Şemsinur Özdemir / ZAMAN
'365 Günde Sevgili Peygamberim' adlı eserle adını duyuran çocuk kitapları yazarı Nurdan Damla'nın bundan başka 30'u aşkın hikâye ve masal kitabı bulunuyor. Damla, bütün kitaplarını önce çocukları için yazdığını, çevredeki diğer çocukların da beğenisiyle yayınlamaya karar verdiğini söylüyor.
Anne babaların çocuklarını kitapla erken tanıştırma ve küçük yaşlardan itibaren eğitimiyle ilgilenme konusunda daha bilinçli olması, son yıllarda çocuk yayıncılığının da gelişmesine sebep oldu. Oysa bundan 10-15 sene öncesine kadar çocuklarına kendi kültürünü, ahlaki, manevi değerlerini kitap yoluyla aktarmak isteyen aileler için çok fazla seçenek yoktu. 1984'te ilk çocuğu Fatih'i dünyaya getiren Nurdan Damla da bu kaygılarla çocuklarına okumak için hikâyeler yazmaya başlamış. "Bütün kitapları önce çocuklarıma okumak için yazdım. Onlara öğretmek istediğim bilgileri, kazanmalarını istediğim ahlakî ve manevî değerleri anlatacak kitap bulamıyordum." diyen Nurdan Damla, günübirlik yazdığı hikâyeleri akşamları çocuğuna okuduğunu söylüyor. Yaşama sevincini anlatan, görev bilincini, sorumluluk duygusunu, insan olmanın güzelliğini hissettiren bu eserleri, Fatih'in ardından doğan kardeşi Murat'a da okumuş Nurdan Hanım.
Çocukları büyüdükçe hikâyelerin yaş sınırını da yükselten Nurdan Hanım, yazdıklarını yayınlamayı aklına bile getirmez. Ta ki küçük Murat, eski bir hikâyeyi yeniden okumasını isteyinceye kadar. Merve Sonsuzluk Ülkesinde adlı bu çalışmada, ayet, hadis ve Risale-i Nur eserlerinden derlediği bilgileri harmanlayarak çocuklara cennet hayatını anlatırken aynı zamanda iman akidelerini de öğretmektedir. Hikâye başka anne ve çocukların da beğenisini kazanınca bir yayınevine gönderilir ve 1995'te basılır. Ardından kahramanları kendi çocuklarıyla aynı adları taşıyan yeni hikâyeleri yayınlanır.
Geçen yıl yayınlanan "365 Günde Sevgili Peygamberim" adlı eseri de yine kendi çocuklarına Peygamber Efendimiz'i (sas) tanıtmak için yazmaya başlamış Nurdan Damla. Türkiye Yazarlar Birliği'nin 2007'de çocuk edebiyatı dalında ödül verdiği eserin yazılış öyküsünü şöyle anlatıyor: "Çocuklarıma Peygamberimiz'i (sas) en güzel şekilde tanıtmak istiyordum. O'nun sadece savaşları ve evlilikleri ile tanıtılmasına karşın bir barış, merhamet ve şefkat peygamberi olduğunu öğretmek istiyordum. Onların yaşına uygun yazılmış derli toplu bir eser bulamayınca her güne bir hikâye tarzında kendim yazmaya karar verdim. Gündüz yazıp akşam okuyordum. Çok hoşlarına gitti. Çoğaltıp arkadaşlarına da verdik. Hatta bir zaman ara verince çocuklar devamını sormaya başladı. Onların test etmesi ve beğenilerini kazanması benim için önemliydi. Onlar teşvik etti beni. Her gün olmasa da zor geçen bir süreçte ara ara yazarak bitirmiş oldum."
Çocuklar için yazmanın yetişkinlere hitap etmekten daha zor olduğunu ifade eden Nurdan Hanım, her bir kelimeyi imbikten geçirerek, sorumluluğunu hissederek yazdığını, sahih kaynaklardan derlediği bilgileri onların sindirebileceği mama kıvamına getirerek sunduğunu belirtiyor. İlk yazdıklarına bakınca kendisini çok eleştirdiğini söylüyor ve "Bugün beğenmediğim bir cümleyi binlerce insanın bu haliyle okuduğunu düşününce üzülüyorum. Nesiller böyle okumuş bunu ama gitgide hataların azaldığını da fark ediyorum. İnsan her zaman tekamüle muhtaç." diyor. Çocukları büyüse de çocuk kitapları yazmaya devam etmeyi planlıyor Nurdan Hanım. Ancak, şimdilerde bizim kültürümüze ve değerlerimize yaslanan ilgi ve merakla okunacak macera dolu gençlik kitapları üzerinde projeler de geliştiriyor. Bu konudaki en büyük destekçisi ise Jules Verne meraklısı kızı Merve.
Çocuğa alınan kitap iyi seçilmeli
Piyasadaki çocuk kitaplarını bir anne gözüyle değerlendiren Nurdan Damla şöyle konuşuyor: "Çocuklarımızın iyi beslenmelerine dikkat ettiğimiz kadar manevi eğitimlerine özen göstermiyoruz. Anne baba olarak sorumluluğumuzu öğretmenlerine atıyoruz. Bir kitabı alıp okuması için eline vermenin yeterli olacağını sanıyoruz. Kitapları belki çok da seçmeden alıyoruz. Oysa çocuklar kitaplardan sadece bilgi almakla kalmamalı, edebiyat zevkini kazanmalı, dilini doğru kullanmayı öğrenmeli. Çocuk yazarının çok müdakkik olması, inceleyerek yazması, eserini sağlam temeller üzerine kurması lazım. Anne babalar da aldıkları kitabı çocuklarına vermeden önce kendileri okumalı."