Kanada da yapılan geniş çaplı bilimsel bir araştırmaya göre depresyon insanların kalp krizi geçirme riskini yükseltiyor. Depresyon yaşayan insanlar ruhsal bir stres altında bulunuyorlar. Bu ruhsal gerginlik insan vücudunun biyokimyasal dengesini bozuyor. Kandaki stres hormonlarının düzeyi yükseliyor, damarlar daralıyor ve tansiyon yükseliyor.
Depresyon vücudun dengesini bozduğu gibi insanların günlük hayatlarının dengesini de bozuyor. Depresyon hastalarının yaşam tarzları ne yazık ki sağlıklı olmuyor, çünkü genelde kendilerini aşırı derecede halsiz ve isteksiz hissediyorlar. Bu da hastaların hareketsizleşmesine ve günlerini evlerinde, hatta yataklarında geçirmelerine sebep oluyor. Fazla hareket etmeyen ve spor yapamayan depresyon hastaları hızla kilo alıyorlar. Sigara ve alkol kullanımı artıyor ve bunların hepsinin birleşimi de bedensel sağlığa ayrıca zarar veriyor.
Depresyonda olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?
Eğer aşağıdaki belirtilerin çoğunu kendinizde görüyorsanız depresyonda olma ihtimaliniz yüksektir.
1-Yoğun bir umutsuzluk, üzüntü
2-Sürekli bir neşesizlik, ilgisizlik, içinizde boşluk
3-Sebepsiz bir yorgunluk, bitkinlik gibi bedensel şikayetler
4-Uykusuzluk, sabahları erkenden uyanma
5-İçinizde sebepsiz bir huzursuzluk, korku, gerginlik
6-Cinsel istekte azalma
7-Dikkatinizi bir konuya toplamakta zorlanma, günlük basit kararları dahi verememe
8-Kendinize duyduğunuz güveni kaybetme, suçluluk duyguları
9-Sık sık ölmeyi düşünmek, kendini öldürmek için plan yapmak
Ruhsal durumu son derece normalken, bedensel sebeplerden dolayı kalp krizi geçiren kişilerinden de bir bölümü, ölümle yüz yüze gelmenin getirdiği bir bunalımla depresyona girebiliyorlar. Araştırmalar gösteriyor ki, depresyon yaşayan kalp hastalarının ölme riski depresyona girmeyen kalp hastalarına göre büyük oranda yükseliyor. Bu sebepten kalp-damar hastalıkları olan, kalp krizi geçirmiş kişilerin depresyonda olup olmadığı mutlaka kontrol edilmeli ve eğer bir depresyon varsa psikoterapi uygulaması yapılmalıdır.