Son günlerin en moda isimlerinden biri Ünlü Sosyolog Şerif Mardin’di. Bu aralar Şerif Mardin’den sonra Vamık volkan ismi yazılmaya ve tartışılmaya başlandı. Doğrusu Şerif mardin kadar tanınmışda değil ve etkili olacağınıda sanmıyorum. “Ünlü Politik psikolog …” cümleleriyle başlayan onlarca yazı yazıldı ve röportaj yapıldı. Vamık Volkan Amerika’da yaşayan 75 yaşında Kıbrıs asıllı bir Türk profesör. Açıkçası son günlerdeki tartışmalara bağlı olarak artan popülaritesine binaen ilgi duymaya başladığım ve okumayı düşündüğüm bir isim (di). Ancak hakkında yazılan yazıları ve ifadelerini bir araya getirince okunmaya değer olmadığı şeklinde bir ön yargı oluştu bende.
İzninizle bu önyargının nedenlerini medyaya yansıyan Vamık Volkan ifadeleriyle örneklendirelim. *[1]
“Onbeş sene evvel geldiğim Türkiye ile bugünkü Türkiye arasında ciddi değişiklikler var. Siz bu değişimi, belki içinde olduğunuz için göremiyor olabilirsiniz. Mesela iki sene önce Ankara’da eşimle alışveriş yapmak için yürüyoruz. Eşimin üzerinde de kısa kollu bir bluz var. Yanımızdan geçen adamın eli yanlışlıkla eşimin koluna çarptı. Bir hanımın çıplak koluna çarptığını anladığı an da paniğe kapılıp ellerini göğe açıp duaya başladı. Türkiye’de eskiden böyle birşey görmedim. Türkiye’de birçok politik değişiklik oldu ama böyle bir durum hiç yoktu”
Türkiye beklediğinizden kötü mü? Şeklinde ki soruya verdiği yanıt şu:
Artık değişmiş ve bu değişiklikler fiziki. Gelişmeler var, binalar hoş ama insanlarda tavır ve kıyafet değişikliği var. Siz içinde yaşadığınız için fark edemiyorsunuz çünkü yavaş yavaş görmeye alışıyorsunuz.
Kıyafet değişikliği nasıl yansıdı size? Şeklindeki soruya verdiği yanıt:
Dün İstanbul’un bir mahallesinde yürüyordum. İki bey ve arkalarında eşleri. Birkaç adım arkasında yürüyor eşleri, yanlarında değil. Hanımlar da çarşaflı. Tıbbiyede okurken asla böyle şeyler yoktu. Geçen sene Beypazarı’na gittim (Ankara). Hanımların hemen hemen hepsi kapalıydı.
Bu ifadeler cımbızla çekilmedi. Ropörtajın başından sonuna kadar soru ve cevap ilişkisi bu şekilde ilerlemiş.
Vamık Volkan Nobel ödülüne aday bir isim. Yaptığı değerlendirmelerin basitliği ve sıradanlığı üzerinde durmaya gerek yok sanırım.Pusuya yatmış ve zihninin onaylamadığı manzaraları avlamaya çalışan bir avcı yaklaşımı var. Çünkü ciddiye alınır bir yönü yok. Ortada bireye veya topluma ait bir rasyonel değişim analizi yok. Bu değerlendirmelerin bilimsel bir yanı yok. Sistemli ya da sistemsiz bir gözlem yok. Olan bir şey varsa oda; yıllardır Bekir ÇOŞKUN, Tuncay ÖZKAN, Türkan SAYLAN, Vural SAVAŞ, M. G. KIRKKANAT vb… katı, Rumeli ulusalcılığı çizgisine sahip, modern yaşamı ve değişimi “din düşmanlığı” ekseninde değerlendiren bilindik tipolojilerin klasik değerlendirmeleri. Açıkçası bu değerlendirmelerden toplumsal bir analiz çıkaramadım. Bu gözlemlerden çıkarılabilecek bir sonuç varsa o da benzeştiği kişiler ve bulunduğu kulvardır. Bu değerlendirmelerden Sayın Vamık Volkan'nın bağıra bağıra "Bende Bekir ÇOŞKUN, Tuncay ÖZKAN, Türkan SAYLAN, Vural SAVAŞ, M. G. KIRKKANAT ve Emin ÇÖLAŞANLAR gibi düşünüyorum, onlarla aynı saftayım demek istiyor.
Vamık Volkanın çalışmalarına bakmadan onun bilim adamlığı hakkında değerlendirme yapmak elbette doğru değildir. Ancak bir bilim adamına düşen görev; her ortamda herkese ve her şeye karşı yansız bir ahlaki duruş sergilemesidir. Önce görünenin yansız analizini gerektiren bir ahlak perspektifi olmalıdır. Doğrusu bu değerlendirmeleri ve perspektif olarak benzeştiği kişileri görünce ister istemez bir önyargı oluştu bende.
30 yaşındayım ve Türkiye’nin birçok ilini gezdim. Çok değişik bakış açısına sahip insanlarla karşılaştım. Ancak Sayın Vamık Volkan’ın Türkiye’ye yaptığı kesintili ziyaretlerinde gördüklerini doğrular bir gözleme sahip değilim. Nitekim bir okuyucu röportaja yorum yazarken şunları*[2] ifade etmiş:
“Sn hocam bende 40 yıldır istanbulda yaşıyorum sizin gördüklerinizi asla görmedim.ama fatih çarşamba semtinde bir miktar var.oda 70 milyon nufusu olan bir ülkede hiç bir şey.isterseniz siz birde istanbulda etiler, ulus ,ortaköy ve kadı köyü ve izmir de alsancak ,karşıyaka yı dolaşın.eğer buraları dolaşırsanız nasıl bir türkiye görmek istediginizi görebilirsniz.daha geçen gün üniversiteli kızımız çagdaşlık adına doğum gününü çırılçıplak kutlamış bu şekil olursa çağdaşlık mı oluyormuş.istemiyorum”