Lösemi. İnsan ilk duğuduğunda ne kadar ürperiyor. Bu hastalık çevremizde birçok yetişkin ve çocukta var. Onlar bizimle beraber yaşıyorlar. Kimimiz onları fark ediyor, belki üzülüyor, kimimiz ise görüp kafasını çeviriyor. Hastalığın ürkütücü yüzü bizi empati yoksunu insanlar haline getiriyor. Peki bu çocuklar nasıl eğitim görüyor? Toplum onları nasıl dışlıyor? Psikolojileri nasıl? Bütün bu soruların cevabı aslında 12 yıl hastane öğretmenliği yapmış 'Bir Umut Yeşert Dayanışma Derneği'nin kurucusu ve gönüllüsü Serpil Kara. Yıllardır bu çocuklarla birlikte olmuş ve onların eğitim görmeleri ve topluma entegre olmaları için uğraşıyor. Serpil Kara bu derneği neden kurduğunu şöyle anlatıyor; Türkiye'de 1994 yılında hastane okulları kurulmaya başladı. Bende 95'ten itibaren bu kurumlarda çalışmaya başladım. 12 yıl hizmet süremi tamamladım ve emekli oldum. Orada çalıştığım dönemlerde de çocukların sosyal ihtiyaçlarının farkındaydım. Rahatsızlıkları yüzünden insanlar arasından uzaklaştırılıyorlar. Eğitim yaşantıları kesintiye uğruyor. Bunları gözlemlemiştim. Ben de bu sıkıntıları gidermek için çalışmalara başladım. Bunu bir sivil toplum hareketine dönüştürmek istedim ve bu derneği kurdum." Kara, hastane okullarının çocuğun ihtiyaçlarını gidermede yeterli olmadığı görüşünü savunuyor. Hastane okullarının boş zamanları dolduracak aktivitleri yok. Serpil Öğretmene göre çocukların eğitim dışında farklı aktivitelere ihtiyaçları var. "Bizim yaptığımız bir çeşit sosyal rehabilitasyon. Çocukların rahatlaması için bazı psikodrama eğitimleri veriyoruz. Çocukların yeteneklerini geliştirmek için onlara müzik ve görsel sanatlar gibi eğitimler veriyoruz."
MADDİ MANEVİ DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR
Serpil Kara Bir Umut Yeşert Dayanışma Derneği'ni kuralı dört yıl olmuş. Bu yıllar içinde üniversiteye giden öğrencilerinin de olduğunu söylüyor. "Lösemi rahatsızlığı olan bir çocuğun üniversiteye girmesine yardımcı olduk. Bu bize mucize gibi geliyor. Bu benim çok büyük bir hayalimdi. İstiyorum ki onlar bir yerlere gelsin ve diğer çocuklara örnek olsun." Dernek çalışmalarını sürdürüyor ancak Kara, maddi desteğe ihtiyaçları olduğunu söylüyor. "Maddi manevi desteğe ihtiyacımız var. Maddi desteğimiz hemen hemen hiç yok gibi. Kendi kişisel fedakarlıklarımızla yapıyoruz. Maalesef STK'lar kişisel referanslarla ayakta kalabiliyor. Ben temel ihtiyaçlarımız için bir kaç istekte bulunmuştum ama gerçekleşmediği için bir daha talep etmedim." Kara çocuklara uyguladığı rehabilitasyon programını Hollanda İngiltere gibi çeşitli hastane okullarını gezerek oluşturmuş. Lösemili hastalar çok ağır tedavilerden geçiyorlar. Peki bu çocukların ruh durumu nasıl? Kara cevaplıyor; "Elbette bir takım depresif durumlar oluyor. Çok şiddetli fiziki acılar yaşıyorlar. Ama bence çocuklar daha çabuk kendilerini onarıyorlar. Mesela bir çocuğun morali çok bozuk diyelim. Beşiktaşlı ve o gün o takımın maçı çok iyi geçmişse içinde bulundukları durumu unutup sağlıklı akranı gibi davranmaya başlıyor."
ÇOCUKLAR İÇİN AKTİVİTELER YAPIYORUZ
Serpil öğretmen çocukların rahatlaması için bir çok aktivite yaptıklarını söylüyor; "Mesela pazardan beyaz atlet almışımıdır. Onları her çocuğn sırtına giydirip, parmaklarını boyayıp, birbirlerinin üstüne sürdürüyorum. Bu onları rahatlatıyor. Bu size normalde komik gelebilir ama hastane ortamı için bir oyundur." Derneğin masraflarını büyük ölçüde Serpil Öğretmen karşılıyor. Bunun için iki gün özel bir eğitim merkezinde çalışıyor ve emeklilik maaşı alıyor.
Serpil Kara aynı zamanda Dikkat Umut Var kitabının da yazarı. Kitabı seksen ile dağıtılmış. Çalışmadan artakalan zamanlarda kitap yazdığını ve çocuklarla ilgilendiğini söylüyor. Sepil Kara derneğin amacını şöyle özetliyor; "Organik, psikolojik ve sosyolojik açıdan dışlanmış çocukları sosyal hayata daha kuvvetli katılmaları için desteklemek ve onların hayat kalitesini yükseltip topluma tekrar kazandırmak."
HASTA ÇOCUKLAR ÖZEL OKULLARDA OKUMALI
Serpil Kara çocukların önemli bir ihtiyacını dile getiriyor. O da hasta çocukların devlet okullarında kırk kişilik sınıflarda eğitim görmesi. Bu çocukların hijyen açısından 15 kişilik sınıflarda eğitim görmesi gerektiğini söylüyor. "İlköğretim çağındaki çocukların liseyi bitirene kadar kolej şartlarında okuması gerekiyor. Çünkü özel okulların sınıfları devlet okulundan daha hijyenik. Keşke bu çocuklara özel okullarda kontenjan ayırıp yüzde yüz burslu okutulabilse.. Özel okullar bu çocukları çok rahat okutabilir. Özel üniversiteler böyle bir imkan sağlayabilir. İşin bu tarafı hiç dillendirilmiyor. Biz dernek olarak insanları işin bu tarafıyla da yüzleştiriyoruz."
KÜBRA SÖNMEZIŞIK / YENİ ŞAFAK