Psikolog Hande Nacar Baş, uzun bir hazırlık aşamasından sonra haftaya Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) girecek öğrencilerin yaşadıkları psikolojik sürecin etkilerine değinerek, ebeveynlerin beklenti ve tutumlarının bu süreçte aslında ne kadar önemli olduğunu, sürecin daha ılımlı geçmesi için ailelerin neler yapabileceğini anlattı.
Anne ve babaya daha çok sorumluluk düşüyor
Psikolog Baş, sınava hazırlık süresini, etraflarında iletişimde oldukları akraba veya arkadaşları tarafından pek çok tavsiye dinleyerek geçiren çocukların aslında en çok anne ve babalarının söylediklerine kulak kabarttıklarını söyledi. Baş, 'Anne ve babalar ise sınavın olduğu yıl, alışılagelmiş bütün aile düzenini hızlıca değiştirmeye başlıyor. Yıllık programlarını çocuklarının ders saatlerine, çalışma programlarına göre yapıyorlar. Elbette aileler çabalarının yıl sonunda filiz verip vermediğini merak ediyor. Anne ve babalar değişen aile ortamının çocuk üzerindeki etkisinin farkına varamayabiliyor' diye konuştu.
Bir miktar endişe ve stresin verimli hatta doğal olduğunu belirten Psikolog Baş, yıl boyunca ara vermeden azimle çalışan çocukların bir süre sonra ders çalışmaktan sıkılan, kitaplarını kapatan, yaşadığı endişe ve stresi farklı kanallardan atmak için çabalayan çocuklara dönüşebileceğini kaydetti. Baş, ailelerin neredeyse fazla mükemmeliyetçiliğe ulaşan, gereğinden fazla hassas tavır ve tutumlarının gençlerin üzerindeki stresi daha da arttırdığının altını özellikle vurguladı.
Onaylanma ihtiyacını ortadan kaldırın
Gençlerin yaşadıkları endişe ve stresin altında yatan sebebin aslında onaylanma ihtiyacı olduğunu belirten Psikolog Baş, 'Çocukların ailelerinin desteğine, sevildiklerini ve güvende olduklarını bilmeye ihtiyaç duyması altın kadar değerli. Ailesi tarafından takdir görmeyi fazlasıyla arzu eden bir gençten 'babama kendimi ispat etmek istiyorum, kazanabileceğime hiç inanmıyor' lafını çok kısa zaman önce duydum. Ergenlik döneminde olan çocukların aslında beklentileri; fikirlerine saygı duyulması, yapıcı ve pozitif eleştirilerle yol gösterilmesi, samimi bir şekilde takdir ve teşekkür edilmesidir. Çocuklara devamlı iltifat etmenin takdir etmek anlamına gelmez. Doğru zamanda pozitif ve yapıcı geri bildirimlerle çocukların gelişime katkı sağlanabilinir. Samimi olmayan iltifatlara maruz kaldığını anlayabilen çocuklar, bir süre sonra devamlı güzel sözler duymak ister, duyamadığında ise pes etme eğiliminde olurlar' dedi.
Empati yapın
Psikolog Baş, karşılıklı konuşarak, vermek istediği kararları tek tek dinleyerek, empati yapabildiğinizi hissettirdiğiniz örneklerle, çocukların kendi kararlarını verebilecek yaşta ve olgunlukta olduğunu hissettirilebilineceğini ifade ederek şunları söyledi:
'Ailenin onayı için değil kendi hayal ve hedeflerine ulaşmak için çabaladığını bilmek, çocukların cesaretlenmesini sağlar. Artan cesaret ve özgüven sayesinde çocuklar kendi ideali için sağlıklı ve ulaşılabilir hedefler belirleyebilme noktasına gelir. Kendisine saygı duyulduğunu hisseden bu çocuklar, karakterlerini saklamak yerine ortaya çıkarmaya cesaret ederek kendilerine uygun eğitim ve sonrasında meslek arayışına girer.'
'Çocuklarınıza hayal kırıklığı yüklemeyin'
Çocuklar ile kaliteli vakit geçirmeyen ve çocuklarının gerçek kapasitesinin farkında olmayan ailelerin oldukça fazla olduğunu belirten Baş, gençlerin sırtlarına gereksiz yükler, kalplerine hayal kırıklıkları yüklediklerini belirtti.
Çocuğunun biyoloji dersine olan ilgisizliğini bilmeden doktor olması konusunda hayaller kuran anneler ya da aksine çocuğunun başarısına güvenmeyip kolay bir bölüm seçmesi konusunda tavsiyeler veren babaları örnek veren Psikolog Baş, ailelerin yapabileceklerini şu şekilde sıralıyor;
'Eğer çocuğunuz bir meslek seçimi yaptıysa fakat siz seçtiği mesleğin geleceğine ve iş imkanlarına güvenmiyorsanız katı yargılar ve eleştirel bir üslupla konuşmak yerine onu ve hayallerini anlamaya çalışın. Çocuğunuza güvenin, seçimlerine saygı duyun. Çocuğunuzla konuştuğunu tek şey üniversite sınavı olmasın. Hayatının nasıl ilerlediğini, son günlerde neler yaşadığını bilmeyi ihmal etmeyin. Çocuğunuz da sizler gibi tek ve biricik olduğundan onu kimseyle kıyaslamayın. Başarının yalnızca bir sınav ile ölçülebildiği fikrini vermeyin. Çocuğunuzu her zaman destekleyeceğinizi, seveceğinizi ve onunla daima gurur duyacağınızı hissettirin. Günün sonunda anne babasının desteğini yürekten hisseden genç, bir insanın motivasyonunu kolayca aşağı çekebilen onaylanma ihtiyacının sebep olabileceği olumsuz etkileri yaşamak zorunda kalmayacaktır. Endişelerle çevrili, takdir edilme arzusuyla kendini ikinci plana atmayan çocuğun başarısı ise kendine ve ailesinin desteğiyle hayat bulacaktır.'
Kaynak:www.habergazetesi.com