Yüzünüzdeki sivilceleri her seferinde koparıyor ve bu nedenle de sivilceler hiç iyileşmiyor mu? Özellikle yüzde koparılan sivilce veya yaralar ciddi sorunların oluşmasına sebep oluyor. Psikolojik kaynaklı deri yolma hastalığı, yaşanan sıkıntıların bir nevi dışavurumu olarak kabul ediliyor. Stresle ortaya çıkan bu durum, kendini ifade edememe ve anlaşılamamayla su yüzüne çıkıyor.
Psikolojik problemlerin insanlara ve hayatlarına etkisi farklı şekillerdedir. Kimisi kişinin iç dünyasını büyük ölçüde etkilerken kimisi diğer insanlarla ilişkilerinde iş veya ders başarısında etkilidir. Bazı psikolojik problemler ise etkilerini kişinin bedeninde gösterir. Bu problemlerden biri de yara yolmaktır. Bazı kişiler yüzlerinde çıkan sivilceleri yolmakta ya da sivilceler olmasa da cildi kazıyarak yara oluşturmaktadır. Zamanla cilt bozulmakta, derin yaralar oluşmaktadır. Yüzdeki sivilceleri yolma ile başlayan problem, yaraların mikrop kapmasıyla yayılır.
Bu davranışın kontrol edilememesi ve görünüşün gittikçe değişmesi insanların ona acıyan gözlerle bakmasına neden olur ki; bu da kişiyi daha da sıkıntıya sokar.
Yüzde çıkan sivilce ve yaraları yolma ve yaralar oluşturma tıpta psikojenik dermotoz (psikolojik kaynaklı deri hastalığı) olarak bilinen psikiyatrik bir hastalıktır. Bazen organik kaynaklı bir deri hastalığı da kişinin o andaki psikolojik hassasiyetine bağlı olarak psikojenik dermotoza dönüşebilir. Bir başka deyişle "dilin söyleyemediğini beden söylemektedir". Asıl problem ortadan kalktığı halde psikolojik problem halinde devam eder.
Yara yolma davranışı bir zaman sonra alışkanlık şekline gelmekte, kişi problemden rahatsızlık duydukça kısırdöngü içine girmekte ve problem gittikçe daha da artmaktadır. Ciltte çıkan yaraları yolma, bir nevi tırnak yeme ve saç yolma problemlerine benzemektedir. Bununla beraber yara yolma yüzde olduğu takdirde kişinin çevreden gizlemesi mümkün olmayan bir problem olduğundan kaygıyı artırmaktadır. Hastalığın ortaya çıkmasında ve devamında çevresel şartlar ve kişinin güven duygusu, mükemmeliyetçi olup olmaması, streslerle başa çıkma becerileri gibi kişilik özellikleri birlikte etkilidir. Depresyon, kişiler arası duyarlılığın fazla olması, insanlara olması gerekenden çok daha fazla önem verme, takıntılar, obsesif kompülsif bozukluk, anksiyete (kaygı bozukluğu) gibi altta yatan nedenler, beden kimyasının bozulmasına sebebiyet vererek, bu tür problemlere yol açar. Gerçek duygularını, isteklerini dil ile ifade edemeyen veya ifade ettiklerinden daha fazlasını içlerinde veya farkında olmadan bilinçaltlarında saklayan bazı kişiler de kızgınlıklarını ve sıkıntılarını bu şekilde ifade etmektedirler.
Tedavi için neler yapılabilir?
Kişinin çevresindekiler tarafından anlaşılması, sorumluluklarının paylaşılması, bu tür rahatsızlıkların ortaya çıkmasını ya önlemekte ya da iyileşmesini kolaylaştırmaktadır. Birkaç günlük tatil, yakın akraba ya da arkadaş ziyaretleri, spor, sağlıklı beslenme, kişinin gevşeyip rahatlamasıyla problem hafifleyebilir. Kişinin sevdiği meşguliyetlerle uğraşması, iç enerjisini uygun şekilde kanalize etmesi de yararlıdır.
Bu tür problemlerin tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. Tedavide cilt hastalıkları uzmanı ile birlikte psikiyatristin vereceği ilaç tedavisi yararlı olmakla beraber psikoterapiler esastır. Psikoterapiler, kişinin konuşup rahatlaması kadar benlik düzenlemesini ve alışkanlığını bırakması için profesyonel destek görmesini amaçlamaktadır.
Yara yolma davranışı içsel nedenlerle yanlış bir davranışın öğrenilmesi demektir. Bu davranışın tam tersini yani yara yolmamayı öğrenmek sabır gerektirir ve zaman alır. Fakat azimle öğrenilemeyecek hiçbir şey yoktur.
Ailenin, hastayı, davranışı bırakması için zorlaması ve kınaması, problemin daha çok artmasına neden olabilir. Hastanın tedaviyi kabul etmemesi de problemin gittikçe artmasına sebep olmakta ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Elbette her şey kişinin kararı ile ilgili olup kişi pozitif enerjisini kullandığı takdirde hiçbir destek almadan da bir davranış bozukluğunu bırakabilmektedir. Fakat bu, kişinin içinde bulunduğu şartlara göre değişir. Kendiliğinden geçmesi beklenerek tıbbi tedavi geciktirilirse hastalık hasar bırakabilir.
UZMAN PSİKOLOG FARİKA TEYMUR ARTIR / ZAMAN