İzmir İl Genel Meclisi şehirdeki darbeleri hatırlatan tabela ve isimleri değiştirme kararını ittifakla aldı. Bu demokratik tepki tarihi bir tepkidir. Bu tepkiyi sadece Sayın Kenan Evren’e indirgemek yanlıştır.
22 Temmuz 2007 seçimlerinden daha önemlisi 2007 Cumhurbaşkanlığı referandumunda halkın statükoya yüksek oranda yeter artık demesi idi. Aynı biçimde İzmir İl Genel Meclisi’nin kararı da aynı çağdaş tepkidir. İzmir zaten hep yenilikçi kapımız olmuştur.
Asker üşümez...
Halk arasında çok sık kullanılan bir sözdür ‘Asker üşümez, asker hasta olmaz’. Hatta öğrencilik yıllarımızda hasta oılduğumuz zaman dostlarımızın yaptığın espride bu idi. Bu klişe sözün bir benzeri Harp Okulları’nda ‘Asker hata yapmaz’ şeklinde eğitimde kullanılır. Amaç askerlik mesleğinin hata kabul etmeyecek kadar hassas olduğunu vurgulamak idi.
‘Bir mühendisin hatasından bina yıkılır, bir doktorun hatasından hasta ölür ama bir subayın hatasından vatan kaybedilir’ yüksek sorumluluğu ve yüksek motivasyonu yerinde ve faydalı bir eğitimdir.
Ancak bu eğitimin generallerimiz tarafından yanlış anlaşıldığını görüyoruz. Asker hata yapmaz sözü asker hatayı kabul etmez olarak algılanmış.
Boğazına kadar siyasete batmış bazı sayın generaller, uçan kuşun bile bildiği ve ‘Nizamiyeden döndük, demokrasiye balans ayarı yaptık’ itirafları varken, gerçekleri inkar ediyorlar.
‘Ben böyle bir emir vermedim demek ya korkaklık, ya da yalancılıktır. Nitekim inandırıcılıktan iyice uzaklaştılar.
Demek ki, 28 Şubat sürecinde Çankaya’da milletvekillerine birifing veren ve 41 milletvekilinin transferinin sağlanmasından o günün Genelkurmay Başkanı’nın haberi yokmuş.
Demek ki, yüksek yargıçlara generallerin brifing vererek siyasi propaganda yapmasından genelkurmayın haberi yokmuş...
Demek ki, Genelkurmay İkinci Başkanı’nın basına yönelik baskılar, yönlendirmeler ve andıçlamalar yaparken Genelkurmay Başkanı’nın haberi yokmuş...
Demek ki, askeri şahsın meclis aritmetiğini değiştirmek için kulis yapması suç değilmiş...
Demek ki, askeri şahsın hükümet’i istifa ettirmesi suç değilmiş...
.
Demek ki, laiklik tehdit altında diyerek Cumhuriyeti savunmak bir şeyleri örtme anlamı taşıyormuş.
Demek ki, demokrasiyi tehdit eden darbecilik Cumhuriyete karşı değilmiş....
Demek ki, darbeciliğin raconunda sıkışınca yol arkadaşını satmak varmış....
Demek ki, ‘Postmodern darbe tanımı’ Genelkurmay sözcüsü tarafından söylenmemiş...
Demek ki, ‘Nizamiyeden döndük’ açıklamasından önce kışlada yapılan hazırlıklar yalanmış...
Demek ki, ‘Demokrasiye balans ayarı’ yapılması sözü sahte imiş…
Demek ki, ‘Türkçe ezana karşı çıkmak karşı devrimciliktir’ sözünü orgeneralimiz söylememiş.
Demek ki, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan askeri müdahalelerini uzaylılar yapmış.
İnsan hatayı kabul etme faziletini gösterirse gözden düşmez insan olduğunu itiraf etmiş olur. Cana yakınlık ve saygı uyandırır. Ancak kendisini yeryüzü tanrısı görenler hatasız olduklarını düşünürler ve insanların güvenini kaybederler, yalnız kalırlar.
Silahlı Kuvvetlerin ‘Askeri müdahaleler yanlış idi’ demesini beklemek bu toplumun hakkıdır. Askerlik mesleği çağdaş düzeyine oturuncaya kadar özgürlük mücadelesi sürmeli.
Darbecileri yargıç karşısına çıkarmak için suç duyurusunda bulunmak vatandaşlık görevimizdir.
Bir numara tartışmaları....
Bir numara tartışmaları bitmedi, bu konunun uzmanı Sayın Şamil Tayyar verdiği bilgilerle birçok oyunu bozuyor.
Aslında bir numaranın kim olduğu değil ‘Devlete rağmen devlet için çalışan’ yapının toplum tarafından bilinmesi önemlidir.
ASDER Başkanı E.Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin ifade ettiği gibi ‘Her darbeden sonra karşı darbeyi önlemek ve yeni bir darbe için bir örgütlenme yapılır. Aslında Ergenekon veya Gladio biçimi yapılanmalar darbe heveslilerinin kendilerini sağlama alma ve geleceği kontrol için oluşturdukları bir yapılanmadır. Hevesli subaylar teğmenliğinde bile bu yapıda bulunabilir.’
Bu yapılanmanın sağlıklı işleyebilmesi için Muvazzaf Genelkurmay Başkanı’nın bir numara olması gerekir. Eğer Genelkurmay Başkanı ‘Mütevelli heyeti, Dostlar Meclisi’ gibi üst kurulca uygun görülmemişse bir numara başkası olur.
Mevcut sisteme göre her Genelkurmay Başkanı potansiyel bir numaradır. Askeri gücün başında bir numara oturuyorsa başbakanlar uyumamalıdır.
Meşruiyetten ayrılan askeri güç üniter yapıyı ve ulus devleti koruyamaz.
İzmir İl Genel Meclisinin şehirdeki darbeleri hatırlatan tabela ve isimleri değiştirme kararını ittifakla alması darbecilere özeleştiri fırsatı olmalıdır. Bütün yerel yönetimlerden bu demokratik tepkiyi bekliyoruz.
Vatan için darbe yapmak, vatan için hırsızlık yapmaktan farksızdır.