Metabolik sendrom, önümüzdeki yıllarda, ölüm nedenleri içinde birinci sıraya oturmaya aday, dikkatleri üzerine çeken bir hastalık…
Hisar Intercontinental Hospital'dan Uzm. Dr. Güler Türkeş Ateş'in verdiği bilgilere göre, son zamanlarda adını sıkça duyuyor olduğumuz Metabolik Sendrom (MS), 1960’lı yıllardan beri bilinen ve başlıca insülin direncinin sorumlu olduğu bir “normalden sapmalar” kompleksidir. Bu kompleksin önemi, yıllar içinde diabet, inme, infarktüs ve kalp kaynaklı ani ölüm ile sonuçlanabilmesinde yatıyor. Bu özelliklerinden ötürü, bir hastalıklar bütünü olan metabolik sendrom, ne yazık ki ülkemizi de ciddi biçimde tehdit eden küresel bir sağlık sorunu haline geldi.
Dünya çapında kabaca her beş kişiden birinde ve yaklaşık 50 milyon yetişkinde görülmekte olan Metabolik Sendrom’un bu derece yaygın olması, altta yatan nedenin doğrudan yaşam tarzımızla ilgili oluşundan geliyor. Bu noktada modern yaşamın bize sunduğu nimetlerin yanında bizden neler götürdüğünün farkında mıyız acaba?!
Hareketsiz Yaşam Tarzı Yaygınlaşıyor
Pek çoğumuzun stres yüklü yoğun bir iş hayatı var, günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı atlayarak işimize özel araçlarımızla gidiyor, yoğunluk nedeniyle öğle yemeğimizi fast-food gıdalarla geçiştiriyoruz. Yine özel aracımızla evimize dönüyor ve bu yoğun iş gününün sonunda hak ettiğimiz (!) ağır bir akşam yemeği sonrası, kendimizi televizyon karşısındaki kanepemizde buluyoruz. Kır gezilerinin yerini sinemalar, yemeğin yerini fast-food gıdalar, suyun yerini meşrubatlar almaya başladı.
Tip 2 diabetin (yetişkin tipi diabet) ve kalp nedenli ölümlerin giderek daha sık görülmekte olduğu çocuklar açısından da durum ne yazık ki farklı değil. Sabah erken kalkan, çoğunlukla kahvaltı etmeden özel servis araçlarıyla okullarına giden çocuklar yine aynı şekilde evlerine vardıktan sonra neredeyse tüm vakitlerini televizyon ve bilgisayar karşısında bolca çikolata-cips-kuruyemiş yiyerek/meşrubat içerek geçiriyor.
Sonuç; hızla artan kilolar ve beraberinde erken ölümle sonuçlanabilen birçok hastalık. Kısaca başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, tüm dünyada giderek daha yaygınlaşan Metabolik Sendrom’a, sanayileşmiş toplumlarda benimsenen hareketsiz yaşam tarzı, olumsuz yönde değişen yeme alışkanlıkları, sigara içme ve genetik kalıtımla gelen özellikler davetiye çıkarıyor.
Peki, Nedir Metabolik Sendrom?
• Obezite (özellikle elma tipi şişmanlık),
• Hipertansiyon
• Bozulmuş açlık şekeri / gizli şeker / aşikar diabet,
• Dislipidemi (kan yağlarının niceliksel / niteliksel bozukluğu).
Metabolik Sendrom’u oluşturan öğeler olarak sayılan bu elemanların tamamı koroner kalp hastalığı için iyi bilinen risk faktörleridir ve ani ölüme yol açabilmektedirler. Bu nedenle Dr. Kaplan (kardiyolog), haklı olarak yukarıda da belirtildiği gibi “ölümcül dörtlü” demeyi uygun görmüştür. Amerikan Ulusal Kolesterol Eğitim Programı, Metabolik Sendrom tanısını basitleştirmiş olarak Erişkin Tedavi Panelini (NCEP/ ATP III) sunmuştur. Buna göre aşağıda sayılan 5 kriterden üçünü taşıyan bir bireye MS tanısı konabilmektedir:
1- Trigliserid (kolesterol dışı kan yağı) düzeyinin 150 mg/dL’nin üzerinde oluşu, Bu kriterlerle ilgili biraz daha bilgi verelim; Dislipidemi: Metabolik Sendrom’da görülen klasik lipid bozukluğu, yüksek trigliserid ve düşük HDL-kolesterol (iyi huylu kolesterol) düzeyi şeklindedir. İnsülin karaciğerde VLDL-kolesterol (çok düşük yoğunluklu kolesterol) yapımını ve trigliseridlerin kana geçmesini baskılar, Metabolik Sendrom’da ise insülinin etkilerine karşı direnç olduğu için VLDL-kolesterol yapımı ve kanda trigliserid düzeyleri artar. Bozulmuş Karbonhidrat Toleransı: Özellikle elma tipi şişmanlığı olan bireylerde insülin seviyelerinin de ölçüldüğü şeker yükleme testi yapıldığında, normal kilolu bireylere göre kan şekeri seviyelerinde fark olmasa da insülin seviyelerinin belirgin olarak daha yüksek olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle; aynı kan şekeri seviyelerini sağlamak için şişman kişide salgılanan insülin seviyesi çok daha yüksektir. Yani bir insülin enflasyonu vardır . Bu kadar yüksek insülini üretmek zorunda kalan, zamanla pankreası yıpranır ve insülin üreten hücreler bu kapasitelerini yitirir. Obezite: Vücut kitle indeksinin (Ağırlık (Kg) / Boy2(Metre);kilonun metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile elde edilir) 30’un üzerinde olması olarak tanımlanabilecek obezite (şişmanlık) Metabolik Sendrom kriterlerinden birini oluşturmaktadır. Burada obezitenin şiddetinden ziyade tipi üzerinde durmak gereklidir. Diğer bir deyişle toplam yağ kitlesinin miktarı değil, bu kitlenin vücuttaki dağılımıdır riski belirleyen.Yapılan pek çok çalışmada, özellikle karın içi yağ dokusu fazlalığının (elma tipi şişmanlık) çeşitli metabolik bozukluklarla ve koroner kalp hastalığı gelişimi ile doğrudan ilişkisi gösterilmiştir. Bu nedenle obezitenin tipini ( fazla yağ dokusunun karında toplandığı elma tipi, kalçada toplandığı armut tipi şişmanlık) tayin etmeye yönelik bel / kalça oranı ve son zamanlarda daha pratik olan bel çevresi ölçümü daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Metabolik Sendrom Tedavi Edilebilir mi? MS tedavisi, ilaç dışı tedavi ve ilaç tedavisi olmak üzere iki kısımda ele alınabilir. İlaç dışı tedaviye, yaşam tarzı değişikliği de denmektedir. Hastalar genel olarak MS bileşenlerinin tümü ile değil, 2-3 tanesi ile doktora başvururlar. |