"Çocuğumu cinsel istismardan koruyabilirim"

İstanbul Terapi Enstitüsü’nden Çocuk ve Ergen Terapisti Uzman Psikolog Hazal Özcan ve Yetişkin Terapisti Uzman Psikolog Eylül Tanyeri, çocuk cinsel istismarı ile ilgili bilinçlendirme amaçlı ücretsiz seminerler veriyorlar.

Özcan ve Tanyeri, şimdiye kadar Silivri, İstanbul, Ankara ve Antalya’da seminerler verdiler. Kasım ve Aralık aylarında da planladıkları yedi tane İstanbul seminerleri var. Kendileriyle çocuk cinsel istismarı ve ailelerin bu konuda nasıl bilinçlenebileceği ile ilgili sohbet ettik.

Son zamanlarda çocuk cinsel istismarını daha fazla duymaktayız. Bu, vakalarda artış olduğu anlamına mı geliyor?

Öncelikle, çocuk cinsel istismarının tanımını anlatalım istiyoruz. Çocuk cinsel istismarı, bir çocuk üzerinde, başka bir çocuğun veya yetişkinin güç hiyerarşisini ve/veya güven ilişkisi kullanarak cinsel eylemler gerçekleştirmesidir. Bu yalnızca, çocuk cinsel istismarı vakalarında artış var anlamına gelmiyor; bu kadar duyulmasında sosyal medyanın da oldukça etkisi var. Bu haberlerle birlikte çocuk cinsel istismarı ile ilgili bilgiler de konuşulmaya başlandı ancak tam anlamıyla verilen bilgi sayısı ve doğru topluluklara ulaşmasıyla ilgili eksikler vardı. Büyük şehirlerde yaşayan ailelerin ve eğitimcilerin bir kısmı bu konuda desteğe ulaşabiliyor, fakat daha küçük şehirlerde yaşayan aileler ve eğitimciler birinci ağızdan ulaşamıyordu. Bu da bu konuda bilinçli birey sayısının çok düşük olması anlamına geliyor.

Bu konuyla ilgili sayısal bir veri mevcut mu?

UNICEF’in 2008’de yaptığı bir çalışmada, 7-18 yaş arası çocukları %3’ünün cinsel istismara maruz kaldığı görülüyor. Yapılan bazı çalışmalarda, yaklaşık olarak, dünyada cinsel istismara maruz kalan çocuk ve ergenlerin %71’inin kız, %29’unun erkek olduğu bilgisine ulaşılıyor ve bu cinsel istismar vakalarının yaklaşık yarısının devamlı olarak aynı çocuk üzerinde tekrarlandığını da biliyoruz. Yaşam boyu en az 1 kez cinsel istismara uğrayan ergenlerin oranı %21 ve bu oranın %20-25’ini de ensest (aile içi cinsel istismar) oluşturuyor. Yapılan araştırmalarda, istismarcıların, yine yaklaşık olarak %60’ının ise tanıdık kişiler olduğunu görüyoruz.

Siz bu alanda neler yapıyorsunuz?

Biz de hem çocuk cinsel istismarı oranlarının ciddiyeti hem de bu düşünceden yola çıkarak sosyal sorumluluk projesi kapsamında çocuk cinsel istismarı ücretsiz bilinçlendirme seminerleri vermeye karar verdik ve "Çocuğumu Cinsel İstismardan Koruyabilirim" cümlesiyle başladık. Şimdiye kadar Silivri, İstanbul, Ankara ve Antalya’da seminer verdik. Önümüzde planlanan 17, 19 Kasım ve 1, 3, 8, 10, 17 Aralık tarihlerinde yedi tane İstanbul seminerimiz var. Tarihlerini planlamakta olduğumuz farklı şehirlerde seminerlerimiz var. Niyetimiz, mümkün olduğu kadar çok yere erişmek ve ailelerin/eğitimcilerin faydalanmasını sağlamak; bu anlamda seminere talepler ve aldığımız geri dönüşler bizi mutlu ediyor.



Seminerlerin içeriği

Seminerlerin içeriği; çocuk cinsel istismarı nedir, istismarcı kimdir, bir bireyin istismarcı olduğundan nasıl şüphelenmeliyiz, istismarcılar çocuklara nerelerden ulaşıyor, çocuk cinsel istismarında internetin rolü, istismarcılar hangi yöntemleri kullanıyor, hangi çocukların istismara uğrama riski yüksek, istismara uğrayan çocukların davranışlarında ne gibi değişiklikler oluyor, istismara uğrayan çocukların aile özellikleri, cinsel istismarı bildirme sırasında nelerle karşılaşılıyor ve çocuklara cinsel eğitim nasıl verilmeli, gibi konulardan oluşuyor.

Çocuğun ailesiyle ilişkisi bu noktada neden önemlidir?

Araştırmalar, anne babasıyla ilişkisi zayıf olan, anne babasının yeterince ilgilenmediği, aşırı kuralcı bir aile yapısına sahip, ailesi içinde şiddet yaşayan çocukların cinsel istismara uğrama riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu da temelde, çocuk ile kurulan ilişkinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ailesinden yeterince sevgi ve ilgi alan, saygı gören çocuk, istismarcının, cinsel istismara başlamadan önce kurmaya çalıştığı duygusal yakınlık ilişkisine ihtiyaç duymayacak. Böylece, daha cinsel istismara uğramadan çocuk, istismarcıdan uzaklaşacak. Cinsel istismara uğrayan çocuk açısından da daha kolayca anne babasına yaşadığı travmadan bahsetmesini ve yardım istemesini sağlayacak.

Cinsel eğitimler bu alanda yardımcı olabilir mi?

Çocukların ve ergenlerin, gelişimleriyle paralel olarak, cinsel konulara dair her zaman merakı vardır. Verilecek cinsel eğitimlerle ve akıllarındaki sorulara cevap verilmesiyle bu merak en aza indirilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde çocuk, sorularının cevabını ailesinin dışındaki bireylerden veya arkadaşlarından almaya çalışır. Bu da tehlikenin başladığı anlamına gelir. Bir istismarcı, çocuktaki bu giderilmeyen merakı fark ettiğinde, durumu lehine çevirecek ve çocukla cinsel içerikli iletişime başlayacaktır. Ancak, merakının ailesi tarafından giderileceğini bilen çocuk, ailesiyle iletişim kurarak sorularına cevap alacak ve istismarcıdan uzak duracaktır.

Çocukların kararlarına saygı duyulmasının önemi

Her zaman çocukların isteklerine, kararlarına, fikirlerine saygı duyulmasından ve önemsenmesinden bahsederiz. Ailenin bu davranışlarının, çocuğa birçok konuda olduğu gibi cinsel istismardan korunması konusunda da faydası vardır. İsteklerine karşı çıkılan, kararları önemsenmeyen, sorgulamasına izin verilmeyen çocuklar zamanla, bu gibi haklarının özellikle yetişkinler karşısında olmadığını öğrenir. Bu bilgiyle, istismarcıyla karşı karşıya geldiğinde, istismarcının davranışlarının doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulayamaz, bunu yapabilse bile onu reddedemez ve kendini bunu yaşamak zorunda hisseder.

İnternette çocuk cinsel istismarı vakaları

Günümüzde, internet ortamında çocuk cinsel istismarının oldukça fazla olduğunu görüyoruz. İstismarcı, çocuğa yaklaşmak için internetin daha kolay ve daha güvenli olduğunun farkında. Çocukla ilişki kurmaya çalışırken gerçekte kim olduklarını saklayabiliyorlar; bu da açığa çıkma ihtimallerini azaltıyor. İstismarcılar, önce çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılıyor; onlara ilgi gösteriyor, yargılamıyor, takdir ediyor. Eğer çocuk, ailesinden bu ihtiyaçlarını karşılayamamışsa, istismarcıya bağlanmaya başlıyor. İstismarcı bu bağlanmayı fark ettiğinde, cinsel içerikli konuşmalar, ardından cinsel içerikli fotoğraflar ve videolar gönderiyor. Tüm bunları yaparken bir yandan da çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. İstismarcının genelde bir sonraki adımı, benzer fotoğraf ve videoları çocuğun da göndermesini istemek. Çocuk bu görselleri gönderdiğinde, istismarcıyla iletişimini kesmek istese dahi kesemiyor, çünkü istismarcı elindeki görsellerle tehdit etmeye başlıyor. Bu noktadan sonrası çocuk için zorlayıcı bir kısır döngüye giriyor. İstismarcının interneti kullanmadığı durumlarda da benzer aşamalar yaşanıyor. İstismarcı, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını yüz yüze karşılıyor ve yavaş yavaş iletişimin içine cinsel içerikler yerleştiriyor.

Cinsel istismara uğrayan çocukların bir kısmı, yaşadıkları bu travmayı ailelerine anlatamıyor, o yıkıcı kısır döngünün içinde dönmeye devam ediyor. Eğer aile şimdiye kadar çocuğa karşı yargılayıcı, suçlayıcı, cezalandırıcı, tutarsız tutumlar göstermişse, çocuk yine yargılanacağını, suçlanacağını ve cezalandırılacağını düşünüyor. Bu da çocukların ailesinden korkmasına ve anlatamamasına neden oluyor.

Çocukların sözüne güvenilir mi?

Bir çocuk, ailesine veya öğretmenine cinsel istismara uğradığını söylüyorsa mutlaka dikkate alınmalıdır. Genelde, çocuklar yaşadıkları bu travmayı aileleriyle veya öğretmenleriyle paylaştığında ailelerin veya öğretmenlerin düşündüğü "hayal gücü çok geniş", "dikkat çekmek istiyor", "bahsettiği kişi bunu yapmaz" oluyor. Çocukların hayal güçleri kesinlikle çok geniş ve çocuklar zaman zaman dikkat çekebilmek için farklı yollara başvurabilirler ancak cinsel istismar, çocuğun bu sebeplerden dolayı aklına gelebilecek, zihinlerinde var olan bir konu değil. Cinsel istismar eylemlerine dair bilgiye sahip değiller. Bu nedenle, çocuk, cinsel istismara uğradığını anlatıyorsa "Evet, çocukların sözüne güvenilir". Bir ergenin, "Cinsel istismara uğradım" söylemlerinde ise, öncelikle doğru olabileceği düşünülmelidir. Çünkü, bir ergen için, "cinsel istismara uğrayan" olmak kabullenmesi ve ruhsal olarak sağlıklı devam etmesi zor bir durumdur. Etraftaki insanların kendileriyle ilgili böyle bir konuyu bildiklerini düşünmek yaralayıcıdır.

Ancak, bazı vakalarda ergenler doğruluğu olmayan yaşantılardan da bahsedebiliyor. Böyle durumlarda, ergenin, bir etiket olarak yalancı olduğu veya kötü bir insan olduğu düşünülmemelidir. Orada üzerinde durulması gereken çok önemli başka bir konu var; neden bunu yapmaya ihtiyaç duydu? Bu ihtiyacın altında mutlaka çözülmesi gereken farklı bir sorun vardır.

Cinsel istismara uğrayan çocuklar

Cinsel istismar gibi ağır travmatik olaylar, hem kısa hem de uzun dönem psikolojik ve sosyal sorunlara yol açabilir. Terapilerde çocukluk çağında cinsel istismara uğramış bireylerin yaşadığı cinsel travmanın, yetişkinlik dönemlerinde bir takım problemlere yol açtığını gözlemliyoruz. Yapılan araştırmalarda da psikiyatrik tanı alan kişilerin %57’sinin geçmişinde cinsel istismar öyküsünün olduğu görülüyor.

Travma sonrası stres bozukluğu

Cinsel travmanın en yaygın görülen psikolojik sonucu, travma sonrası stres bozukluğudur. Yapılan araştırmalarda cinsel istismara uğrayan kişilerin %61’inde travma sonrası stres bozukluğunun görüldüğü ortaya çıkıyor. Travma sonrası stres bozukluğunda kişi, travmatik olaya ait görüntülerin aklına gelmesini engelleyemez, kabuslar görebilir ve bu sırada bedensel şikayetler yaşayabilir. Travmatik olayı hatırlatabilecek durumlardan, kişilerden ve mekanlardan kaçınır. Kaygılı ve tedirgin olabilir, çabuk sinirlenip öfkelenebilir.

Cinsel sorunlar

Cinsel travmanın ikinci en yaygın sonucu ise cinsel sorunlardır. Konuyla ilgili yapılan çalışmalarda, cinsel istismar öyküsü olan bireylerin %55’inin cinsel problemler yaşadığı sonucunu görüyoruz. Cinsel travma sonrası bireyler cinsel isteksizlik, cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel aktiviteler sırasında ağrı, cinsellikten tiksinme ve kaçınma, aşırı ve riskli cinsel eylemlerde bulunma gibi problemler yaşayabilir. Cinsel istismar öyküsü olan bireylerin %45’inde orgazm sorunları, %38’inde de cinsel aktiviteden uzun süre kaçınma davranışı görülüyor.

Davranışsal sorunlar

Cinsel travma sonrası ortaya çıkabilecek davranışsal problemler ise; intihar girişimleri ve kendini yaralama davranışlarıdır. Yapılan araştırmalarda, cinsel istismara uğrayan bireylerin %43.8’inin intihar girişimi ve kendini yaralama davranışı gösterdiğini biliyoruz.

Cinsel istismar sonrası maruz kalınabilecek suçlama, inanılmama, damgalanma gibi olumsuz tepkiler kişinin, sosyal hayatını ve psikolojik durumunu etkiliyor. Araştırmalar, cinsel istismar sonrası olumsuz tepkilere maruz kalan kişilerin %68,8’inin daha ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor.

Mutlaka terapist desteği alınmalı

Cinsel travma yaşantıları olan kişilerde görülen bu yüksek orandaki psikolojik problemlere karşın cinsel istismara uğramış kişilerin sadece %3’ü psikoterapiye devam ediyor. Baktığımızda, bu oranın çok düşük olduğunu görüyoruz. Cinsel travma yaşantılarının ruhsal tedavisinde, mutlaka "travma odaklı" çalışan terapistlerden destek alınmalıdır.

Röportaj: Deniz Alayat

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri