Tiyatro oyununu binlerce kişinin izlediği Eşrefpaşalılar sinema uyarlamasıyla 5 Mart’ta gösterimde. Filmin yapımcısı Yusuf Kulaksız “Eşrefpaşalılar sezonun sürpriz filmi çünkü gördüğü ilgi herkesi şaşırtacak” diyor. Bir imamı canlandıran Sinan Albayrak, film sayesinde şimdiye kadar en samimi ekiple çalıştığını söylüyor
Bir tiyatro oyunu düşünün ki Türkiye’nin hemen her ilinde defalarca oynanmış ve 400 bin kişi tarafından izlenmiş. Birçok özel tiyatro seyircisizlikten yakınırken ANSE (Ankara Sanat Evi) “Bu oyunu film yapın” diyen binlerce seyircisinin baskısıyla tiyatrodan sonra sinemaya da el attı ve ortaya 5 Mart’ta vizyona girecek olan Eşrefpaşalılar çıktı. İzmir’in Eşrefpaşa semtinden İstanbul’a gelen ve biri mafya babası olan iki arkadaşın hikayesini anlatan filmin yapımcısı Yusuf Kulaksız ve başrol oyuncularından Sinan Taymin Albayrak ile konuştuk.
• Neden sezonun sürpriz filmi ibaresini kullanıyorsunuz?
Yusuf Kulaksız: Bu yıl çok fazla film çekildi. Bizimkiyse klişelerden uzak bir hikaye. Sürprizi hikayesinde ve samimi oluşunda. Göreceği ilginin de pek çok kişiyi şaşırtabileceğini düşünüyorum. Dağıtımcımızla ilk konuştuğumuzda daha az filmin gireceği ayları önerdi ama biz en iddialı filmlerin gireceği dönemi seçtik. Çünkü elimizde çok sadık ve güvendiğimiz bir izleyici kitlemiz var. Sekiz yıldır tiyatromuz çok ciddi bir ilgi görüyor.
• Ama tiyatro izleyicisini nicelik olarak sinema izleyicisiyle kıyaslamak biraz zor...
Y.K.: Bizimki kıyaslanabilir ölçüde çünkü bu seyirciyi biz oluşturduk. Bu filmi de bir baskıyla yaptık. Bir oyun düşünün; Kütahya’da 10 kez sahneleniyor. Defalarca Van’da, Diyarbakır’da, Hamburg’da, Berlin’de oynanıyor. Gitmediğimiz yer kalmadı. Şu ana kadar Türk sinema tarihinde ön satışı en fazla olan film olacak.
• Ön satış?
Y.K.: Türkiye’nin dört bir yanında daha vizyona girmeden toplu bilet alımı yapılıyor. Salon sahipleri de dağıtımcı da şaşırıyor. ‘İlk defa böyle bir şey görüyoruz’ diyorlar. Ankara’da sadece bir salonda 6 bin küsur bilet satılmış durumda.
SENEYE DİZİSİ DE GELİYOR
• Filmi benzerlerinden ayıran özellikler neler?
Y.K.: Eşrefpaşalılar’da küfürsüz komedi, şiddetsiz aksiyon ve düzeyli romantizm var. İnsanların ‘Vay be! Böyle de oluyormuş’ demeleri beni çok sevindirecek ve filmimiz amacına ulaşmış olacak. Birçok aile hep birlikte film izlemeyi unuttu.
• Tiyatrolar ayakta kalmakta zorlanırken siz tiyatrodaki kitlenize güvenip film yapıyorsunuz. Tiyatronuz çok iyi durumda o halde.
Y.K.: Ali Poyrazoğlu dahil tiyatrodan kimse para kazanamıyor. Biz de çok kazanmıyoruz. Sadece geçimimizi sağlayacak kadar. İki yıldır televizyon piyasasına girmemiz için teklifler vardı ama bunu sinemadan sonra yapmayı istedik. Yani yakında televizyonda olacağız. Eşrefpaşalılar’a iki talipli var şu anda.
CUMA NAMAZINA GİDİYORUM
• Eşrefpaşalılar’da bir imamı canlandırıyorsunuz.
Sinan Taymin Albayrak: İstanbul’a taşradan gelmiş bir imam. Sadece devletten maaş alan bir hoca değil, Allah kelamını güzel taşıyan ve iletebilen bir insan. Bunun çabasında da değil. İçinden geldiği ve insanları sevdiği için yapıyor bunu.
• İmamlara daha bir dikkat kesildiniz mi rolden sonra?
S.T.A.: Elimden geldiğince cuma namazlarına gidiyorum. Bu filmden sonra hocaların duraklarına, tavırlarına daha çok bakmaya başladım. Filmde cuma ve cenaze namazları kıldırdım. Duaları biliyordum tabii ama adabıyla okudum mu bilmiyorum.
• Yapımcınız memnun ama çekimler sizin açınızdan nasıl geçti?
S.T.A.: 1993’ten beri oyunculuk yapıyorum. İlk oynadığım sinema filmi Ömer Vargı’nın yapımcısı olduğu Her Şey Çok Güzel Olacak’tı. Bugüne kadar paylaşım duygusunu en çok yaşadığım iş, o filmdi. Yıllar sonra aynı hissi bu filmde yaşadım.
• Ekipten kaynaklanan bir mutluluk bu galiba...
S.T.A.: Camiamız belli sonuçta. Her ne kadar bu dünyaya bağlı kalmaya çalışsak da oyunculuk yaptığınızda enteresan bir ruh haline bürünmeye başlıyorsunuz. Bu ekipte çok taze ve kameranın şehvetine kapılmamış insanlar vardı. Son derece doğal ve samimiydi herkes ve bence bu filmden çok parlak isimler çıkacak.
Derin devleti anlatan bir oyun hazırlıyoruz
• Oyunculuğa ara mı verdiniz? Sizi ekranlarda göremiyoruz...
S.T.A.: Teklifler geliyor ama aklen çok huzurlu değilim dizi konusunda. Biraz burnu havada davranıyorum, işin içinde olmamak için yüksek paralar istiyorum. Ama tekliflerin yoğun olması hoşuma da gitmiyor değil. Bir arkadaşımla Fransa’dan bir oyun bulduk. Onun çevirisiyle uğraşıyoruz. Biraz bizim bugün yaşadıklarımızı çağrıştıran bir oyun. Derin devlet, iç çekişme ve hesaplaşmaları iki kişi üzerinden anlatmaya çalışıyoruz. Kendi keyfimiz için yapmak istiyoruz bu oyunu.
• Meslektaşlarınızla birlikte vakit geçirmekten pek hoşlanmıyorsunuz galiba.
S.T.A.: Bir boşluk hissi yaratıyor bende bu tür ortamlar. Zaten iş dışında pek o ortamlarda bulunmam. Aslına bakarsanız biraz asosyalim. Farklı konumlarda farklı yerlerde yeni insanlarla tanışmayı seviyorum. Mesela Sinop’ta Parmaklıklar Ardında’nın çekimlerinde, Adana’da Beyaz Gelincik’te ilginç simalarla tanıştım ve çok güzel dostluklar kurdum. Arada bir Filistin’e, Beyrut’a kaçıyorum. Oralarda çok sevdiğim dostlarım var.
STAR CUMARTESİ