Amaç: COVID-19 salgınının ve salgın nedeniyle uygulanan karantina süreçlerinin önemli psikososyal sonuçları olmuştur. Bu çalışmanın amacı ileri yaştaki kişilerde salgın sürecinin anksiyete ve depresyon belirtileri üzerine etkilerinin ve bu belirtiler ile ilişkili faktörlerin ortaya konmasıdır.
Gereç ve yöntem: Online anket yöntemiyle ulaşılan 65 yaş ve üstünde olan 306 kişi çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara birinci derece yakınında sağlık çalışanının olup olmadığı, COVID-19 hastalığını geçirip geçirmediği, salgın sonrasında fiziksel aktivitesinde azalma olup olmadığı gibi COVID-19 ile ilişkili soruları da içeren sosyodemografik veri formu ve Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği (HADÖ) uygulanmıştır.
Bulgular: Katılımcıların (167’si kadın, %54,6) yaş ortalaması 69,46±4,69’du. Katılımcıların 29’u (%9,5) COVID-19 geçirdiğini, 247’si (%80,7) salgın sonrasında fiziksel aktivitesinde azalma olduğunu bildirmiştir. Depresyon ve anksiyete alt ölçeklerinden eşik üstü puan alanların sıklıkları sırasıyla %28,8 ve %28,4 olarak saptanmıştır. Eşik üstü depresyon semptomu sıklığı birinci derece yakınlarında sağlık çalışanı olanlarda daha az, fiziksel aktivitesinde azalma olanlarda daha sık; eşik üstü anksiyete semptomu sıklığı ise kadınlarda, kırsal alanlarda yaşayanlarda ve eğitim düzeyi düşük olanlarda daha sık olarak saptanmıştır. Lojistik regresyon analizlerinde salgından sonra fiziksel aktivite azalması eşik üstü depresif semptom varlığını; kırsal alanda yaşamak ve daha kısa süre eğitim almış olmak eşik üstü anksiyete semptomu varlığını öngörmüştür. Ayrıca birinci derece yakınlarında sağlık çalışanı olması da depresyon semptomu riski açısından koruyucu bulunmuştur.
Sonuç: İleri yaştaki kişilerde COVID-19 salgınının olumsuz psikolojik sonuçları olmuştur. Bu sonuçları engelleyebilmek için önlem alınırken kırsal alanda yaşayan, eğitim düzeyi düşük ileri yaşta kişiler öncelikle hedeflenmeli ve fiziksel aktivitelerini artırıcı yöntemler kullanılmalıdır. Bu sonuçlar ileri yaştaki kişilerde ortaya çıkabilecek psikiyatrik bozuklukların önlenmesinde ve tedavisinde yol gösterici olabilir.