Rast gele bir tarih seçtim takvimden. 8 Ağustos 1925. Doğumu bu tarihe rastladı Aliya İzzetbegoviç’in. Bilmiyordum öğrendim Sadri Alışık, Bülent Ecevit ve Atilla İlhan da bu tarihte doğmuşlar. İspanyolların 1. Elizabeth’i tahttan indirmek için İngiltere’ye çıkarma yapması bundan tam 337 yıl öncesine rastlar. 30.000 İstanbullunun açılışına katılacağı Taksim Cumhuriyet Anıtı ise 3 yıl sonra açılacaktı. Ve kimsenin Sovyetler Birliğinin Japonya’ya 20 yıl sonra savaş ilan edeceğinden haberi yoktu. Dünyada yaşanacak gelişmeleri bilmiyorduk. Bilmek için yaşamak yeterliydi. Günü geldiğinde, gizli olanı aşikâr eden onları da aşikâr edecekti. Ona anlam veren sadece yaşanılması gerekenlerin vaktinin gelmesiydi. Cyrano de Bergerac da bundan 389 yıl önce doğmuştu ve psikolojiyle hiç ilgilenmemişti. Günü geldiğinde de psikoloji onunla ilgilendi. Adına kompleksler tanımladı.
Yeri geldi diye bir tanımda biz aktaralım. Kompleks sözcüğü psikoloji (ruh bilimi) açısından bakıldığında temel de karmaşıklığı/karmaşayı ifade eder. Nedenleri çeşitli olmakla birlikte kişide görülen nefret, kıskançlık, tarafgirlik ve önyargı olarak görülen aşırı duygusallıktır Birleşik kullanımlarda (aşağılık kompleksi, üstünlük kompleksi vb.) ise genel de hep bir problem türünün ifadesine eşlik eder halde buluruz kendisini. Bilinen komplekslerin yerine bu sefer pek de gündeme gelmeyen bir kompleksten bahsetmek istiyorum size: Cyrano Kompleksi.
Bu kompleks adını Savinien Cyrano de Bergerac'dan alıyor tahmin ettiğiniz gibi. Fransız oyun yazarı Edmond Rostand tarafından da Cyrano’nun hayatı sahne eseri olarak kaleme alınıyor.
Cyrano düellocu, iyi bir silahşor, bunun yanında etkili bir hatip. Kompleksine eşlik edecek bir de iri buruna sahip. Roxane’ye âşık olmuş ve burnunun büyüklüğü nedeniyle aşkını itiraf etmekten hep kaçmış. Cyrano’nun silahşörlerinden Christian’da Roxane’ye âşıktır ve güzel konuşamadığı için o da aşkını söylemez ve suskun kalır. Roxane de Christian’ı görünce beğenmiştir ve Cyrano’dan kendisine aracılık yapmasını ister ve Cyrano kabul eder.
İşte üç kişinin arasında ki bu sevda gitgelleri ile psikolojinin buluşması tam bu andan sonrasına rastlar. Sevgilerin açığa çıkmasından sonra, Cyrano, kompleksi ve eşsiz bir duygudaşlık girer işin içine.
Cyrano, Christian’ın Roxane’ye yazdığı tüm mektupları kaleme alır. Yetmez tüm buluşmalarda gizlice suflör olur. Kendi duygularını Christian’ın ağzından Roxane’ye aktarır. Ve Christian mutlu oldukça o daha çok mutlu olur. Bu esnada silahşorlara cephe yolu gözükür. Cyrano, Roxane'a Christian'ı cephede koruyacağına söz verir. Çünkü onların mutluluğu kendi mutluluğudur. Ve cephede Christianın haberi olmadan, onun ağzından her gün Roxane'a iki mektup yazar. Bu duygulu mektuplara dayanamaz Roxane. Bu esnada Christian Cyrano'nun kendisinden habersiz Roxane'a mektup yazdığını fark eder ve bu aşkı Roxane'a itiraf etmesini ister. Bu itiraf gerçekleşmeden Christian cephede ölür. Cyrano ise bu sırrı öleceği güne kadar saklar. Ve yıllar sonra Cyrano Roxane'ın kollarında aşkını itiraf eder ve hayata gözlerini yumar.
Böyle bir yaşamın yazılmasından sonra dünya Cyrano’yu, Psikoloji dünyası ise Cyrano Kompleksini tanır. Koşulsuz fedakârlığı, sevgiyi, paylaşmayı, sırdaşlığı, vefayı ve başkalarının mutluluğunda mutlu olmayı Cyrano göstermiştir herkese. Psikolojide bu olaydan hareketle benzer davranış sergileyenleri bu kompleksle tanımlar hale gelmiştir.
Cyrano Kompleksi ; bireyin kendi isteklerinin, beklentilerinin, ihtiyaçlarının ve amaçlarının kendisi dışında bir başkası tarafından gerçekleştirilmesi ve bireyin başkaları tarafından gerçekleştirilen bu unsurlardan da aynı mutluluğu elde etmesi ve bunu tercih etmesi olarak ifade edilebilir. Ezcümle ; “Ben Yapamadım Başkası Yaptı. Ben Kıskanmadım. Samimi Olarak Sevindim, Mutlu Oldum”. Bu komplekse sahip olan kişiler (acaba kompleksmi!!!), başkalarının başarılarından da, en az kendi başarılarından duydukları kadar sevinç ve mutluluk duyarlar. Burada empati kavramını devreye sokmak istiyorum. Empati kavramını artık duymayan ve kullanmayan neredeyse kalmadı. İşte Cyrano kompleksinin temelinde de samimi ve ideal empati yeteneği vardır dersek yanlış olmaz herhalde. Türk Dil Kurumun ifadesiyle “Duygudaşlık”. Yani bireyin, kendisini bir başkasının yerine koyarak, onunla aynı duyguları yaşayabilmesi bu kompleksin en güzel tarafını oluşturur. Dikkat edin güzel dedim.
Kendi dışındaki insanların mutlulukları ile de mutlu olabilen ve bunu samimi bir şekilde isteyebilenler duygudaşlığı anlayanlar olacaktır. Varsın size ondan sonra Cyrano Komplekli desinler. Keşke herkes böyle bir kompleksi hakkıyla taşıyabilse.