British Journal of Psychiatry dergisinde Ağustos 2009 sayısında yayınladıkları araştırmaortalama 4 yıl sürmüş ve araştırmaya 61.349 kişi dahil edilmiş. İzlem sonunda 2309 ölüm vakası tespit edilmiş. Başlangıç döneminde tanı araçları kullanılarak 4 grup oluşturulmuş. Sadece depresyonu olan, depresyonu ve kaygısı olan, sadece kaygı durumu olan ve psikiyatrik rahatsızlığı olmayan gruplar.
Diğer sağlık risk faktörlerinin (kilo, tansiyon, kalp yetmezliği, kolesterol yüksekliği vb.) birer değişken olarak kontrol edildiği araştırma sonucuna göre özellikle depresyonu olan bireylerin ölüm hızlarının (mortalite) son derece yüksek olduğu (oran 1.68) bulunmuştur. Bu araştırmada ortaya çıkan bir diğer sonuç ise en kötü grubun hiç kaygısı olmayan sadece depresyonu olan grup olduğu gerçeğidir. Hiç kaygısı olmayan depresyondaki bireylerin son derece atıl, içine kapanmış ve kendileri için hiç bir girişimde bulunmayan insan grubu olduğu ileri sürülmüştür.
Depresyonun ölüm açısından çok ağır bir risk faktörü olduğu sigara içme davranışı olan bireylerdeki ölüm hızları ile neredeyse aynı neticeler vermesi ile daha iyi anlaşılmaktadır.
Bilimsel açıdan nitelikli, çok geniş sayıda katılımcının dahil edildiği ve diğer karıştırıcı risk unsurlarının ayıklanarak yapıldığı analizlerde tedavi edilmemiş depresyonun diğer bir çok sıradan tıbbi hastalıktan bu bakımdan farkı olmadığı anlaşılmaktadır.
Depresyon artık asla sadece bir psikolojik rahatsızlık olarak görülmemektedir. Bırakın yalnızca psikolojik bir hastalık olmasını bir kenara yalnızca beyni ilgilendiren bir hastalık olmayıp multi-sistemik bir tıbbi rahatsızlıktır. Depresyon tüm vücudun kimyasını ve işlevlerini bozarak kalbi, damarları, kemikleri ve kan dolaşımını bozmaktadır.
Sıkıntı, bunaltı, isteksizlik ve keyif kaybı artık bilinen bir tıbbi ölüm sebebinin ilk sinyalleri olabilir.
psikolojimagazin.com