HURRİYET - Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bengi Semerci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, okul öncesi dönemden, erişkin döneme kadar hayatı olumsuz etkileyen önemli bir rahatsızlık olduğunu belirtti.
Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunun, tedavi edilmesi gereken bir sorun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Semerci, “Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, dikkatini toplayamamak, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, içten gelen ama ifade edilemeyen bir duygudur. Bireyde bu bulguların hepsi olabileceği gibi bazen sadece biri de görülebilir” dedi.
Prof. Dr. Semerci, hiperaktifliğin sadece afacan, düz duvara tırmanan, yerinde duramayan değil, saatlerce televizyon önünden kalkamayan çocukta da olabileceğine dikkati çekerek, “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, önemli bir rahatsızlıktır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu doğru şekilde ele alındığı zaman, kolay tedavi edilebilmektedir” diye konuştu.
ERKEK ÇOCUKLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Prof. Dr. Semerci, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun, bütün yaşam boyunca hem çocukluk hem de daha sonraki dönemde erkek çocuklarda, kız çocuklardan daha fazla görüldüğünü söyledi.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun dünyada 4-12 yaş arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 5'inde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Semerci, “Bu rakam yaklaşık her sınıfta 1 çocuk demektir. Türkiye gibi nüfusu genç olan bir ülke için önemli sorunlardan biridir” dedi.
Beyinden salgılanan, dikkat süresini, davranışları, tutumları etkileyen maddelerin salınımındaki bazı dengesizliklerin bu hastalığın nedenlerinden olduğunu bildiren Prof. Dr. Semerci, şöyle devam etti:
“Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ergenlik döneminde geçmez. Tedavi edilmediği takdirde, davranış bozukluğuna dönüşerek daha büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Bu çocukları sahiplenmemiz ve yardımcı olmamız lazım. Hastalığın tedavisi çok kolay değil. Tedavide özellikle ailelere ve öğretmenlere büyük görevler düşüyor. Okul öncesi dönemde bulguları fark edip uzmana götürüldüğünde, 0-6 yaş grubunda sınırları iyi koyabilmek ve iyi düzen kurabilmek sorunu ortadan kaldırabilmektedir.”
Prof. Dr. Semerci, öğretmenlerin hastalık konusunda eğitilip, çocukları bu yönden izlemeleri gerektiğini belirterek, “Öğretmenler sınıfta öğrencileri bu yönden de değerlendirmeliler. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya duyarlılık göstermelidir, çünkü ilköğretim nüfusu çok yoğun bir ülkeyiz. Bu sorun, ancak profesyonel çözüm bulunarak halledilebilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Semerci, ilköğretim çağındaki çocuklarda hiperaktivitenin, arkadaşlarıyla iyi geçinememe, kurallı oyunları iyi oynayamama, sırasında oturamama, yazı yazmakta, öğretmeni dinlemekte güçlük çekme, derslerinde geri kalma şeklinde kendini gösterebileceğini kaydetti.