Prusyalı biliminsanı Heinrich Wilhelm Dove, 1839 yılında farklı ses frekanslarının belirli bir düzende dinletilmesiyle beyinde binöral etkiler yaratılabileceğini keşfetti. Bu deneylerde sağ ve sol kulağa 1000 ile 1500 Hz frekans aralığını geçmeyecek farklı tonlarda ses veriliyordu. Beyin bu iki tonu algılayıp birleştirirken ortaya ilginç tepkiler çıkıyordu.
Dove’dan 134 sene sonra 1973 yılında Gerald Oster de bu konuda bazı çalışmalar yürüttü. Onun çalışmalarında hayvanların aynı yöntemle üç boyutlu algılama yaptığı ve Parkinson hastası insanların binöral etkilenmeye girmediği ortaya çıktı.
Ardından yürütülen çalışmalarda bu teknikle beyin dalgalarının senkronize edilmesi gündeme geldi. Farklı ses frekanslarını kullanan müziklerle insanların rahatlaması, konsantre olması ya da derin uykuya geçmesi sağlandı. Hatta bu beklentiler için hazırlanmış kimi özel albümler, yazılımlar bile piyasa çıktı.
Tedavi amaçlı bazı kullanımlarda işin boyutu ses frekanslarıyla vücuttaki bazı hormonların dengelenmesine kadar vardı. Kontrolsüz bir deneyde anksiyete bozukluklarının psikolojik tedavisinde de 60 günlük bir terapinin olumlu sonuç verdiği kayıtlara geçmiş durumda. Uyku terapisi ve çocuklarda öğrenmeyi hızlandırma gibi kullanım alanlarına da halen sıkça rastlanıyor. Bu amaçla kullanılan ritm ve ses örneklerine internette kolayca ulaşmak mümkün.
Yaygın ve etkili
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Oklahoma Narkotik Masası’ndan gelen bir uyarıysa binöral ritm tekniğinin korkutucu bir diğer kullanım alanını daha ortaya çıkardı. İddiaya göre internette özel olarak hazırlanan kimi ses dosyaları dinlendiğinde beyinde uyuşturucu etkisi yapıyordu! Dijital formundan dolayı herkesin kolayca ulaşabileceği, hiçbir üretme ve çoğaltma maliyeti olmayan bu ses dosyaları dinleyenlerde uyuşturucuya emsal psikolojik etkiler bırakabiliyor.
Herhangi bir bağımlılık yapmıyor olsa da Narkotik Masası bu tip kolay ve yaygın yöntemlerin gençleri gerçek uyuşturucuya yönlendirmesinden endişe ediyor.
Bir MP3 dosyasıyla uyuşturucu hap almak arasında bağlantı kurmak zor gelse de video paylaşım sitelerinde bu sesleri dinleyenlere ait kayıtlar etkinin kimilerinde azımsanmayacak boyutta olduğunu ortaya koyuyor.
‘i-dose’ adı verilen bu akımın en popüler dosyalarından biri Gates of Hades adını taşıyor (Hades, Yunan mitolojisinde ölülere hükmeden yeraltı tanrısının ismi). Youtube’dan ücretsiz olarak erişilebilen bu yapım şimdiden 450 bine yakın kişi tarafından dinlenmiş. Aynı sayfadaki ilgili içeriklerde bu dosyayı dinleyenlerin etkilenmelerini gösteren kayıtlar da yer alıyor.
Ücretsiz ulaşılabilen binöral içeriğe karşılık ‘daha etkili’ olduğunu iddia eden ses dosyaları özel sitelerde ücretli olarak satılıyor. Bu tip sayfalarda esrar, kokain, eroin, opium ve peyote etkisi sunduğunu iddia eden dosyalar para karşılığı alıcılarını bekliyor.
I-dose akımının en korkutucu yanı dijital bir ses dosyası olmasından dolayı üretiminin, dağıtımının, paylaşımının kolaylığı ve her yerde, her cihaz yardımıyla ‘kullanılabilir’ olması. Tek ihtiyacınız olan şey bir müzikçalar ve kulaklık.
Bu konuyu ciddiye alan kimi uzmanlar siber uyuşturucu etkisi yapan ses ve video dosyalarının yakın gelecekte devletlerin geleneksel uyuşturuculardan çok daha fazla başını ağrıtacağını savunuyor. (Radikal)