"Yüzsüz yürek. ” Şarkıyı ilk olarak bir mağazada duydum. Soramadım kimseye “ ne bu çalan ” diye ama ilk anda sarıp sarmaladı. Aslında Klasik Türk Müziği ile ilgiliyim. Bazen bir şarkıya takılırım, onun bestekârının sesinden kaydını yahut notasını bulacağım diye hayli zaman peşine düşerim. Bulunca da ben diyeyim 50, siz deyin 100 kere ardı ardına dinlerim, kanana kadar…
Bu şarkı pop müzik dediğimiz türden ki seyrek olarak tiryakilik yapar bende. Şarkının müziğinin ötesinde sözleri vuruyor insanı…
Kalmışım kendi kendime ben harabe
Aklım başıma geldi, bir daha tövbe
En çok üzüldüğüm konu, gözünden düştüm
Sana rezil olmak inan bitirdi beni
Görmezlikten gelince çok üzdün beni
Yabancı bir adam hissettim kendimi...
Kenan Doğulu yazmış, bestelemiş gönlüne sağlık. İletişim psikolojisi açısından kadın-erkek ilişkisinin tahlili için inceleyebileceğimiz çok güzel bir ürün koymuş ortaya. Biten bir sevdanın (ilişkinin mi demeliydim?) ardından yaşanabilecek duyguların bu çeşidini ne kadar içten ama ne kadar da zarif anlatmış. Genelde bilirsiniz; ya “ geberiyorum aşkımdan ” ya da “ uğurlar olsun, umurumda değilsin ” tarzı tepkiler verilir. İlki depresif ve melankolik, ikincisi belki öfkenin acısıyla tepkisel ve savunmacıdır. Ama hani af dilemek isterken, “ yeniden başlayalım, sensiz yapamıyorum ” demek ağır geldiği için umursamaz takılırız ya. Kendimize bile yalanlar söyleyip, “ o kadar da takmıyorum aslında ” süsü verip mağrur tavrımızı bozmayız ya… Şarkılar ki duygularımızın en içten olması gereken ifadesidir, orada bile bir çeşit tafra yapar, sezdirmeyiz ya yaralarımızın hala kanadığını… Bu şarkı öyle değil, samimi bir şekilde kendini ortaya koyan, özeleştiri yapan mert bir tavrı var…
Bazen şeytan diyor ki, git yanaş şuna
Anlat içinden geçenleri
Tut yüreğinden sıkıca ak hayatına
Ama nerde bende o yüzsüz yürek
Bizde varsa yoksa gururdan yelek
Dargın olduğu sevgiliyle gururu yüzünden barışamadığını öyle içten ifade etmiş ki belki de komplekssiz oluşu şarkıyı bu kadar sıcak yapan. Yoksa körolası gururu izin vermediği için gidip barışmanın ilk adımını atamayan, o yüzden de kıvranıp duran binlercesi gibi kalabalığa karışıp “ sen yoluna, ben yoluma ” klişeleriyle kuyruğu dik tutmak çok kolay olurdu.
Hayatımızda önemli olan ne çok insanı kaybediyoruz gururumuz yüzünden farkında mıyız? Nerde bizde o yüzsüz yürek? Bizde varsa yoksa gururdan yelek. Bari bir işe yarıyor mu o yelekler? Mesela yün yelek gibi sıcak mı tutar veya çelik yelek gibi canımızı kurşunlardan mı korur? Hayır… O gururdan yelekler sadece zayıf benliklerimizi koruyor. Maskelerimizi çıkarmaktan, duygularımızı göstermekten öyle korkuyoruz ki… “Ben seni gerçekten seviyorum, sana ihtiyacım var, sensiz cehennem azabı çekiyorum, gel inat etmeyelim” demek öyle zor geliyor ki -Sezen Aksu’nun tabiriyle- aşkımızdan gebersek bile o bizi koruyan kalkanımızı aradan kaldırıp kucaklaşamıyoruz.
İncilerimiz mi dökülür? Sevdiğimiz çok zayıf olduğumuzu mu düşünür? Taviz vermiş mi oluruz? Varsın olsun ne olur? Hani Demirel demişti ya “verdimse ben verdim” diye? O hesap, taviz veriyorsak bile sevdiğimize veriyoruz nihayetinde, düşmanımıza değil. Niye ilişkilerimizde bu kadar çok stratejik hesap yapıyoruz? İki insan arasındaki aşk ilişkisi bu, dış politika değil ki… Menfaatler, savunma kalkanları, taviz vermemeler, inisiyatif kullanmalar…
İşte belki de bunun için bugün aşklar kısa ömürlü. Kimse gururundan soyunup karşıdakine çıplak görünmek istemiyor. Hâlbuki sevgili ilişkisi yeryüzünde olabilecek en yakın ilişkilerden değil midir? Onun için Kelam-ı Kadim diyor ki “onlar (eşleriniz) sizin için bir elbisedir, siz de onlar için birer elbisesiniz”. Öyleyse bize ne oluyor ki zayıf benliklerimizi korumak uğruna sıkı sıkı giydiğimiz o gururdan yeleği/zırhı çıkarıp da aşkımızı adam gibi yaşayamıyoruz? Hem kendi gönlümüzü yoruyoruz hem sevgilininkini… O zaman da payımıza melankoli ve gözyaşı düşüyor, şikâyet etmeyelim. Ama canımız yandığında, ilişkilerimiz çıkmaza girdiğinde değişme zamanı gelmiş demektir. Bir de farklı strateji (!) deneyelim ne dersiniz? Bunun uç örneğini de (önerdiğim için değil tercihe bağlıdır) bırakalım şair söylesin:
"Daha nen olayım senin, Onursuzunum."
Cemal Süreya
Rukiye KARAKÖSE
Psikolojik Danışman
www.rukiyekarakose.com
www.rukiyekarakose.blogspot.com