Teknoloji yaşam biçimlerimizi ve kültürümüzü etkileyerek sürekli değişmektedir. Bu değişim toplumun hemen hemen her kesimini, her yaş grubunu etkisi altına almıştır.
Ali Baba ve Kırk Haramiler masalında Açıl susam açıl komutuyla açılan kayalarda olduğu gibi ses ve düşünce gücüyle açılan, çalışan elektronik aygıtlar, insansı robotla, yapay zekâ ve zenginleştirilmiş gerçekçilikle sanal yaşam ve dijital yaşlılık geleceğimiz olacaktır.
Yakın zamana kadar -gazetenin girmediği evler dâhil olmak üzere- her evin vazgeçilmezi olan televizyonun, kültürel tutum ve değerlerimizi ne kadar etkilediğini tartışırken, bugün internetle anında dünyanın her yerine ulaşarak bilmediğimiz kültürlerle, değerlerle ve insanlarla etkileşime giriyoruz.
Bilişim teknolojisindeki sürekli yenilenen ve hızına yetişmekte güçlük çektiğimiz bu gelişim ve değişimle grafik ve virtüel gerçeklik kısa sürede yaşantımızı öylesine değiştirecek ki, online yaşam gerçek yaşamla iç içe geçecektir. Dolayısıyla insanların elindeki güçlü teknoloji sayesinde yaşamda dengeler değişecek, e-öğrenme ve online fırsatlar sayesinde refah düzeyi yükselirken yaşamı etkileyen sorunlar da beraberinde görülecektir.
Günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen elektronik ve mobil bilgi erişiminin biçimlendirdiği bu yeni kültür, dijital kültür olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada herkesin her şeyden haberdar olduğu, bilginin paylaşıldığı, gizliliklerin ortadan kalktığı bir dünya ele alınmıştır. Coğrafi engelleri ve psikososyal iletişim kurma sorunlarını ortadan kaldıran sanal iletişimle insanların paylaşımı ve kendilerini ifade edebilmeleri artmıştır. Sesli konuşmanın yanına görüntülü konuşmanın da eklenmesi sayesinde uzaklık kavramı ortadan kalkmış ve bu gelişme yalnız yaşayan yaşlılara ve yaşlısına yeterince vakit ayırmayan ailelere büyük kolaylık sağlamıştır.
Evin içini ve özel hayatı gözetleme, telefon kayıtlarını dinleme, mail yoluyla gönderilen bilgilere ve bilgisayardaki bilgilere kolaylıkla ulaşabilmeyi sağlayan teknolojik gelişmelerle geleceğin yaşlısı, George Orwellin 1984 adlı bilim kurgu romanının karakterlerine benzeyeceklerdir. Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan güvenlik kameralarının bu gözetleyiciliği, evinde yalnız yaşayan ya da rahatsızlığı nedeni ile sağlık kurumu tarafından yaşlıların izlenmesi için yararlı gibi gözükse de özel yaşama müdahale açısından etik bir sorun oluşturacağı yadsınılamaz.
Görsel elektronik iletişim kanalı olan ve dünyada kullanıcı sayısı bir milyarı aşan Facebookla insanlar başkalarının hayatlarını gözetlemeyi, kendilerini sunmayı ve popüler olmayı seviyor. 2013 yılı itibariyle Türkiyede aktif Facebook kullanıcı sayısı 32 milyon civarındadır. Bugünün Facebook kullanıcısı gençler yarının yaşlıları olarak; mektup ve siyah beyaz hatıra fotoğraflarını sanal nostaljik objeler olarak torunlarına gösterecek, kahve sohbetleri ve arkadaşlıklarını Facebook arkadaşlığına bırakarak, arkadaşlık kavramı yerine netdaşlık kavramını kullanmaya başlayacaklardır.
Geleceğin dijital yaşlıları; oturdukları yerden kalkmadan internet üzerinden geziyor, öğreniyor, beğeniyor, doyuyor, eğleniyor, savaşıyor, barışıyor, iyileşiyor, kazanıyor ya da kaybediyor olacaklardır.
Geleceğin yaşlılarına soruyorum; insan sıcaklığını hissedemediğiniz, kucaklaşarak paylaşamadığınız, doğanın rengine sevginizin sinmediği ve delete tuşuna bağlı online yaşam, yaşamak mıdır?