HURRİYET- İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Seyfi Bozçelik, ekonomik zorluklar nedeniyle çocuklarına bakamayan ailelerin güçlendirilmesini ve bu çocukların da ailelerinin yanında kalmalarını hedefleyen yeni bir projeyi yakında başlatacaklarını bildirdi.
Bozçelik, kendilerine bağlı yuvalarda kalan çocukların hepsinin sanıldığı gibi kimsesiz olmadıklarını, yüzde 65'inin ya annesi ya da babası bulunduğu vurgulayarak, bu çocukların ekonomik nedenlerden dolayı alındıklarını ya da ailesi tarafından yuvalara bırakıldıklarını söyledi. Bozçelik,
“Aslında aile, çocuğundan ayrılmak istemiyor. Çoğu, durumu düzeldiğinde geri almak ümidiyle bize bırakıyor” dedi.
Hedeflerinin, aileyi ayakta tutmak, ailenin birlikteliğini ve çocuğun aile ortamında büyümesini sağlamak olduğunu vurgulayan Bozçelik, proje hakkında şunları anlattı:
“Yeni bir proje geliştirdik. İstanbul'da ve hatta Türkiye'de ilk kez uygulanacak bir projedir bu. İstanbul İl Özel İdaresinin kaynakları kullanılarak Üsküdar'da bir bina kiralandı. Tefriş çalışmaları sürüyor. Burası bu projenin merkezi haline getirilecek.
Ekonomik nedenlerden dolayı bize emanet edilen çocukları yuvalara değil, geçici bir merkeze yerleştirip, ailelerine de kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için her türlü destek verilecek. Önce ailenin ne tür desteğe ihtiyacı olduğu belirlenecek. Uzmanlarımız, meslek elemanlarımız aile ile birlikte çalışacak. İşi ve iş bulmak için bir niteliği yoksa önce mesleki eğitim verilecek. Mesleki formasyon kazandırıldıktan sonra iş bulması sağlanacak. Bunun dışında da ihtiyacı olan diğer her türlü konularda destek sağlanacak. Aileyi güçlendirdikten sonra çocuğu yuvaya değil, tekrar ailesinin yanına göndereceğiz. Bu projeyi çok önemsiyoruz. Türkiye için çok önemli bir hizmeti yerine getirecek.”
Seyfi Bozçelik, bu projeyi yaklaşık 2 ay sonra uygulamaya koymayı planladıklarını dile getirerek, projeye destek verecek sivil toplum örgütleri ile protokol çalışmaları içinde olduklarını kaydetti.
KORUYUCU AİLE
Çeşitli tanıtım çalışmalarına rağmen “koruyucu aile” modelinin yaygınlaştırılamadığını vurgulayan Bozçelik, “Yuvalarda kalan çocukların aile yanında büyümelerini hedefleyen koruyucu aile modelinde istenilen seviyeye ulaşılamadı. İstanbul'da koruyucu aile sayısı 40'dan 80'e çıktı” dedi.
Bozçelik, toplumda kurum çocuklarının genellikle sorunlu çocuklar olduğuna dair yaygın bir kanaat bulunduğunu belirterek, koruyucu aile olmanın hedefinin de bu çocukların aile ortamında, aile sıcaklığında büyümelerini sağlayarak topluma kazandırmak olduğunu bildirdi.
Önlerinde bir aile modeli olmadığı için çocukların bir kısmının ilerideki yaşantılarında özellikle evliliklerinde sorunlar yaşadıklarını anlatan Bozçelik, şunları kaydetti:
“Koruyucu aile bu anlamda çok önemli. Aile modelini, anne baba rollerini, komşuluk ilişkilerini görecekler. Bu çocuklarımızda bir sorun varsa bu topluma da yansıyacak. En geç 25 yaşından sonra bu çocuklar topluma katılacaklar. Sizin veya benim gelinimiz ya da damadımız olacaklar veya çocuklarımızla arkadaşlık edecekler. Böyle bir bakış açısının geliştirilmesi ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmemiz önemli. Koruyucu aileye istenirse aylık 206-372 YTL arasında değişen rakamlarla destek de veriyoruz. 25-50 yaşını doldurmuş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes koruyucu aile olabilir.”
Koruyucu aile yanına verilen çocukların genelde anne veya babasının bulunduğunu ifade eden Bozçelik, Türk halkının duygusal baktığı için de koruyucu aile olmaya uzak durduğunu belirtti. İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Bozçelik, şu görüşleri dile getirdi:
“Halkımız, 'Bu çocuğa bağlanacağım, sonra da benden geri alacaklar' şeklinde bakıyor. Halbuki olayı 'Bu çocuk bende emanet. Ben bu çocuğa bakacağım, iyi bir aile ortamı sağlayacağım' şeklinde görmesi lazım.
Türk toplumumun bir geleneği vardır. Eski Türk filmlerini hatırlarsak, zengin ailelerin yanında fakir taşradan gelmiş bir akraba vardır. Tüm eski filmlerde böyle bir model vardır. Zengin aile onu alır ve yetiştirir. Bu modeli işlemek lazım. Yani bu çocukları da uzak akrabalarımız olarak düşünmek lazım. Bununla ilgili Türk toplumunun merhamet duygusu, sevgisi, hoşgörüsünü yakalayıp bu anlamda bir çağrıda bulunalım halkımıza. Destek olsunlar ve çocuklarımızı aile ortamında, kendi yanlarında büyütsünler.”
SEVGİ EVLERİ
Bahçelievler'de 8 adet “Sevgi Evi” yaptırıldığını anımsatan Seyfi Bozçelik, bu evler sayesinde çocukların kalabalık gruplar halinde, halkın “kapalı koğuş” dediği odalardan bu evlere taşınmaya başladıklarını ve en fazla 8-10 kişi kalan çocuklarda aitlik duygusunun geliştiğini vurguladı.
Eşyanın ortak kullanımı, bakıcı annelerin sürekli değişkenlik arz etmesi nedeniyle çocukların kendilerini belli bir yere ait hissetmediklerini ifade eden Bozçelik, “Amacımız, çocuklarımızı evlere taşıyarak, muhatap oldukları insan sayısını azaltarak onlarda aitlik duygusunu geliştirmek ve bir ev ortamında daha iyi yetişmelerini sağlamak” diye konuştu.
Bozçelik, çocukların yuvalarda büyürken ev ortamını tanımadıklarına işaret ederek, “Çocuklarımızın en büyük sorunlarından birisi yurttan sonraki yaşamlarında topluma ve evlerine adaptasyon sorunudur. 'Sevgi evi' sistemi, çocukları topluma ve sonraki yaşamlarına uyumlaştıracak hale dönüştürecektir” dedi.
Bozçelik, Samandıra'da 20, Sarıyer'de 20 ve Beykoz'da 10 adet olmak üzere 50 sevgi evinin daha yapımı için hayırseverlerle protokol aşamasında olduklarını belirti. Mevcut binalarını da ev modeline dönüştürerek bir sistem değişikliğine gittiklerine dikkati çeken Bozçelik, Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu ve Halkalı'daki Erkek Yetiştirme Yurdu'nu ev modeline dönüştürdüklerini hatırlattı.
Kasımpaşa Çocuk Yuvası'nın da Kasımpaşa Çocuk Yuvası Derneği ve belediyenin desteğiyle yeniden yaptırıldığını kaydeden Bozçelik, 24 Nisan 2008'de açılışının yapılacağını dile getirdi. Bozçelik, “Halkın oraya desteğini bekliyoruz. Maddi olabileceği gibi malzeme desteği de olabilir. Bağışların illa milyon dolar veya yüz binlerle ifade edilen rakamlar olması gerekmiyor. İsteyen bir odasını tefriş edebilir veya kendi bütçesi ne kadar elverirse o oranda yardımda bulunabilir” diye konuştu.