Beslenme düzeni sadece fizyolojiyi değil psikolojiyi de etkiliyor. Dengesiz ve kötü beslenme, panik atak başta olmak üzere birçok psikolojik soruna neden olabiliyor.
Dünyanın sonunun geldiğini düşündüren panik atak, beklenmedik bir zamanda ve şekilde ortaya çıkıyor. Panik atak nöbeti sırasında hasta, korku, kaygı ve bunalma gibi sorunları yoğun şekilde yaşıyor. Öyle ki hasta bayılacağını ve hatta hayatını kaybedeceğini bile düşünebiliyor. Nöbet esnasında beyin bedene hükmedebiliyor. Örneğin düşünceleriyle nabzının yükselmesine neden olabilirken, sakinleşmeyi de sağlayabiliyor.
Panik durumundaki insanın duygulanımlarındaki değişimler metabolizmada da sorunlar oluşturabiliyor. Beslenme düzeninde yapılan hataların, psikolojik sorunlara neden olabildiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Berna Çil, yanlış beslenme düzeninin panik atağı, panik atağın da metabolik hastalıkları tetiklediğini söylüyor.
PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARA KARŞI B VİTAMİNİ
Psikolojik bozuklukların genellikle B1, B3 ve B12 vitaminlerinin eksikliğinde ortaya çıktığını belirten Çil, bu vitaminlerden zengin kaynakları şöyle sıralıyor:
B1 Vitamini; pirinç kabuğu, sebze-meyve, tam tahıl ürünlerinde bulunuyor. Eksikliğinde nörolojik sorunlara yol açabiliyor, depresyona eğilim artıyor.
B 3 Vitamini; süt, peynir, yumurta ve et gibi ürünlerde bulunuyor. Sinir sistemi için önemli bir vitamin.
B12 vitamini; karaciğer, böbrek ve ette daha fazla bulunuyor. Eksikliğinde nörolojik bozukluk ve depresyon oluşabiliyor. Bu nedenle vitamin ve minerallerden yeterli beslenmek, özellikle de depresyon eğilimli kişilerde B grubu vitaminlerden yeterli beslenmek sağlıklı ve kaliteli yaşam için büyük önem taşıyor.
PANİK ATAĞA NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARI
Diyet Uzmanı Berna Çil, panik atağı tetikleyen beslenme düzeni ve hastalıktan korunmak için beslenmeyle ilgili tedbirler hakkında ise şunları söylüyor:
Kafeinli besinleri fazla tüketmek: Kafein çarpıntıyı artıran ve uykusuzluğa sebep olabilen bir madde. Tüketim dozu alışkanlığa göre değişse bile 1-2 bardaktan fazla içilmemesi gerekiyor.
Her gün fast food beslenmek: Vitamin ve mineral yetersizliğine sebep olabiliyor, kabızlığa yol açabiliyor, şeker metabolizmasını etkileyebiliyor.
Dengesiz ve yetersiz beslenmek: Vitamin, mineral, protein-yağ-karbonhidrat dengesizliklerine yol açabiliyor.
Yumurtanın beyazının tam pişmeden tüketmek: Vücutta B vitaminlerinin atımını artırıyor. Bu da uzun vadede depresyon eğilimlerine neden olabiliyor.
Yoğurdun suyunun atılması: B vitamini kaybına yol açıyor.
Fazla karbonhidrat ağırlıklı beslenmek: Şeker metabolizmasında bozukluklara sebep olup paniğe yol açabiliyor.
Tek tip beslenmek: Vitamin yetersizliğine neden oluyor.
Vejetaryen tip beslenmek: Etten alınması gerekli olan B vitaminini, ilaç olarak alınmıyorsa psikolojik sorunlar gündeme gelebiliyor.
Uzun süren açlık: Kan şekeri ve tansiyon düşüklüğüne yol açabiliyor.
Alkol tüketmek: Alkolün sağlıklı beslenmede genellikle yeri yok. Ayrıca panik ataklı kişilerde başta rahatlamaya neden olup, bağımlı hale gelinmesine neden olabiliyor.
Hızlı kilo vermek: Kilo vermenin amacı yağ yakımını hızlandırmaktır. Hızlı kilo kayıplarında kas ve sıvı kaybı daha fazla oluyor. Bu nedenle de vücutta dengesizlikler meydana gelebiliyor.
Kalori miktarı çok düşük diyetler yapmak: Düşük kalorili diyetler acil durumlarda hastanelerde gözetim altında kullanılabiliyor. Ancak zorunlu durum dışında bilinçsiz veya keyfi şekilde yapıldığında vücutta tüm metabolizmalarda harabiyete neden olabildiği gibi vitamin ve mineral yetersizliğine de yol açıyor.
PANİK ATAK YAŞAMAMAK İÇİN BU ÖNERİLERE KULAK VERİN
Günde 2,5-3 litre su için: Su vücuttaki tüm kimyasal olayların yapıtaşı. Bu nedenle su miktarındaki değişiklikler metabolizmaları etkiliyor. Böbreklerin etkin çalışabilmesi için, kabızlığın önlenmesinde, toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında rol alıyor.
Kola, gazoz gibi şekerli ve kafeinli içeceklerden uzak durun: Tansiyona, şeker metabolizmasına ve kalp atımına etki edip panik atağı tetikliyor.
Geleneksel veya Akdeniz beslenme tarzını tercih edin: Her öğünde her besin grubundan bulundurabilirsek vitamin ve mineral yetersizliği oluşması ihtimali azalıyor. Çorba ile başlanan geleneksel beslenmede kan şekeri dengeleri daha sağlıklı oluyor.
Glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçının: Patates püresi, pirinç pilavı, beyaz ekmek, mısır gevreği, balkabağı, kraker gibi yiyecekler kan şekerinde ani düşürüyor ya da yükseltiyor. Bu durum da sinir sisteminde sorunlara neden oluyor.
Kahve ve demli çay içmeyin: Bu tip içecekler çarpıntıya neden olabiliyor.
Haftada 2-3 gün balık tüketin: Doymamış yağ asitleri açısından önemli. Kanser ve psikolojik hastalıklara karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.
B vitamininden zengin besinleri yiyin: B vitaminleri sinir sisteminde etkin vitaminlerdir. Eksikliklerinde nörolojik ve psikolojik sorunlar oluşabiliyor.
Şeker ve şekerli gıdalardan uzak durun: Basit şeker içeren gıdalar tüketildiğinde kan şekerinde hızlı yükselmeler, sonrasında hızlı düşüşler yaşanabiliyor. Canınız şekerli bir tatlı istediğinde tercihiniz sütlü tatlı olsun.
3 ana ve 3 ara öğün şeklinde beslenin: Açlık sürelerinin uzamaması, kan şekeri ve tansiyon dengelerinin korunması gerekiyor.
Mercimek ve nohut gibi kuru baklagillerle tam tahıllı gıdaları tüketin: Bu besinler B vitamini açısından zengindir.
NTV