Depresyon ve Karışan Durumlar

Depresyon ve Karışan Durumlar

Kaygı/stres

Depresyon saptanan hastalarda bir belirti olarak ya da panik bozukluğu, fobik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu ve obsesif-kompulsif bozukluk gibi ek bir anksiyete bozukluğu tanısı sağlayacak biçimde “anksiyete”ye sık rastlanır .

(Anksiyete=kaygı, stres, huzursuzluk, heyecan, bunaltı, sıkıntı, daralma, evham)

Depresyon ve anksiyete bozuklukları arasındaki ilişki üç biçimde kendisini gösterebilmektedir:

Altta yatan depresyondan bağımsız bir anksiyete bozukluğu vardır. Yaygın anksiyete bozukluğu, panik atak ve agorafobi gibi bir anksiyete bozukluğu, depresyon ile beraber aynı anda farklı bir bozukluk olarak bulunmaktadır.

Anksiyete belirtileri ile birlikte depresyon görülebilir. Depresyonu olan kişilerin çoğunda herhangi bir anksiyete bozukluğu tanı ölçütlerini karşılamayan anksiyete belirtileri görülür. Bu durum, özellikle anksiyete belirtileri şiddetli ve duygulanım belirgin düzeyde çökkün değil ise, yanlış anksiyete bozukluğu tanılarının konmasına yol açabilir.

Bazı hastalarda depresyon ya da anksiyete bozukluklarından biri diğerine ikincil olarak gelişir. Daha çok görülen, anksiyete bozukluklarının önce gelişmesi, bunun üzerine depresyonun eklenmesidir. 

Depresyona anksiyete belirtilerinin eşlik ettiği durumlarda, hastaların sıklıkla duygulanımlarındaki çökkünlüğü inkar ettikleri ya da fark etmedikleri ve halsizlik, dikkat azalması ve uykusuzluk gibi diğer depresyon belirtilerini de anksiyeteye atfettikleri görülür.

Depresyon tanısının zayıflık olarak algılanması, buna karşın anksiyetenin stresli yaşam koşullarına karşı doğal bir tepki olarak görülmesi, bu durumu daha da pekiştirebilmektedir.

Yas

Yas, sevilen bir kişinin kaybının ardından yaşanan ruhsal duruma verilen bir addır.

Sevilen birinin ölümünden sonra ortaya çıkan depresyon belirtileri, depresyon tanı ölçütlerini karşılayacak sayıda ve sürede ortaya çıkmış olsa bile, iki aydan daha uzun sürmedikçe depresyondan çok yasa bağlanmalıdır

Ancak saptanan depresyon belirtileri şiddetli düzeyde ise (ileri derecede istek kaybı, sosyal ilişkilerin tamamen bırakılması, belirgin yetiyitimi, yersiz suçluluk ve değersizlik düşünceleri, ölüm düşünceleri, ileri düzeyde psikomotor yavaşlama ya da ajitasyon, psikotik belirtiler) bu iki aylık süre dolmadan da depresyon düşünülebilir ve tedaviye başlanmalıdır.

Bu dönemde, kendisinde ya da ailesinde depresyon öyküsü bulunan kişiler depresyon için risk altındadır . 

Üzüntü/elem/keder

Gerçek bir nedene dayalı olumsuz yaşam olayları depresyona benzer bir görünüm geliştirebilir. Bu ruhsal durumun depresyondan ayırt edilmesi gerekir.

Neşe gibi üzüntü de yaşam koşullarıyla değişen normal duygulanım özellikleridir. Herkes kederli, elemli olabilir, böyle günler geçirebilir.

Ama depresyon bir hastalıktır. Depresyon için gerekli belirtiler varsa, ancak o zaman kederli, elemli ve üzüntülü hale depresyon diyebiliriz.

Alkol veya uyuşturucu kullanımı

Alkol ve uyuşturucu kullanan hastalarda tabloya sıklıkla depresyon eşlik edebilir. Kimi olgularda ise depresyonun ortaya çıkardığı Anksiyete nedeni ile alkol veya madde kullanımına rastlanabilir. Ancak değerlendirme ve tedavinin kişinin alkol veya madde etkisi altında değil iken yapılması gerekir.

Alkol veya uyuşturucu kullananlarda, depresyon görülme oranı oldukça yüksektir.

Özellikle alkol ve uyuşturucu bırakıldıktan sonra depresyon hissedilmeye başlanır. Aynı şekilde sigarayı bırakanlarda da depresyon gözlenebilir.

Depresyonun ortaya çıkması, bu maddelerin kullanımına geri dönmeye veya tekrar kullanmaya başlamaya neden olabilir.

Bipolar duygudurum bozukluğu

İki uçlu duygudurm bozukluğu veya psikoz manik depresif adı da verilir.

Depresif dönemlerin dışında hastada bazı dönemlerde manik atakların gözlenmesi ile belirli bir hastalıktır.

Bu olgularda antidepresan ilaçlar maniye neden olabileceği için dikkatle kullanılmalıdır.

Demans (bunama)

Bunamada yakın bellek kusuru ve entellektüel işlevlerde bozulma görülür.

Yaşlı hastalarda depresyonun sıklıkla gözlenmesi nedeni ile kimi zaman depresyon ile bunama karıştırılabilir.

Bazı depresyonlu olgularda bunamaya benzer belirtiler saptanabilir.

Kimi zaman ise, depresyon ile bunama birlikte gözlenebilir.

Ayırıcı tanı için psikiyatristle görüşmek gereklidir.

Tanı koymayı güçleştiren etkenler

Hastaya ilişkin zorluklar

Hastalar içinde bulundukları durumun farkında olmayabilir.

Çoğu kez bedensel belirtiler de bulunduğundan, hasta özellikle bedensel yakınmalarına odaklanmış olabilir.

Hasta yaşadığı duyguların farkındadır, ancak bunları bir yakınma olarak dile getirebileceğini bilmemektedir.

Hasta içinde bulunduğu durumun değişmeyeceğini düşünmektedir.

Hasta yaşadığı duygulardan söz ederse “yetersiz, güçsüz, tembel” olarak nitelenebileceğini düşünebilir.

Hekimlerin tutum ve davranışı, hastanın ruhsal yakınmalarından söz etmesini engelleyebilir.

Hasta “akıl hastası” damgası yemekten korkabilir.

Günlük yaşantıda depresif belirtilerin sık olması hastanın içinde bulunduğu durumu olağan olarak değerlendirmesine yol açabilir.

Hasta ve yakınları, bir psikososyal stres ya da ciddi bir hastalık sonrası ortaya çıkan depresyonu “normal” ya da “beklenen” bir durum olarak yorumlayabilir.

Hekime ilişkin zorluklar

Çoğu kez bedensel belirtilerin bulunması ve önde gelmesi nedeniyle çekirdek depresyon belirtileri gözden kaçabilir.

Hastalığın hastada oluşturduğu yeti yitimi hafif düzeydeyse, hekim hastanın içinde bulunduğu durumu fark edemeyebilir.

Hekimin depresyonla ilgili bilgi ve becerisi yeterli olmayabilir.

Hekimin hastayı değerlendirirken zamanının yetersiz olması nedeniyle ruhsal sorunlara eğilemeyebilir ve soruşturamayabilir.

Hekim ruhsal bozuklukları bir hastalık olarak değerlendirmemektedir.

Prof. Dr. Kültegin Ögel

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri