davette bulunamaz. Çünkü dini davet parayla yapılan bir şey olamaz. Oysa psikolojik yardım profesyonel bir uğraştır ve uzman, verdiği hizmet karşılığında para alır. Namazın panik atak hastalığına iyi geldiğine dair zırvaları danışanlarına sunamaz mesela. Yani, işini satmak için dini kullanamaz vs.

 

Özetle bana göre, dindar psikolog, mesleğini dindar bir şekilde icra edebilir. Ancak, psikolojik yardım diye dini insanlara satamaz.

 

Uzman olsanız da olmasanız da benim için düşünceleriniz ve yorumlarınız çok önemli. Çünkü ben bu yazıyla bir durumu “mesele” haline getirmeye çalışıyorum. Katkıda bulunursanız sevinirim. Muhabbetle.

 

yusufbayalan.com

facebook.com/yusufbayalan

twitter.com/yusufbayalan

0 505 495 47 27

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (23)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.