Nilgün YILDIZ / hurriyet.com.tr
Çocuklarda şiddetin son yıllarda artması hem aileleri hem de uzmanları bu konuya yönetti. Kimine göre biyolojik bir sorun kimine göre de sonradan kazanılan şiddetin nedeni ne olursa olsun sonuçlarının birçok soruna yol açtığı kesin.
Son dönemde ülkemizin şahit olduğu çocuk yaşta işlenen cinayetler birçok alanda ses getirmiş, hem ailelerin hem de ruh sağlığı uzmanlarının ve eğitimcilerinin çocuk şiddetine daha fazla eğilmesine yol açmıştır. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti; “bireyin kendisine, başkasına, belirli bir topluluk veya gruba yönelik yaralama, ölüm, fiziksel zarar, bazı gelişim bozuklukları veya yoksunluk ile sonuçlanabilen, tehdit ya da fiziksel zor kullanma” olarak tanımlıyor.
Modernleşmenin şiddetin artmasında büyük bir rol oynadığı yadsınamaz bir gerçek olarak kabul edilirken işin uzmanlarından İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan Hürriyet Gazetesinden Nilgün Yıldız'ın konuyla ilgili sorularnı yanıtladı.
Her gün karşımıza çıkan şiddet haberlerinde çocukların da çok fazla yer aldığını görüyoruz. Bu olayların artmasında modernleşmenin bir etkisi var mı?
Şiddet denilince ne anlıyoruz; bir kişinin öfkesini bir başka kişiye zarar verecek şekilde davranışsal ve sözel olarak, onun kişilik haklarını dikkate almadan, fiziksel veya ruhsal yöneltmesi. İnsanlık tarihinde şiddet aslında hep var olmuştur sadece ifade tarzları değişmiştir. Aslında en büyük şiddet savaşların kendisidir. Bunun için toplumsal şiddetler var, bireysel şiddetler var. Ben buna biraz insanoğlunun evrimselleşme süreci gibi bakıyorum. Bir bebeğin bu süreci anne karnında başlar ve doğumdan sonraki sürecin bir evrimidir. İnsanoğlunun da bir evrimi vardır. Belki insanoğlu sandığı kadar uygarlaşmadı. Evrimselleşmede şiddet bir gelişmemişliktir aslında. İnsanı insan yapan öğeler nedir diye düşündüğümüzde akılcılığa geçiştir yani bir toplumda bir insan ne kadar çok iletişim becerisini ortaya koyabiliyorsa, ne kadar çok aklını kullanabilirse şiddet ve dürtüsel davranış o kadar azalacaktır. Şimdi bir bebek dürtüsel davranır. Yavaş yavaş geliştikçe, yaş ilerledikçe psikolojik davranış ve sosyal ortamla etkileşim başlıyor. Doğduğu zaman sadece dürtüleri vardır. Haz duygusu esastır. Ama 3 yaşına, 5 yaşına geldiği zaman yavaş yavaş üst beyni gelişmeye başlar. Onun için şiddet kullanımında biyolojik dürtülerle, akıl arasındaki mücadelede dürtülerin egemen gelmesidir diye düşünüyorum. Kendini hitap edebilme becerisi ne kadar geliştiyse şiddet uygulama o kadar azalacaktır.
Çocuk televizyonda bir şiddet olayı görüyor ve bir anda gördüğü şiddeti uyguluyor. Normal bir çocuk bunu yapabilir mi?
Zekası yerinde olan ve kişiliği sağlam olan kişi hemen bu kadar etkilenmez, başka bir takım psikolojik sorunları olması gerekir.
Şiddet olaylarından çocukları nasıl koruyacağız yani yasaklar koyarak bazı şeyleri engellemek mümkün mü?
Tabii, yaşına göre çocukta yatkınlık görülüyorsa çok vahşi durumların televizyonda gösterilmesini doğru bulmuyorum. Kan gösterilmesini doğru bulmuyorum. Yani bunlar gençlerin bilinçaltına kadar işleyebilir. Çocuk, annesi ve babasının kavga ettiğini görürse, babanın anneye kötü sözler söylemesini duyarsa, bunları bir iletişim aracı gibi anlayacaktır. Bu tür davranışları kendini ifade etme tarzı olarak algılayacaktır. Onun için şiddet görüntülerinin televizyonda gösterilmesini doğru bulmuyorum. Burada biyolojik olarak içgüdüsel bir boyut var, bir de öğrenme boyutu var. Bunlar tarih boyunca hep tartışılmıştır. Kimi antropolog bunun biyolojik olduğunu savunur. Ama cinsellik de biyolojiktir aslında fakat aslan farklı yaşıyor, insan farklı yaşıyor. Dolayısıyla ben burada biyolojik görüşlere de çok dengeli yaklaşıyorum. İnsanoğlunu diğerlerinden ayıran temel özellikler vardır; iletişim ve akıl. İnsanlar cinsellik tercihleri doğrultusunda yaşamaya bakıyor, sevgiyle aşkla yaşamaya bakıyor, dürtüsel ve kontrolsüz bir şekilde seks yapmıyor değil mi? Burada da aynı şey var; Allah dürtü vermiş diye açıklayamayız. Bazı biyolojik faktörler, yatkınlık faktörleri olduğunu kabul ediyorum genetik ve biyolojik faktörler ama bunun esas olarak öğrenmeyle alakalı olduğunu düşünüyorum ben.
Son yıllarda yine modernleşmenin gereği olarak bilgisayar oyunları çocukların çok fazla ilgisini çekiyor bu oyunların şiddet üzerinde nasıl bir etkisi var?
Bağımlılık olmadıkça bilgisayar oyunlarından çok ürkmeyelim. Yani porno cinsel şiddeti arttırır mı? Bilgisayar oyununda şiddeti oynamak tek başına kişiyi yatkınlaştırır, buna dikkat etmek gerekiyor. Hatta bazı görüşler var ki şiddetin bu oyunlarla boşaltıldığını savunuyor. Gençlikte bir arayış var, bir genç ne kadar toplumla ve dünyayla ilgilenirse, o kadar çok ait olma duygusunu hissedecektir. Kendi demokratik katılımı olursa o kadar çok başkalarına yönelecektir. Onun için gençliğin aile içinde de demokratik bir şekilde dinlenmesi lazım, okulda da öyle. Bu anlamda aile yapısı toplum demokratikleştikçe ve gençlerin görüşlerine de değer verildikçe aslında daha iyi olacağı kanaatindeyim. Merkeziyetçi ve buyurgan yaklaşımlar ailede ve toplumda gençleri küstürür, tembelleştirir ya da şiddete meyilli kılar.
Bağımlılık yapmadığı sürece dediniz son yıllarda çok tartışılıyor internet bağımlılığı…
Evet, internet bağımlılığı var. İnternet bir obje bağımlılığıdır. Bağımlılık nedir kişinin onsuz olamamasıdır. Onsuz olduğu zaman kaygı duyması gittikçe daha fazla oranla ona mahkum olması, ona tabi olmasıdır. Yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve gittikçe vaktini onunla geçirmektir. İnternet bağımlılığı gelişiyor tabi son günlerde özellikle içe kapanık gençlerde, sosyal iletişimden uzak gençlerde buna dikkat etmek gerekiyor. Ailelerin baştan tedbirli olmaları gerekiyor. İnternetin nick name kısmı var ya biraz o gençlere çekici gelmektedir. Ama internet bağımlılığı da dünya psikiyatrisinde bağımlı olarak geçmiştir. Nasıl alkol, madde bağımlılığı var, kumar bağımlılığı var burada da bir davranış kralı olarak internet bağımlılığı var.
Aileler ne tür davranışları dikkate almalıdır?
Çocuğun gidişatında, ilgisinde davranışlarında, duygularında, düşüncelerinde farklılık varsa, bir ani değişim varsa yani birden bire belli bir çerçevede giden bir genç komünist olursa ya da komünistken faşist olursa yani davranışlarında, düşünce tarzında belirli değişimler olursa ailelerin takip etmesi gerekir.
Ekonomik sebeplerin şiddet üzerinde ne tür etkisi var sanki ekonomik durum iyileştikçe şiddet artıyor?
Ekonomik düzeyde, eğitim düzeyi yükseldikçe şiddete bağlı kişiler artıyor. Teknoloji var, paraları da var bu durumda daha kaba değil de daha ince, daha teknik şiddet uygulama özellikleri artıyor aslında. Onun için toplumun zengin kesimleri daha şiddetli diye bir şey yok, paradan çok kişiliktir insanları yönlendiren yani hiç parası olmayıp gayet sağlam akıllı gençlerimiz de çok var. Ailenin de verdiği değer yargıları çok önemli, eğer öncelik para kazanmaksa para kazanmak için her şey meşrudur diye bakılırsa şiddet ortaya çıkacaktır.