BİR ERKEK NEDEN BABA OLMAK İSTEMEZ?

Psk. Dan. Perihan DEMİRBAŞ

Anne baba olmak bazen zorlayıcı bir durum olarak karşımıza çıkmakta. Bu durumda çocukluktan gelen yaşantılar, travmalar dikkat çekici boyutta. Özellikle anne-babadan erken yaşta ayrılma, kayıp, ölüm, yatılı okulda kalma, tamamlanmamış ayrılık veya vedalaşma sahneleri çocuk sahibi olma isteği konusunda kaygı ve engel yaratan konular.

Bu noktada karşılaştığımız bazı çocukluktan getirilen danışan öyküleri, anne-baba olmak konusunda kaçınma, korku ve sıkıntı yarattığı yönünde. Yani çocukluk kaygılarımızın, korkularımızın anavatanı… Kopmaktan ve yorumlamaktan kaçındığımız çocukluk topraklarına yeniden dönüp bakmak, yarını var etme konusundaki temel engelimizde baş etmenin ilk yolu…

Birkaç yıllık evli oldukları halde ve eşinin aşırı çocuk yapma isteğine rağmen ısrarla buna direnen kişiler bu noktada sıkıntının kaynağını arama çabası içinde bunun nedenlerini sorguluyorlar.

Bir de bunun çocuklar her şeye rağmen dünyaya geldikten sonra yaşanan boyutu var. Bu noktada anne-babanın travmasının yaşandığı yaşta, kendi çocukları üzerinden yaşanan bazı korkular var. Örneğin geçmişte beş yaşında annesini kaybeden bir baba, aynı yaştaki çocuğunun aşırı kaygı ve korkularını gündeme getirerek psikolojik destek arayışı içine girebiliyor. Aslında buradaki temel kaygı kişinin çocuğuna değil, kendisine ait…

Başka bir örnekte ise ilköğretim beşinci sınıftan itibaren koşullar, ailesinin baskı ve engelleri ile okulu bırakmak zorunda kalan bir annenin öyküsü de benzer şekilde. Söz konusu edilen bu anne kendisinin okulu bıraktığı yaşta olan kızı için, okulla ilgili sıkıntıları ve okula devam etme noktasında problemleri için psikolojik destek arayışı içinde.

Her duyguda aslında kişinin kendine dönmesi belki bu konuda en önemli farkındalık noktası. Yani hangi durum bizi kaygılandırıyor ve başkaları için endişe duymamıza neden oluyorsa, o duygu kaynağını bizden alıyor.

Anne olmak istemiyorum.
Baba olmak istemiyorum.
Anne olmak beni depresyona sokar.
Baba olmak bana ağır geliyor.
Baba olmak düşüncesine bile katlanamıyorum.
Eşim artık çocuk istiyor, ama ben hazır değilim.
2 yaşındaki kızımın ağlaması beni aşırı geriyor.
Çocuğum okulu bitiremezse.
Oğlumun okulu yarım kalırsa.

Bu ifadelerin hepsinde üzerinde çalışılması gereken bir çocukluk ya da ergenlik dönemi var. Bu noktada kişinin seçimi çocuk sahibi olmaktan vazgeçmek olabileceği gibi seçim çocuk sahibi olmak ise de kendi sorununu fark etmeyip çözmeden kendi sorununu çocuğunun sorunu gibi görmekte olabiliyor.
Bize başvuran seanslarda benzer örnekler yaşanmaktadır. Kısa bir süre önce 2 yıllık evli olan bir beyin söylemi; ‘baba olmak istemiyorum, eşim bu konuyu o kadar çok gündeme getiriyor ki, ama baba olmak bana göre değil, bu fikir bile bana çok uzak’ şeklindeydi. Bu kişinin kendi babası ile ilişkilerine baktığımızda, duygusunun daha çok öfke ve hayal kırıklıkları olduğu hemen göze çarpıyor. Nedeni ise çocukluk döneminde babası ile yaşadığı ve o yaşlarda anlamlandıramadığı ayrılık öyküsü. Uzun süre çalışıp çabalayarak kazandığı yatılı okula sık geleceğim diyerek kendisini bırakıp giden ve ancak yıl sonlarında görebildiği, gördüğünde duygularını ifade edemediği babasını hatırlamak bile istemediğini ifade ederek, babalıktan vazgeçmekle, eşinin, ailesinin dayatması arasında sıkışıp kalmış bir kişi.
Çocukluğumuzda yaşadığımız başımızdan geçen olayları zaman zaman hatırlar ve şu andaki bilinç düzeyimizle yorumlarız. Ancak başımıza gelen olaylar çocukluğumuzda yaşanmıştır. Duygular o döneme aittir. Duyguların getirdiği engeller, kaygı ve korkular da o dönemi tekrar yorumlamakla çözülür. Bugünkü bilinçli bakışımız ve o günkü duyguların tekrar bu bilinçle yorumlanması, biliçdışının yaşamımız üzerindeki etkisini kontrol etmemiz açısından önemlidir!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.