Romanların yaşamında müziğin kültürel kimliği belirlemedeki yeri ve önemi çok büyüktür. Onların müziksel yaşamları, toplum içerisinde kendilerini dışlayan kesimlere karsı kendilerini ifade edebilme durumu ve ayakta kalabilmelerini sağlayan unsurların basında gelir. Yaşamları boyunca ekonomik olarak zor durumda olsalar da müzik, mutlu olmalarına yeten bir olgudur. Çünkü roman müziği eğlenceye dayalı bir müziktir. Dolayısıyla müzikal yaşamları da eğlenceli bir yaşam şeklidir. Trakya romanlarında da bu eğlenceli olma durumu aynıdır. İşsizlik başta olmak üzere günlük yaşama dair birçok sıkıntıya rağmen müzik onlar için sorunlarını unutturan, üzüntülerini, karamsarlıklarını ortadan kaldıran doğal bir kaynaktır.
Evlilik cağına gelmiş çocukları bulunan müzisyenler arasında, askerlik döneminde askeri bando ve mızıka takımında klarnet, saksafon gibi nefesli çalgılarla yer alan ve bu zaman zarfı içinde de nota ve usul bilgisi eğitimi alan birkaç kaba zurna icracısına rastlanmakta olup, belirli bir sayının üstüne çıkmadıkları görülmektedir. Askerlik döneminde klarnet, saksafon çalmış kaba zurna icracılarına örnek olarak Necmi Özmen ve Recai Özden gösterilebilir. Daha da eskilere gidildiğinde şimdi 60'lı yaslarda olan bazı eski kaba zurnacılar 20’li yaslarındayken düğünlerde alto, tenor saksafon çaldıklarını dile getirmektedirler.
Bunların dışında İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerde isim yapmış enstrumanist veya müzik gruplarıyla çeşitli projelerde yer alan roman müzisyenler bulunmaktadır. İsim yapmış bu kişiler mahalle şartları ve icra edilen müzik göz önüne alındığında mahalleye göre daha profesyonel bir yaklaşım zorunluluğu hissetmektedirler. Bununla beraber müzikal bilgi sahibi olmanın gerekliliği düşüncesi oluşmuş, bu yüzden de müzisyenler daha bilinçli hareket etmeye başlamışlardır.