ÖZGÜR GÖKMEN ÇELENK / RADİKAL
Cinsellik her yaşta farklı yaşanıyor. 20'li yaşlarda istek ve güç fazla ancak özellikle erkeklerde erken boşalma gibi sorunlar yaygın. 30'lu yaşlarda hem kadın hem erkek artık bedenini daha iyi kontrol ediyor. 70'li yaşlarda erkeklerin yarısı hâlâ aktif ve istekli
Seks hayatı ruh halinin gösterdiği değişikliğe, hormonların çalışma sistemine göre iniş- çıkış gösterebiliyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Doğan Şahin, yaşa göre cinselliği anlattı.
Çocukluk
Erişkindeki cinsel hazza benzeyen uyarılmalar ilk olarak üç -beş yaş dönemi sırasında görülür. Çocukların bu dönemde cinsellikle ilgili merakları artar. Kendi aralarında cinsel oyunlar oynarlar. Her iki cinsten çocukta da çeşitli biçimlerde yapılan mastürbasyonlar ortaya çıkar. Bütün bunlar normal gelişim göstergeleridir ve anne-babaların telaşa kapılmalarını gerektirecek bir durum yoktur. Bu dönemdeki cinsel ilgi çoğunlukla aile içindeki bireylere yönelik oluğu için, çocuk aile içi cinsel yasağı kavradıkça, bu cinsel ilgi bastırılır. Bunun sonucunda da cinsel ilgi beş -altı yaşından sonra, ergenliğe kadar azalır. Ancak cinsel uyarılmanın devam ettiği koşullarda cinsel ilgi sürebilir.
Ergenlik
Cinsellik hormonlarının artmasıyla, çocukta bedensel değişikliklere paralel olarak yeniden cinsel ilgilerde artış ortaya çıkar. Her iki cinste de cinselliğe ilgide belirgin bir artış olur fakat erkekler bunu daha rahat ifade eder ve akranlarıyla paylaşır. Oysa kızlarda kendilerine uygulanan kısıtlamalara paralel olarak çekinme, utanma ve rahatsızlık buna bağlı olarak da cinsel ilgi ile ‘ayıp’ arasında sıkışma durumları görülebilir. Bu dönemde gençler müdahale edilmemeye ve mahremiyete ihtiyaç duyarlar. Gençlerin cinsellikle ilgilenmeleri engellenir, kısıtlanır özellikle kınanırsa ileride cinsel yaşamlarında çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir.
20’li yaşlar
Erkeklerde daha çok olmak üzere cinsel ilişki deneyimleri bu dönemde artar. Her iki cinste de utanma, yasak, ayıp gibi engeller kısmen azalmış olsa da özellikle kadınlarda bu sorunlar hâlâ etkindir. Bu dönemde erkeklerde cinsel istek ve ilgi çok yüksektir. Buna karşın cinsel deneyimlerinin azlığı ve heyecanlarını kontrol edememeleri yaygın olarak erken boşalmalarına neden olur.
Kadınlarda ise cinsel deneyimin azlığı ve cinselliği rahat yaşamama dolayısıyla uyarılma ve orgazm zorlukları sık görülür. Ayrıca ülkemizde sık görülen bir cinsel işlev bozukluğu olan vajinismus da evlenme yaşı 20 civarında olduğu için bu dönemde fark edilir. İkisi de 20’li yaşlarda olan çiftlerde erkek daha sık cinsel ilişki isteği içinde çabuk doyuma gitmeye eğilimlidir. Kadının ise daha uzun ve doyurucu ilişkiye gereksinimi vardır. Erkek skor, kadın doyum peşindedir.
Söylendiği gibi erken doyuma ulaşan erkeğe karşın daha uzun sevişme ihtiyacı içindeki kadın sorun yaşayabilir. Kadınlarda eşlerinin erken boşalmasına ve çabuk doyuma gitme eğilimleri nedeniyle cinsel ilişkide yeterince uyarılamama ve orgazm olamamaya bağlı cinsel isteksizlik, uyarılma, orgazm sorunları görülebilir.
30’lu yaşlar
Bu dönemde erkekler boşalmayı artık daha kolay kontrol edebilir hale gelmiştir. Kadınlar ise artmış cinsel deneyimleri sayesinde kendi bedenlerini, nasıl haz alabileceklerini ve cinsellikte neyi isteyip istemediklerini daha iyi öğrenmişlerdir. Ancak cinsel iletişimleri zayıf olan, isteklerini ve rahatsız oldukları şeyleri paylaşmayan çiftlerde bu olumlu gelişmeler ortaya çıkmayabilir. Ayrıca cinsel yaşamlarını sınırlandıran, arzularını, fantezilerini cinsel yaşamlarına dahil edemeyen çiftlerde doyum sağlamayan tekrarlayıcı cinsel ilişkiler hazzı azaltabilir ve isteksizlik yaratabilir. Birbirlerine sevgi duyan ve iyi iletişimleri olan çiftlerde, erkeklerin daha uzun sevişebilmeleri ve kadınların da cinselliğe daha rahat yaklaşmaları sayesinde çiftlerin daha doyumlu bir cinsel yaşamı olur. Birçok kadın cinsel ilişki sırasında orgazm olmaya 20’li yaşların sonlarında veya 30’lu yaşların başlarında başlarlar. Cinsel yaşamın daha doyumlu olduğu bu çağda doğum ve hamilelik cinsel yaşamda zorluklara neden olabilir. Aslında hamilelik ve doğum cinsel yaşamı fazlasıyla etkilemez ama çiftlerin zararlı olabileceğine ilişkin yersiz endişeleri kaçınmalara neden olduğu için cinsel yaşamlarını olumsuz etkileyebilir. Hamile ve doğum yapmış kadınlar cinsel ilişki konusunda doktorlarıyla konuşarak neleri yapıp yapamayacakları konusunda bilgi alırlarsa daha rahat davranabilirler.
40’lı yaşlar
Her iki cinste de sorumlulukların artması, çocuklarla ilgili sorunlar, yorgunluk gibi nedenlerle cinsel ilgide hafif bir azalama olabilir. Buna karşın kadının da erkeğin de cinsel deneyimleri bu dönemde çok artmıştır. Erkekler eşlerine nasıl davranmaları gerektiği konusunda daha bilgi sahibidir. İlk gençlik yıllarının aceleciliği ve hoyratlığı azalmış, daha özenli, daha yumuşak bir tutum benimsemişlerdir. Üstelik boşalmalarını kontrol edebilme konusunda daha da ustalaşmışlardır. Buna karşılık cinsellik konusunda sorun yaşayan çiftlerde cinsel ilişkiden kaçınma ortaya çıkabilir. Özellikle sadece kendisini düşünerek sevişen kocaları olan kadınlarda cinsellikten uzaklaşma daha sık görülür. Eşlerinde isteksizlik ya da uyarılma ve orgazm güçlüğü olan erkeklerde de başarısızlık endişelerine bağlı olarak cinsel sorunlar görülebilir.
50’li yaşlar
Bu yaşlarda özellikle kalp damar hastalıklarının ortaya çıkmasına bağlı olarak her iki cinste de uyarılma sorunları görülebilir. Hipertansiyon, şeker hastalığı gibi hastalıklar cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca kadınlarda menopoza bağlı sorunlar olabilir. Kadınlarda menopoza bağlı östrojen seviyesinin düşmesi vajinada kuruluğa yol açar. Erkeklerde de testosteron seviyesinde azalma olur. Ancak gene de her iki cinste cinsel istek devam eder. Bu dönemde erkeklerde en çok sertleşme sorunları kadınlarda da istek ve uyarılma bozuklukları görülür.
60’lı yaşlar ve sonrası
Cinsel yanıtta azalmalar başlar. Cinsel istek sıklığı azalır, uyarılma için daha çok zamana ve uyarıya ihtiyaç duyulur. Kadınlarda orgazm sıklığı azalır. Ancak önemli bir sağlık problemi olmayan ve düzenli cinsel yaşamları olan kişilerde ciddi bir cinsel problem ortaya çıkmaz. Bireyin yaşlanmaya tepkisi cinsel yaşamının nasıl olacağının ana belirleyicilerinden biridir. Örneğin menopozu takiben utanma hissettiği için seks isteğini kaybeden bir kadının esas nedeni ön sevişme sırasındaki ıslanmanın azlığı olabilir. Tıpkı orta yaşlı bir erkeğin sertleşme ve boşalma için daha fazla uyarıya gereksinim duymasından utanabileceği gibi. Fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı düşüncesi sekse ilgiyi azaltabilir. Öte yandan ciddi hastalıklar cinsel işlevleri bozabilir. Bütün bunların yanında ‘Orta yaştan sonra cinsel performans genellikle durur, durmasa da anormaldir’, ‘Dede veya nine olduktan sonra seks çok ayıptır’, ‘70’inden sonra azanı teneşir paklar’ gibi yanlış inanışlar da ileri yaşlarda insanları cesaretsizleştirir. Oysa, 70’li yaşlarda erkeklerin yarısı hâlâ cinsel olarak aktif ve isteklidir, kadınlarda ise bu oran daha düşüktür. Bu durum çeşitli biyolojik etkenler yanında cinsel aktivitede bulunmayı ayıp saymaktan kaynaklanır.