Kalp hastalığı son zamanlarda sık sık yaşanan ciddi bir hastalık olarak ifade ediliyor. Hayatta olmamızı sağlayan en önemli organlarımızdan birisi olan kalbimizi korumak hem kaliteli bir yaşam için hem de yaşam kalitemizi artırmamız için son derece önemli. Kalp sağlığının korunması konusunda uzmanlar tarafından sürekli olarak çeşitli uyarılar yapılıyor. Bu süreçte kalp sağlığını bozan etkenler üzerinde de araştırmalar yapılıyor. Kalp sağlığını bozan etkenler bulunduğu zaman böylece kalp sağlığının korunması daha kolay olarak gerçekleşebilir. Günümüzde kalp krizi riski yaşayan kişi sayısı giderek artıyor. Bu durum sağlıksız bir yaşam benimsenmesi, sağlıksız beslenme düzeni ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösteriyor.
Çalışma hayatında aktif olan kişilerin günlük yaşantılarında en çok karşılaştıkları sorunların başında ise genel olarak kaygı bozukluğu geliyor. Kaygı bozukluğunun ileri boyutlara ulaşması çeşitli psikolojik hastalıkları da beraberinde getiriyor. İş hayatında görülen kaygı kişilerin çalışma performanslarını ve ortaya koymuş oldukları başarılarını da olumsuz anlamda etkilediği için son derece riskli olabilir. Sadece psikolojik açıdan değil aynı zamanda biyolojik açıdan da çeşitli sorunların başlangıcı olarak ifade edilebilir. Kaygı tüm vücudu etkilediği için dolaşım sorunlarına da sebebiyet vermektedir. Bu anlamda depresyonla birlikte ortaya çıkan dolaşım sorunları aynı hızla kalp krizi risklerini de ortaya çıkarmaktadır.
Genellikle günümüzde psikolojik açıdan insanları etkileyen ve ortaya çıkan sorunların ruhsal sorunlar olduğu düşünülüyor. Ancak vücudun bir bütün olduğu düşünüldüğü zaman hormonları etkilemesi ve vücutta biyolojik olarak çeşitli tepkimelere neden olmasından dolayı hayatı riskleri her zaman bünyesinde barındırmaktadır.
Kaygı Bozukluğu Nedir?
Son zamanlarda sık sık duyduğumuz kaygı bozukluğu kişilerin psikiyatrik ve biyolojik anlamda olumsuz etkilenmesine neden olur. Özellikle belirlenen düzeyin üstüne çıkması halinde insani ilişkileri, çalışma hayatındaki performansı ve buna bağlı olarak vücut performansını olumsuz anlamda etkilemektedir.
Anksiyete bozukluğu olarak da karşımıza çıkmaktadır. Gerginlik sürecinin kişinin hayatında neredeyse tüm gün üzerine yayıldığı görülmektedir. Özellikle kaygısal anlamda ciddi sorunlar yaşayan kişilerin iş hayatlarında da konsantre olmaları giderek zorlaşmaktadır. Gün içerisinde kişiler kendilerini sürekli olarak huzursuz hissederler. Vücutlarında da belirtileri görmeye başlarlar. Bununla birlikte baş ağrıları, kas gerginliği, yutmakta zorlanma, sık sık tuvalete gitme ihtiyacı gibi sorunlar da kişilerin yaşam kalitesini bozmaktadır.
Kaygı Bozukluğu Kalbi Etkiliyor
Kalp hastalıkları ile psikolojik bir sorun olarak görülen kaygı bozukluğunun alakasız bir durum olduğu düşünülmektedir. Ancak psikolojik hastalıkların bir süre sonra vücut içerisinde biyolojik anlamda tepkiler vermeye başlamasının üzerine dolaşım bozuklukları meydana gelmektedir. Kalbe giden damarlarda meydana gelen iltihaplanmalar, daralmalar ya da kalp ritminde meydana gelecek bozulmalar kalp hastalıklarının oluşmasına sebep olmaktadır. Yaygın bir anksiyete sorunu yaşayan kişilerin genel olarak kalp ritimlerinde de ciddi bozukluklar meydana gelmektedir.
Özellikle yapılan bilimsel araştırmalara bakıldığı zaman stresli ortamlarda çalışan ve iş hayatında sürekli bir kaygı içerisinde olan kişilerin kalp krizi geçirme olasılıklarının diğer insanlara göre iki kat fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte stresli ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmak ve bu pek mümkün değilse stres faktörü ile başa çıkmanın yollarını aramak son derece etkili olabilir. Psikolojik anlamda kişilerin kendilerini rahat hissetmedikleri durumlar içerisinde genel olarak psikolojik bir destek almak rahatlamaları ya da stresli olan süreci daha iyi yönetmeleri açısından son derece etkili olabilir.