Siz isteseniz de istemeseniz de onlar bir şekilde göz açıp kapatıncaya kadar büyüyorlar.
Hep küçük kalsalardı diye düşünenlerinizde vardır.” Büyüğün, büyük derdi oluyor” diyenler…
Zor! Anne-baba olmak çok zor…
Çünkü çocuğunuz sizi anlamıyor.
Hep kendi bildiğini yapıyor.
Hep onun dedikleri doğru.
Eve zamanında gelmiyor.
Odasına çekilip hiç çıkmıyor.
Pahalı ve markalı giysiler giymek istiyor.
Bu anlamda kıyafet tarzı size uymuyor.
Müzik tarzı zaten berbat ve çok gürültülü.
Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu .
Meslek ve arkadaş seçimi tam bir fiyasko…Daha sayamadığım ama sizin aklınıza gelen bir çok sorunlar vardır.Fakat şunu söylemeliyim anne-baba olmak kadar, çocuk olmak, genç olmakta bir o kadar ZOR. Siz anne-babaların karşısında.
Sürekli ve çok hızlı değişen bir dünyada, anne-baba rolleri de yeri geldiğinde değişmelidir. Kendinizi karşı tarafın yerine koyun. Onu anlamaya çalışın. Siz genç olsaydınız bu durumda nasıl davranırdınız? Ben şuan bu satırları yazarken az da olsa kendi çocukluğuma gittim diye bilirim.O zamanlar “benim çocuğum olsa, asla sizin bana yaptıklarınızı ona yapmıcam” dediğim günler aklıma geldi.Ama şimdi bir anneyim ve çocuğumun her dediğine evet demiyorum.Ama hayır diyorsam da nedenini açıklamak zorundayım. KONUŞUN
Çocuğunuzu ciddiye alın.
Ona olan sevginizi ve saygınızı belli edin.
Yıkıcı ve sert konuşmalardan kaçının.
Çocuğunuzun yanında tartışmayın.
Her yaşın gelişim özelliğine göre çocuğunuzu tanıyın.Unutmayın ki altı yaşındaki çocukla, on yaşındaki çocuğun bile özellikleri ve ihtiyaçları farklıdır.
Aileniz ile ilgili konularda ve sorunlarda çocuğunuzun da düşünce ve önerilerini alıp ona da danışın.O küçük ne anlar SAKIN DEMEYİN…
Çocuğunuzun her şeyini öğrenmek istemeyin.Özeline saygı duyun .
Çocuğunuzun davranışlarını değiştirmeye çalışırken lütfen “benim gençliğinde veya çocukluğumda…” diye başlayan sözlerden ve öğütlerden kaçının.
Onun örnek aldığı ve sevdiği kişilerden örnekler vermek çoğu zaman daha etkili olabilir.
Anne-babalar, her çocuğun kendine özgü niteliklerle donanmış ayrı bir birey ve keşfedilmeyi bekleyen ayrı bir dünya olduğunu düşünerek diğer çocuklarla ve kardeşleriyle kıyaslama yoluna gitmemelidir.Aksi taktirde gereksiz bir kıskançlık ortamını SİZ YARATIRSINIZ.
Sonuç olarak onları anlamak, onlarla sağlıklı iletişim kurmak, ancak ve ancak içinde bulundukları GELİŞİM DÖNEMİNİ bilmekle mümkündür. Böylece onların iç dünyalarının kapılarını biraz aralayıp, onlara elimizi uzatabiliriz. Belki de kuşaklar arasındaki farkı kapatabiliriz.
Çocuklarımızın kendilerine güvenen, özgür ve sorumluluk alabilen, başarılı yetişkinler olabilmeleri için ailesi ile iletişimlerinin yeniden düzenlenmesi gerekir. Her yaşta bireye sorumluluklar verilmeli, yetenekleri yönünde desteklenmeli ve özgürlüklerinin sınırları tekrar belirlenmelidir. Aile içinde anlaşıldığını, kendine güvenildiğini ve daha serbest bırakıldığını hisseden çocuklarımız, ailesi ile olan çatışmaları kolaylıkla çözümleyecektir.
Çocuğunuz siz değil…
Siz çocuğunuz değilsiniz…
AMA BİR ORTA HEP VARDIR…