Havalar soğumaya başladıkça, özellikle büyük şehirlerde yaşayan aileler çocuklarıyla nereye gidecekleri konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Genellikle alışveriş merkezlerinin oyun alanları kurtarıcı oluyor. Üstelik çocukların seveceği ve bütçeye uygun beslenme, sinemaya gitme olasılığı da bulanabiliyor. Bu yıl 19 Mayıs'ta başlayan 'Dumansız Hava Sahası' kampanyası sayesinde artık bundan böyle kapalı alışveriş merkezlerinde çocuklarımızın sağlığını koruma şansımız olacak. Yaz aylarında AVM'ler için olumsuzluk gibi görünen bu durum değişecek. Bu yazıyı yazmayı planlarken, salonlarını ve sakinliğini sevdiğim bir sinema alanı olan, Nişantaşı City's'de sinemaya gittik. Biletimizi aldıktan sonra bir kahve içmek için ortadaki bara geldiğimizde, oradaki görevliyle konuşan bir bey sigara içiyordu. Bekleme salonunda kocaman bir "Sigara içilmez, cezası..." yazan levha vardı. Beyle konuşan görevliye, "Burada sigara içilebiliyor mu?" diye sordum. Son derece nazik bir biçimde "Maalesef," dedi. "Peki o beyin içtiği ne?" dediğimde, söze son derece sıkılarak "Eğer siz de içmek istiyorsanız..." diye başladı. Sözünü kestim. "Hayır, istemiyorum. Çünkü yasak!" dedim. Müşteriyi uyarmanın onların görevi olduğunu, cezanın sadece içene değil, müesseseye de kesileceğini belirttim. Bana karşı tutumu çok kibardı. Ama hem onun hem de ismini vermeyeceğim bir içki markasının temsilcisi olarak oraya iş yapmaya gelmiş ve yasayı çiğneyerek umursamaz şekilde sigara içen beyin bakışlarında "Sana ne!" ifadesi rahatça okunuyordu.
Konuşmaların devamının önemi yok. Önemli olan, her yasayı olduğu gibi, işimize gelsin gelmesin, bu yasayı da vatandaş olarak korumak, uyulmasını sağlamak zorunda olduğumuzdur. Şu an "Bana dokunmuyor," dediğimiz ya da o an için işimize gelmediği için çiğnenebileceğini düşündüğümüz her yasaya bir gün ihtiyacımız olacak. Hem bizim hem çocuklarımızın... İşi acil diye, yol boş diye kırmızı ışıkta geçilebileceğini düşünen birinin ya da çocuğunun kırmızı ışıkta geçen bir araç tarafından ezilmesi, aracı süren kadar, zamanında yasaya sahip çıkmayanın da suçu olacaktır. Dumansız havalarını koruduğumuz, sahip çıktığımız taktirde alışveriş merkezleri çocuklarla vakit geçirmek için bir seçenek. Diğer seçenekler neler olabilir?
Sinema kadar, hatta belki de ondan daha da önce tiyatroya gitmek çocuklarla paylaşım ve gelişim için önemli bir alan. Yeterince çocuk tiyatrosu var mı? Aradığınız zaman bulmak mümkün. Ayrıca gittikçe artan oranlarda birçok kurum, firma, çocuklara yönelik sosyal sorumluluk projelerine ve sanat etkinliklerine önderlik yapıyor. Tiyatro, çocuklara bazı şeyleri aktarmak için de iyi bir araç. Örneğin Koç Holding, 80. yıl kutlamaları çerçevesinde başlattığı Sizinkiler projesine devam ediyor. 11 Ekim'de İstanbul'dan başlayacak Altın Çiçeğin Peşinde adlı oyunun turnesi, birçok ilde devam edecek. Çevre bilincini anlatan oyunun yanı sıra TEMA Vakfı etkinlikleri ve sürpriz armağanlar da çocukları bekliyor. Sizin armağanınız ise onlarla güzel zaman paylaşmak olacaktır. Yine Akbank Çocuk Tiyatrosu bir seçenek olabilir. Sanırım şu sıralar da Alis Harikalar Diyarında oynanıyor. Bu arada 20-22 Ekim'de 5. Uluslararası Çocuk Kongresi ve 5. Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali var. (http://www.tiaistanbul.org)
Ve müzeler... Her yurtdışı gezisinde küçük çocuklara nasıl müze kültürü verildiğini görüp, niçin bizim yapamadığımızı düşünürüm. Sanırım yanıt birçok erişkinin de müze zevkini almamış olması... Oysa eğlenceli ve bilgi verici hale gelmiş müzeler, geleceğin zekâlarının gelişimine büyük katkıda bulunuyor. Şu anda Sabancı Müzesinde Dali sergisi var. Sizler bu müthiş ressamla tanışırken, çocuklarda Faber-Castell'in katkılarıyla kendi sürrealist eserlerini yaratıp, eğlenebiliyorlar.
Kısacası müzeler sıkıcı değil, düşündürücü ve eğlendiricidir. Tiyatro ve sinema iyi seçilip, paylaşıldığı zaman çocuğunuza ve ilişkinize olumlu katkıda bulunur. Ve yasayı çekinmeden korursak, çocuklarımız sıcak ve dumansız hava sahalarında mutlu olabilirler. Diğer seçeneklere yer kalmadığı için çocuklarımızla yapabileceklerimiz konusuna başka bir yazıda devam edeceğiz.