TDK'nın anlamını "Birinin iyi niyetini kötüye kullanma, sömürme" olarak ifade ettiği İSTİSMAR hepimizin aklı ile vicdanı arasındaki ince çizginin altını kalın bir şekilde çizmekte.
İSTİSMAR; kötü niyet barındıran, kişinin rızası olmayan eylemleri içeren, dayatma, zorlama, hak ve özgürlüğünü hiçe sayarak kişinin hem ruhsal hem de fiziksel olarak zarar görmesine sebebiyet veren bir harekettir.
Belli bir olgunluğa gelmemiş, haklarından bihaber, kendinden daha büyük veya güçlü olduğunu düşündüğü kişiler tarafından İSTİSMAR edilen kişiler genellikle susma yolunu seçerek sonucu büyük ruhsal sorunlar ile sonuçlanabilecek bir yolu tercih etmektedirler.
Bu kişi bir çocuk ise, seçeceği yol kuvvetle muhtemel susmak olacak ve yaşantısı boyunca yaşayacağı bir ruhsal sorunu, karakter bozukluğunu kimliğine yazmış olacaktır.
Çocuğumuzu İSTİSMAR'dan nasıl korur ve HAYIR demeyi nasıl öğretiriz?
Çocuk sahibi olmak insanın aklını fikrini başından alan, kalbini yerinden oynatan bir iş. İstiyorsunuz ki, o hep mutlu olsun, o hiç zarar görmesin, hiç üzülmesin, hiç acı çekmesin.
Hayat bu, elbet ağlayacak, elbet canı yanacak, elbet zarar görecek. Ancak engebeli yollardan geçerken minimum zararla geçip, düştüğünde yeniden ayağa kalkabilecek mi?
Yani donanımlı mı?
İşte asıl önemli olan bu.
Çocuklarımızı büyütürken, kendi ailelerimizden gördüğümüz, toplumun bize öğrettiği veya dayattığı bazı metodları kullanmaya devam ederken sorgulama ihtiyacı duymuyoruz.
"Ben senin annenim/babanım" cümlesi bizim için çıkış yolu olmamalı. Çocuklarımıza hoşlarına gitmeyen veya onlara ters gelen durumları sorgulamaları için fırsat tanımamız çok önemli.
Evde ailesi tarafından baskı gören bir çocuk, okulda arkadaşları, öğretmeni, sokakta tanımadığı biri tarafından gördüğü baskıyı da normal karşılayabilir.
Elbette çocuğun her dediğini yapmak, her itirazına boyun eğmek ve kural tanımaz olmasına sebebiyet vermek değil, kişiliğini ortaya koymasında yol gösterici olmak gerekiyor.
Annesi olmamız bizim sevdiğimiz ancak onun hiç hoşlanmadığı bir kazağı giymesi için baskı yapmamız anlamına gelmiyor!
Babası olmamız o basket kursuna gitmek isterken sırf kendi çocukluk hayalimiz olduğu için onu futbol okuluna yollamakta ısrarcı olmamız anlamına gelmiyor!
Babaannesi olmamız komşu teyzenin elini öpmek istemediğinde onu "yabani" olmakla suçlayıp kalabalık içerisinde rencide etmemiz anlamına gelmiyor!
Dayısı olmamız zorla kucağımıza oturtup sohbet etmek zorunda bırakmamız anlamına gelmiyor!
Öğretmeni olmamız onu istediğimiz her şeyi öğretebileceğimiz, istediğimiz her konuda hayatına müdahale edebileceğimiz anlamına gelmiyor!
BUNLARIN TÜMÜ İSTİSMAR!
ÇOCUKLAR BİZİM MALIMIZ DEĞİL!
Çocuklar birer bireyler, duyguları, hayalleri, istedikleri ve istemedikleri olan bireyler...
Çocuklarımız bize "HAYIR" dediklerinde onlara "EVET" diye diretmek yerine, neden istemediğini sorgulamak, fikrinden dolayı ona saygı duyduğumuzu ve haklı sebeplerimiz varsa bunları insancıl bir dille anlatmak gerekiyor.
Yaşamları boyunca karşılarına çıkacak ve aslında gerçekten "HAYIR" demeleri gereken durumları bir düşünürsek; sigara, uyuşturucu, taciz, hakkının yenmesi, istismar gibi konularda neler yaşayabileceğini de öngörebiliriz.
Çocuklarımızın İSTİSMAR'a uğramasını istemiyorsak, biz de çocuklarımızı İSTİSMAR etmemeliyiz!
Papatya Somer
papatya.somer@milliyet.com.tr
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr