KİSİSELBASARİ.COM - Evde bebeğinizin bakımında sadece anne değil babanın da sorumluluklarını ve bebeğin bakımını yerine getirmelidir.
Baba bebeğin bakım ve beslenme ihtiyaçlarına yardımcı olması onunla oyun oynaması sağlıklı baba- bebek ilişkisi kurulmasına yardımcı olur.
Bebeğinizin göz seviyesine gelerek onun gözlerine bakın, anlattıklarını dinleyin. Böylece bebeğiniz sevildiğini ve değerli olduğunu hisseder.
UNUTMAYIN Kİ !!!
Anne ve Babası tarafından ilgilenilmeyen, anlatmak istediklerini dinlenmeyen bebekler, anne ve babalarının kendilerini sevmediklerini düşünürler.
ÇOCUK EĞİTİMİ
Çocuğa hangi davranışlarının iyi, hangi davranışları yapmaması gerektiğini öğretmek ebeveynlerin görevidir. Bunların çocuğa öğretilmesi aslında sanıldığı kadar zor değildir, ancak biraz sabır gerektirir. Özellikle küçük çocukların öğrenmesi zaman aldığından, hatalı bir davranışı değiştirmek genellikle birkaç haftalık bir çalışmayı gerektirir. Bunun için acele edip hemen ümitsizliğe kapılmamalıdır.
Çocuk eğitiminde cezanın yeri
Terbiye etmek denilince pek çok kişinin aklına hemen cezalandırma gelir. Terbiye etmek ve cezalandırmak birbirinden çok farklı kavramlardır. Terbiye, çocuğa olumlu davranışların, kendini nasıl kontrol etmesi gerektiğinin öğretildiği ve içinde ödüllendirmenin de yer aldığı bir sistemdir. Cezalandırma ise daha negatif bir anlam taşır; çocuğun yaptığı ya da yapmadığı bir davranışın arkasından gelen bir sonuçtur. "Terbiye etmek" bizim geleneklerimizde genellikle cezayı çağrıştırdığından, "eğitmek" kavramının kullanılması daha yerinde olacaktır. Çocuk yalnızca yanlış yaptığı zamanlarda değil, diğer zamanlarda da davranışları konusunda eğitilmelidir. Hatalı davrandıkları zaman çocuklara kızma ve azarlama yerine, olumlu davrandıklarında yüreklendirme ve takdir etme, onların yanlış davranışlarını daha kolay değiştirmelerini sağlayacaktır.
İyi davranışların takdir edilmesi
Çocuğun ilerideki davranışlarının temeli daha doğumdan itibaren biçimlenmeye başlar. Örneğin, bebek altını kirlettiği ya da acıktığı zaman ağlayarak isteklerini belirtir. Anne hemen onun yanına gidip isteğini karşıladığında, bebek annesinin yanında olduğunu bilerek ona güven duyar.
Ebeveynin nasıl davranması gerektiği konusunda aşağıda bazı ipuçları verilmiştir:
a. Çocuğa değişik seçenekler sunmak
Belirli sınırlamalar getirirken, aynı zamanda belirli bir serbestlik de tanınmış olur. Örneğin "Oyuncaklarını kendin mi toplamak istersin, yoksa sana yardım edeyim mi?" denilebilir.
b. Yapılması istenen davranışı bir oyuna dönüştürmek
Eğer çocuktan istenen davranış ilginç bir hale getirilirse çocuk bundan zevk alacaktır. Örneğin, ona "Hadi bakalım yarış yapalım, hangimiz daha çabuk elbisesini giyecek?" denilebilir.
c. İleriye dönük plan yapmak
Çocuk hep aynı olumsuz davranışları yineliyorsa, örneğin, bakkala gidildiği zaman sürekli bir şeyler istiyor, tatsızlık çıkarıyorsa, başka bir zamanda bunun doğru olmadığı ona öğretilmelidir. Bunun için, çocuğun karnının tok olduğu bir zaman bakkala götürülerek alıştırılmaya çalışılmalıdır. Sıkılmaması için de çocuğun yanında oyuncak ya da kitap vb. götürülebilir.
d. Olumlu davranışını takdir etmek
Çocuk olumlu bir davranış gösterdiğinde bu davranışı nedeniyle onurlandırılmalıdır. Bu, her zaman çocuğa hediye alınması anlamına gelmez; ona sarılıp "Bugünkü güzel davranışından dolayı çok mutlu oldum, teşekkür ederim" demek de onu çok mutlu edecek, ilerideki davranışları için yüreklendirecektir. Ama bazen işler yolunda gitmeyebilir. Eninde sonunda, çocuk anne ya da babasını dinlemediğinde, onların nasıl davranacağını, gerçekten söylediklerini yapıp yapmayacaklarını sınamak isteyecektir.
Eğer çocuk ebeveynleri dinlemiyor ise, bu durumda başvurulacak bazı yöntemler vardır:
1. Doğal sonuçlar
Çocuk yaptığı hareketin doğal sonuçlarına katlanmasını öğrenmelidir. Ancak bu sonuçlar çocuk için herhangi bir tehlike yaratmamalıdır. Örneğin, çocuk sütünü kasıtlı olarak dökmüşse, o öğünde yeniden süt içemeyecek ya da eğer oyuncağını kırmışsa artık o oyuncakla oynayamayacaktır. Bu kendisinin yaptığı davranışların bir sonucu olduğu için de anne ya da babayı suçlamayacaktır (kendi düşen ağlamaz kuralı). Böylece çocuk sütünü bir daha dökmemesini, oyuncağı ile daha dikkatli oynamasını kısa zamanda öğrenecektir.
2. Mantıklı sonuçlar
Çocuğun doğal sonuçlarla öğrenmesi en iyisidir. Ancak bu her zaman işe yaramayabilir. Örneğin, anne çocuğa oyuncaklarını toplamasını söylemişse ve çocuk da bunu yapmıyorsa ne yapılabilir? İşte bu durumda, çocuğun hareketiyle ilgili bir sonuç yaratılabilir. Anne, eğer çocuk oyuncaklarını toplamazsa onları kaldıracağını ve akşama kadar oyuncaklarla oynayamayacağını ona söyleyebilir. Bunu söylerken annenin söylediği şeyi gerçekten yaparak ciddi olduğunu çocuğa göstermesi gerekir. Fakat bunu bağırarak değil, yumuşak bir ses tonu ile söylemelidir.
3. Çocuğun çok istediği bir şeyi kısıtlamak
Mantıklı bir sonuç çıkarmak her zaman mümkün olmayabilir. Çocuk ebeveyni dinlememekte ısrar ediyorsa, çocuğa çok istediği başka bir şeyin kısıtlanacağı söylenebilir. Ancak bu yöntem uygulanırken bazı noktalara dikkat edilmelidir: Beslenme gibi çocuğun gerçekten gereksinimi olan şeyler kısıtlanmamalıdır. Bu yöntemin etkili olabilmesi için kısıtlanacak şey çocuğun gerçekten çok istediği bir şey olmalıdır.
Ebeveyn söylediği şeyi gerçekten yapmalıdır. Örneğin, davranışını düzeltmediği sürece çocuğa dondurma yiyemeyeceği söylenmiş, fakat herhangi olumlu bir gelişme olmadığı halde, anne ya da baba onun gönlünü almak için biraz sonra dondurma almışsa, bu yöntem doğaldır ki işlemeyecektir.
4. Belli bir süre bir yerde bekleme cezası
Bu ceza, diğer yöntemler işe yaramadığında en son çare olarak kullanılabilir. Bu yöntem, çocuk diğer çocukları ısırdığında, vurduğunda ya da buna benzer durumlarda kullanılabilir. Çocuk önce bir kez ikaz edilir, eğer aynı davranışı sürdürürse, ona önceden belirlenmiş bir odaya ya da odanın bir köşesine gitmesi, orada bir süre, genellikle de bir sandalyede sessiz bir biçimde beklemesi söylenir. Eğer oraya gitmemekte direnirse, kucaklanarak oraya götürülür ve bir süre orada kalması sağlanır. Bu cezanın neden verildiği birkaç cümle ile ona anlatılmalıdır. Çocuğun bekletildiği oda ya da yer çocuk açısından herhangi bir tehlike içermemelidir.
Çocuğun orada bekleme süresi kabaca her yaş için 1 dakika olarak belirlenir (Örneğin, 4 yaşında bir çocuk için 4 dakika gibi). Eğer ceza süresi çok uzun tutulursa, çocuk neden oraya konulduğunu bir süre sonra unutacaktır.
Ceza süresi için saat kurulur, saat çaldığında çocuğa cezasının bittiği söylenir. Çocuk bu süreyi uslu bir biçimde tamamlarsa, sevecen bir biçimde kucaklanır ve "Tatlım, cezalı olduğun için orada kalmak zorundaydın" gibi sözler söylenir ve olay orada kapanır. Bu durumu çocuk ile tartışmak gerekirse en az birkaç dakika geçmesi beklenmelidir. Eğer ceza süresi içinde çocuk gene bağırır çağırır ve olayı protesto ederse, saat yeniden kurulur ve süre baştan başlatılır. Bu yöntemle, genellikle 2 hafta içinde çocuk uyum sağlamayı öğrenecektir.
Etkili bir eğitim için bazı öneriler
Çocuğun neler yapıp neler yapamayacağına karar verilmelidir. Her çocuk aynı hızda büyüme ve gelişme göstermez. Ebeveyn çocuğa bir şey söylediğinde çocuk yapmıyor ise, bu kasıtlı olabileceği gibi çocuk onu anlamadığından ya da yapamadığından da olabilir.
Ebeveynler konuşmadan önce iyice düşünmelidir. Daha önce çocuğa herhangi bir uyarıda bulunmuş ya da bir kural koymuşlarsa ona uymaları gerekir. Bununla birlikte, çocuktan beklenen davranış ya da konulan kurallar gerçekçi olmak zorundadır. Bir diğer önemli nokta da, ebeveynin her zaman aynı biçimde davranması, bir gün farklı diğer gün farklı kurallar koymamasıdır. Çocuklar ne zaman nasıl davranacaklarını çabuk öğrenirler. Bunun için de zaman zaman ebeveynin koyduğu kuralları sınarlar ve onun sınırlarını öğrenmeye çalışırlar. Örneğin, bakkalda huysuzluk yapan bir çocuğu sakinleştirmek için anne ona sakız, şeker gibi şeyler alırsa, bir daha bakkala gittiğinde çocuk yine aynı biçimde davranacaktır. Bunu önlemek için ebeveyn her zaman aynı biçimde davranmalı ve kendi koyduğu kuralları çiğnememelidir.
Çocuk yaşadıklarından öğrenir...
Eğer bir çocuk eleştiriyle yaşarsa, kınamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk düşmanlıkla yaşarsa, savaşmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk utançla yaşarsa, suçlu hissetmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörü ile yaşarsa, sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övgüyle yaşarsa, değer vermeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alayla yaşarsa, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk adil yaşarsa, adaleti öğrenir.
Eğer bir çocuk güvenceyle yaşarsa, inanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk dürüstlükle yaşarsa, doğruyu öğrenir.
Eğer bir çocuk yüreklendirmeyle yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk arkadaşlıkla yaşarsa, dünyada sevgiyi bulmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk onaylamayla yaşarsa, kendinden hoşlanmayı öğrenir.
Dorothy Law Nolte